Heyecan, psikolojik ve fizyolojik bir karışım. Kişinin uyum gösteremediği ya da kötü uyum sağladığı bir olayda ruhsal ve beden gücünde meydana gelen bir değişimin göstergesi olabiliyor. Günlük yaşamda kaygı, sevinç, üzüntü, korku, hiddet, utangaçlık tepkileri birer heyecan belirtisi olabiliyor. Bu durumlar duygusal yaşamın göze çarpan aşamaları arasında yer alıyor. Bunların görünen bölümü heyecanı meydana getiren fizyolojik ve psikolojik etkilerle nitelik kazanıyor. İnsanın heyecanlanması çok normal bir tepki. Yaşamın akışındaki heyecanlar normal yaşamı olumsuz etkilemediği sürece çevresindeki insanlara da enerji verir. Heyecanın günlük yaşamdaki yeri çok önemlidir. Bunun yaşamın akışıyla bağlantıları olduğu gibi ilk olan her yaşanmışlık için heyecan duyabilir. Özellikle sosyal açıdan başarılı olan insanlar daha heyecanlı ya da atak yapıda olduğu gözlemlenir. Her insanda aynı oranda heyecan görülmez. Bazı kişilerde ise heyecan dışarıdan belli olmaz. Kişinin duyarlı ve heyecanlı olması bir avantaj olarak kabul edilebilir.
Fazlası yorucu
Olumsuz yaşanan heyecan durumunda kalbin hızlanması ya da yavaşlaması, damarların büzülmesi ve daralması, soluk alıp vermede değişimler oluşur. Sindirim sisteminde mide ve bağırsaklarda hareketler yavaşlar, tükürük salgılaması durur. Hafifçe bir terleme meydana gelir. Kanın içinde alyuvarlar veya akyuvarlar artış gösterir. Karaciğer daha fazla kan şekeri çıkarır, şiddetli derecede korku, saçlarda renk değişimi gibi etkiler meydana gelebilir. Kaslarda titreme, ürperme, tüylerin diken diken olması gibi dış etkiler meydana gelir. Zihinsel görevlerde aynı fiziksel görevler gibi uyarılır veya çöküntüye girer. Zihin etkinliği artabildiği gibi, felce uğrayabilir. Bazı durumlarda sadece düşüncede ağırlaşma ve durgunluk izlenebilir. Fazla heyecan hata yapmaya ve psikolojik sorunlara neden olabilir. Bunlara örnek, asansör ve yükseklik fobisi, sosyal fobi, panik atak, kekemelik gibi konuşma bozuklukları, dikkat eksikliği gibi sorunlar.
Nefes teknikleri ile aşılabilir
Aşırı heyecan, böbrek üstü bezleri tarafından fazla miktarda üretilen adrenalin vasıtasıyla, protein zincirlerinin oluşumunu engeller. Yani endişe ve korku, akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel faaliyeti bozabilir. Heyecan hata yaptırabilir ancak hata yapma endişesine kapılmak heyecanın boyutu değiştirir ve zarar veren noktaya götürür. Spor yapma, doğru solunum tekniklerini kullanmak, gevşemeyi öğrenmek, temiz havada yaşamak, beslenmeye dikkat etmek heyecanın kontrol edilmesine yardımcı olur. Bedendeki oksijen miktarının artarak bedenin en uç noktalarına ulaşması, stres sırasında ortaya çıkan adrenalin, noradrenalin gibi maddelerin azalmasına ve kaybolmasına sebep olacağı için, kişiyi sakinleştirerek fizik, duygusal ve zihinsel açıdan kendisini daha iyi hissetmesine neden olabilir.
Heyecan, Sosyal Fobi ( Sosyal Anksiyete) bozuklukları ile karıştırılmamalı. Çocukluk döneminde başlayan Sosyal Fobi rahatsızlığı, diğer kişiler tarafından yargılanacağı, küçük, aşağı, kusurlu görüleceği gibi duygu düşünce ve davranış sebebi olabiliyor. Buradaki temel korku, sosyal anksiyete belirtilerini gösterir ve kişinin etrafındaki insanların kendisiyle ilgili düşüncelerini çok fazla önemsemesi olarak ortaya çıkar.
35 yıllık ömrüne 626 eser sığdıran Wolfgang Amadeus Mozart’ın her eserin oluşumda, en önemli özelliği olan heyecanın büyük katkısı olduğu kaydedilir.
Gülcan Kılagöz