Çamlıhemşin Fırtına Vadisi’nin koruma statüsünün düşürülerek imara açılmasına yurttaşlardan tepki
Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde bulunan Fırtına Vadisi’nde devam eden inşaat çalışmalarına karşı yörede yaşayan yurttaşlar tarafından vadi içinde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, “Fırtına’ya dokunma taş olursun”, “Fırtına Vadisi’nde Ali Cengiz oyunu istemiyoruz” ve “Bu Fırtına Deresi aksun çağlasun” dövizleri taşındı. Yöre halkı adına konuşan yurttaşlardan Hatice Ergüder, vadide tünel yapmak için dinamitler patlatıldığını, Fırtına deresinden çakıl alındığını söyledi.
Gözümüz gibi korumalıyız
Bölgenin 1’inci Derece Doğal Sit Alanı olduğunu anımsatan Ergüder, “Kadim köy patikaları, tarihi taş kemer köprüler, Tabiat ve Varlıklar kurullarında saklanıp, imarla yerleşime açılmak isteniyor. Karadeniz’in birçok noktasında imara açılan dere yataklarında yaşanan onca trajik olaya karşın Fırtına deresi yatağındaki çay tarlaları imara açılıyor, ticaret ve konut amaçlı imar planları yapılıyor. Özü itibariyle dünyanın 200 ve Avrupa’nın 100 önemli ekolojik koruma alanından biri olan Fırtına Vadisi, deresi, ormanı, çayı, merası, tarihi konak ve köprüleriyle gözümüz gibi korumamız gerekir” dedi.
İnatla ve ısrarla savunacağız
Koruma statüsünün düşürülmesiyle yapılaşmanın vadinin üst bölgelerine doğru ilerleyeceğini kaydeden Ergüder, iklim krizinin etkisini arttırdığını ve kullanılabilir suya ulaşımın zorlaştığını vurguladı. Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberde, Fırtına Vadisi’nin imara açılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Ergüder, “Kafkas ırkı arılarımız, çiçeklerimiz gitti, şimşir ormanlarımız kurudu. Şimdi de 1 kilometrelik tünelin açılması, dinamitlerin patlatılmasının olası sonuçları, köylerdeki insan ve hayvan yaşamına olumsuz etkileri, yamacın jeolojik yapısı değişir. Çok açıktır ki bu gidişata dur demezsek, önümüzdeki dönemde Fırtına Vadisi’nden geriye bir şey kalmayacak. Çamlıheşmin insanı HES’ten bu yana bütün bunlara göğüs germekte, vadinin doğasını, insanın ve kültürünü savunmaya inatla, ısrarla devam etmektedir” diye konuştu.
Karadeniz’de çok yönlü rant
Dünyanın belki de en önemli ekosistemlerinden olan Karadeniz Bölgesi, hemen hemen tüm Türkiye coğrafyasında olduğu gibi cehennem kaçkınlarının işgali altında. HES’ler, ‘Yeşil’ yollar, madenler, kentsel yağma, orman katliamı, mera işgalleriyle o güzelim doğanın, birçok endemik bitki ve hayvanın soyu hızla tükenmeye başlandı. İnşa edilen barajlar ve yüzlerce boru tipi HES ile doğası tamamen tahrip edilmiş bölgede seller ise can almaya, evleri, bağları, kentleri yerle bir etmeyi sürdürüyor. Diğer yandan suları oksijensizlikten ve kirlilikten adeta ölü bir denize dönüşen Karadeniz adeta yok oluşa bağlandı.
Ayder’de kentsel dönüşüm!
Yıllar önce Karadeniz Sahil Yolu tüm itirazlara rağmen inşa edilirken, sonuçları ağır oldu.
Kara ve deniz arasına girerek var olan simbiyotik ilişkiyi yok eden ve derelerin denizle buluşmasının önüne setler kurarak felaketlere yol açan, insanların denizle bağını koparıp yabancılaştıran sahil yolu, bölgenin kapitalist yağmaya açılmasının ön hazırlıklarından birisiydi. Yolla birlikte bölgede HES’lerle başlayan yağma madenlerle genişleyerek sürerken, Ayder yaylasında ‘kentsel dönüşüm’ gibi ucube girişimler adeta tüm yaylaları kapsayarak ekosistem yerle bir edilmeye başlandı.
Yaylalar işgale açılıyor
Ayder Yaylası’nın da içinde yer aldığı bölgede bulunan birçok yayla ile birlikte Fırtına Vadisi’nin koruma statüsünün düşürülmüş olması bölgede büyük bir yağmanın önünün açılması anlamına geliyor. 1. Derece sit alanı korumasına sahip olan bölge sürdürülebilir koruma alanına dönüştürülerek turizm kisvesi altında bölge tamamen yağmalanmak isteniyor. Polavit, Elevit, Pokut ve Sal Yaylarıyla birlikte büyük bir alanın koruma statüsünün düşürülmesi sonucu bazı alanlar Arap zenginlerine peşkeşe hazırlanılırken, aynı zamanda bölgede maden sondajları ile madenciliğininde önü açılmış oldu.
Halk ranta ortak ediliyor
Turizm alanları açacağız ve bölge halkına yeni gelir alanları yaratacağız propagandası ile girişilen 2600 KM uzunluğunda ve dağların ortalama 2000 MT yüksekliğinde inşası süren ‘Yeşil Yol’, bölge ekosistemini yok etme pahasına rant yaratma ve madenlere yol açma amacı taşıyor. Bazı bölgelerde şirketler turizm amaçlı tesisler kurarken, yağma Ayder ve Uzungöl Göl’ünün doğal yapısının yok edildiği coğrafyalarda yoğunlaşıyor. Yaylalarda halkın yarattığı yıkım ise ranta ve yağmaya ortak edilmesiyle yıkımlar büyütülüyor. Halkın yaylaları betona boğup inşa edilen binalarla büyük bir işgal yaşanması iktidarın desteği ve göz yummasıyla sağlanıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ