Dersim’de 1937-38 yapılan soykırımda binlerce insan yaşamını yitirdi, sürgün edildi, küçük kız çocukları ailelerinden koparılarak başka yerlerde başka kimliklerle büyütüldü. Kentin ileri gelenlerinden 15 Kasım 1937 tarihinde ise Seyid Rıza ve arkadaşları Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Fındık Ağa, Resik Uşen, Hesenê Ivraimê’in Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi. Yaşları küçültülerek idam edilen Seyid Rıza ve arkadaşlarının cenazeleri ailelerine teslim edilmediği gibi mezar yerleri de bugüne kadar açıklanmadı. Resmi kayıtlara göre, 1937’de bin 737, 1938’de ise 6 bin 868 kişi yaşamını yitirdi. Dersimliler, Seyid Rıza ve katliamda yaşamını yitirenlerin cenazelerin bulunması için alanlarda katliamın aydınlatılması için 81 yıldır mücadele ediyor. Her yıl Seyid Rıza ve katliamda yaşamını yitirenlerin cenazelerinin alınması talebiyle alanlarda olan torunları, “Bu devletten artık bir talebimiz yoktur” sözleriyle yaşamını yitirenleri anacak.
Aynı aileden 80 kişi
Dersim 1937-38’de Kutudere bölgesi Gökçek köyüne bağlı Gevrek mezrasında yapılan katliamda 80’den fazla aile mensubunu kaybeden HDP Dersim İl Eşbaşkanı Hıdır Çiçek, katliamın yıldönümüne ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Semra Turan’a konuştu. Katliamda sadece babası ve kuzeni kurtulan Çiçek, devlete yakın aşiret liderlerinin o dönemde köyde bulunan yaşlı, kadın ve çocukları toplayıp yakın karakola teslim ettiğini anlattı. Çiçek şöyle devam etti: “Teslim edilenler birkaç gün içinde Pax ve Marçik bölgesinde toplu bir şekilde katlediliyor. Bu katliamlar olunca geriye kalanlar teslim olmayıp dağlara çekiliyorlar. Daha sonra aile fertleri birer birer 1944’e kadar katlediliyor. Babam ve yeğeni de mağaralarda yıllarca mücadele verdikten sonra çıkarılan af yasası ile kurtuluyor.” Çiçek, “Bu harekat, kısacası topyekûn Dersim’i yok etmeye yönelikti. Sonra da kendi özel politikaların uygulamak istediler. Şu anda da baskı politikalarını sürdürüyorlar. Savaş politikaları nedeniyle son iki yılda bölgede insan kalmadı. Binlerce insan yerinden yurdundan göç etmek zorunda kaldı” diye konuştu.
‘Talebimiz yok’
Yıllardır verdikleri mücadeleye rağmen hiçbir mezara ulaşamadıklarını dile getiren Çiçek, “1937 ile başlayan ve günümüze kadar süren bir mezarsızlık politikası var. Söz konusu Kürtler olunca mezar dahi çok görülüyor. Yıllarca katledilen ailemizin kemiklerini aramak ve cenazelerini defnetmek için çalmadık kapı bırakmadık. Ama artık bu devletten bir beklentimiz de, talebimiz de yoktur. Alevi ve Kürt kimliğimizden dolayı cezalandırılıyoruz” dedi.
DERSIM