AİHM’in, Cizre’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına dair yapılan başvuruları görüşeceği 13 Kasım’daki duruşma hakkında konuşan Avukat Uysal, mahkemenin göstereceği tutumla Türkiye’ye ve yasaklara dönük tavrını ortaya koyacağına dikkat çekti.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015 ila 2016 yılları arasında ilan edilen ve çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakkı ihlallerine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvurular, 13 Kasım tarihindeki duruşmada görüşülecek. Yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği belirtilen Ömer Elçi ile mahsur kaldıkları bodrum katında ambulans beklerken birçok kişiyle birlikte öldürülen Orhan Tunç adına yapılan başvurular üzerine kararlaştırılan duruşma saat 09.00’da Fransa’nın Strasburg kentinde görülecek.
Türkiye’den dönemin görevlileri de katılacak
Kabul edilebilirlik ve esas üzerine yapılacak olan duruşmaya, Avrupa ve Türkiye’den birçok insan hakkı kuruluşu temsilcisi ve avukatın izleyici olarak katılması bekleniyor. Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç ve aynı bodrumlarda hayatını kaybeden dönemin Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un eşi Zeynep Tunç’un katılacağı duruşmaya, yasaklar sırasında devlet kurumlarında görevli olan bazı kişilerin de katılması bekleniyor. Duruşmaya katılmak için vize başvurusunda bulunan Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile Orhan Tunç’un 2 yaşındaki oğlu Bêkes’e, “iltica riski” gerekçesiyle izin çıkmadı.
Uysal: Karar, emsal olacak
Aileler adına AİHM’e başvuruda bulunan avukatlardan Newroz Uysal, yasaklar sırasında meydana gelen hak ihlalleriyle ilgili başvurular için emsal niteliği taşıyacak kararın çıkacağı duruşma hakkında Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
Yasaklar sırasında insanlığa karşı suçların işlendiğine dikkat çeken Uysal, 13 Kasım’daki duruşmanın yasaklar sırasında Cizre’de yaşananların tartışılacağı bir duruşma olacağını vurguladı. Uysal, yasaklarda yaralananlar için ambulansların gönderilmemesi, AİHM tarafından verilen tedbir kararlarının uygulanmamasının yanı sıra, devletin “terörle mücadele” adı altında yarattığı “gri alan”ın duruşmada tartışılacağını dile getirdi.
Hesap verilebilir mecra yaratılması önemli
90’lı yıllarda yaşanan köy boşaltmalarına benzer bir sürecin yasaklar sırasında yaşandığını kaydeden Uysal, “AİHM, 90’larda yaşananlara ilişkin yıllar sonra verdiği kararlarla Türkiye’yi mahkum etti. Ancak yasaklar biraz daha güncel ve yakın bir tarihte meydana geldi. Bundan dolayı şimdi hesap verilebilir bir mecranın yaratılmış olması önemli” değerlendirmesinde bulundu.
‘Mahkemenin tavrı ortaya çıkacak’
Uysal, AİHM’in bu duruşmada başvuruları ya kabul ederek, yasaklarda neler yaşandığına ilişkin bir değerlendirme içerisine gireceğini, ya da başvuruları kabul edilemez bulup, dosyayı Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) insafına bırakacağını aktardı. Uysal, duruşmada çıkacak sonuçlar hakkında şöyle konuştu: “Mahkeme eğer kabul edilebilirliği kabul ederse, bu noktada esasa ilişkin bir karar vermek zorunda. Bir ihlal ya da hukuka aykırı bir şey yapılıp yapılmadığı değerlendirmesine girilecek. Eğer kabul edilmezse biz tekrar AYM’ye döneceğiz. AYM’nin kararının ardından tekrardan AİHM’in yolunu tutacağız. En nihayetinde bu başvurular AİHM’e gidecek.”Uysal, son olarak mahkemenin, duruşmada ortaya koyacağı tutum ile Türkiye’ye ve yasaklara dönük tavrını ortaya koyacağını dile getirdi.