Bir zamanlar Serhat’a giden herkesin çok övdüğü Göle, büyümüş ama köy olmaktan kurtulamamış. Küçük dokunuşlarla bile ayağa kalkabilir aslında ve DEM Parti tam da bu işe talip
M. Ender Öndeş
Kars’a varmışken Göle’yi görmeden olmaz diyoruz ve böylece kar ile buzun farkını da öğrenmiş oluyoruz. Düşmeden yürümenin marifet olduğu buzlu ve bol çukurlu sokaklardan geçerek dolaşıyoruz Göle sokaklarında. Biraz talihsiz bir süreçten geçmiş Göle. Bir dizi anlayamadığım politik arıza sonucu, DEM adayı Serkan Yılmaz Ardahan’da parti çalışması sürdürürken neredeyse son saniyede yetiştirilen dosya ile aday olmuş.
Şehri tanıyor ama. “Göle 20 yıldır iktidarın yönettiği bir ilçe ama bu 20 yılda ne altyapıda, ne yolda, ne kentsel gelişimde yapılmış bir şey yok” diyor, “Yeşil Göle denirdi eskiden ama ağaç kıyımı almış başını gidiyor. Kent içindeki yol sorunu aşırı düzeyde. Kış koşulları zor burada ama ona göre yol yok, çalışma yok, ilçe kaderine bırakılmış” diyor. “Sadece insan meselesi değil mesele. “Hayatı bizimle paylaşan sokak hayvanlarının bile büyük problemi var. Çoğu donarak hayatını kaybediyor, onlar için yaşam alanları oluşturulmamış” diye ekliyor.
Göle’de her şey sorun. Adeta sıradan bir köy gibi görünüyor. “Bir devlet hastanesi yapmışlar, ulaşım yok. Ya aracın olacak ya da taksi tutacaksın. Yaşlılar çok zorluk çekiyor, Yaşlılar ve hastalar için bu doğru değil. Aynı şekilde öğrencilerin barınma ve ulaşım sorunları var. Şehirlerarası bir terminal var, o da şehrin uzağında. Bütün bunların hepsi, şehrin ticaretini de etkiliyor. Özellikle ulaşım sorununu çözmek orundayız. Toplu taşıma yok bir defa burada.”
Durumumuz iyidir ama…
Göle halkının ekonomik durumunun genel olarak ‘iyi’ olduğunu söylüyor Yılmaz; “Bu kadar durumu iyi olan bir halkın bu kadar yoksulluk görünümü veren bir ilçede yaşaması çok abes bir durum. Politikada çok güçlüyüz derler her zaman. Nasıl bir güçlülüğünüz var? Kent bundan nasıl nasibini almış? Eğitimde, kreş alanında mesela ve diğer bütün alanlarda durum böyle değil. İnsanlar yaşamlarını tarım ve hayvancılık üzerine kuruyorlar ama hayvan pazarına gittiğinizde insanlar dizlerine kadar balçık çamur içinde. İnsanlar orada varillerin içinde ateş yakıyorlar, öyle ısınıyorlar. Çağın çok gerisinde kalınmış yani.”
Risk hesabı yok
Kenti onca yıldır yönetenlerin örneğin deprem konusunda da bir çöp kadar iş yapmadığını söyleyen Yılmaz, “Geçen yıl 11 ilde bir deprem oldu değil mi? 85 milyon etkilendi psikolojik olarak. Halk elinden gelen her şeyi yaptı. Ama sistem, kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirmiş. Bu ilçede yapılar çok eski. Depremi bırakın tekme atsan yıkılacak birçok yer var. 20 yıldır bir mimarı proje ile halkın karşısına çıktı mı hiç? Olabilecek sıkıntılara karşı şöyle bir önlem alacağız diye bir sunumda bulundular mı? Yok. Kaderine bırakılan bir süreç var. Oysa bizim için en önemli olan şey halk meclisleri. Bize oy veren insanlar 4 yıl 9 ay köşesine beklemeyecek. Gençlik, kadın, eğitim meclislerimizi hayata geçireceğiz ve halk doğrudan siyasetin içinde olacak” diyor.
Kadınlar ve gençler
“Her yerde olduğu gibi burada da kadın kooperatiflerini düşünüyoruz” diyor Yılmaz, “Kadınlar ilçeye indiklerinde yeniden köye gitmek için ulaşım araçlarını kahve köşelerinde bekliyor. Hayvancılıkta da ürettiklerinin karşılığını alamıyor. Biz bu kentte kadın koopeatif ve kadın meclisleri kurmak istiyoruz. Paradigmamızın gereği bu.”
Gençlerin göçü her yerde olduğu gibi en ciddi sorun. “Gençlerin hiçbir sosyal aktiviteleri yok. Belediyenin bir spor kompleksi olabilir, kütüphanesi, eğitim kurumları olabilir, kültür sanat alanları olabilir. Gençlik meclislerimizle bunu hayata geçirmek istiyoruz” diyor Yılmaz.
Siyanür kapıda bekliyor
Son süreçte İliç’teki gibi altın madeni girişimi olmuş Göle’de. “Muhtemelen seçim sürecinden dolayı dondurulmuş gibi” diyor Yılmaz ama tehlikenin geçmediğini belirterek uyarıyor: “Bu hayata geçirilirse, başta onun kapsadığı köyler olmak üzere ilçeyi bitirir, göçleri de hızlandırır. Hatta bu ilin bitmesi demek, çünkü Ardahan’ın en büyük ilçesidir Göle.”
Baskı ve asimilasyon
Göle’nin eskiden ‘Küçük Moskova” diye anıldığını hatırlatarak günümüzdeki durumu soruyorum. “Aslında burası Ahmet Güler’lerin, Akif Yılmaz‘ların, Cemil Kırbayır’ların memleketi. Çok değerli yoldaşlarımız bu topraklardan çıkmış. Göle-Hoçvan’da büyük direnişler oldu. Ama sistemin yönelimi de çok fazla oldu bu süreçlerde. Korkutma, sindirme, yıldırma… Biraz geriledi ama ayağa kaldıracağız yeniden” diyor.