‘Kent uzlaşısı’ tartışmalarının gündem olduğu Adana’da DEM Parti son anda, Arife Çınar ve Mahfuz Güleryüz’ün adaylığını açıklayarak sahaya inme kararı aldı. Eşbaşkan adayları ile ittifak tartışmalarını ve kente dair iddialarını konuştuk: Biz Adana’da ve Türkiye’de çok büyük bir toplumsal gücüz. Neden alternatif olmayalım. Adana seçeneksiz değil
Hicran Urun
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin en tartışmaları kentlerinden biri Adana. Adana’da 2019 yerel seçimlerinde aday çıkarmayan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 31 Mart yerel seçimleri için ittifak görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine büyükşehir ile Seyhan, Ceyhan ve Yüreğir ilçelerinde kendi adaylarıyla seçime girme kararı aldı.
Aday listelerinin verilmesinin son günlerine kadar ‘kent uzlaşısı’ kapsamında tartışmaların devam ettiği Adana’ya dair açıklama yapan DEM Parti, “Kent uzlaşısı” fikrinin bazı kentlerde “iktidar kavgalarına feda edildiğini” açıklamış ve “Kent uzlaşısı maalesef bazı seçim bölgelerinde ‘küçük olsun benim olsun’ dar particilik anlayışını ve yaklaşımını aşamadı” demişti.
DEM Parti bunun üzerine Arife Çınar ve Mahfuz Güleryüz’ü Adana Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları olarak açıkladı. Seyhan, Ceyhan ve Yüreğir ilçelerinde de adaylarını çıkardı. Buna rağmen CHP kentte kulaktan kulağa DEM Parti ile ittifak olduğunu yayarak kendi adayına oy istiyor. İlk gözlemimiz Adana’da DEM Parti’nin bu manipülatif yaklaşıma oldukça tepkili olduğu. DEM Parti, Adana’da tek ittifakın DEM Parti olduğuna vurgu yapıyor.
Seçimlere sayılı günler kalmışken Adana’da, DEM Parti adayları Arife Çınar ve Mahfuz Güleryüz ile hem ittifak tartışmaları hem de kente dair seçim iddiaları ile çözüm projelerini konuştuk…
- Adana ile başlayalım isterseniz; nasıl bir kent Adana, demografisi ve sorunları nelerdir?
Arife Çınar: Adana kozmopolit bir kent. Arap Alevilerin, Kürtlerin, Tahtacı Alevilerin, Yörüklerin yaşadığı ama belediye üzerinden temsil edilmediği bir kent. Adana’nın bir diğer özelliği tarım kenti olması, verimli topraklarının olması, yine tarihi bir kent ama tarihe dair çok bir görüntüye rastlayamıyorsunuz. Adana’yı kuzey ve güney olmak üzere iki bölgeden değerlendiriyoruz ve bu iki bölgenin çelişkilerle dolu olduğunu görebiliyoruz. Bir tarafta özellikle Kürtlerin, yoksulların, Ortadoğu’da yaşanan son savaşlardan dolayı da mültecilerin yoğun göç aldığı güney bölgesi. Burada derin bir yoksulluk yaşanıyor. Yine sokakların, altyapının bozuk olduğu, çöp yığınlarının olduğu bir bölge. Çok fazla sorunun olduğunu ifade edebilirim güney tarafı ile ilgili. Ve tabi ki kadın kenti değil. Güney tarafı olarak ifade ettiğimiz bölgede saat 9-9.30’dan sonra belediye otobüslerinin gitmediği mahalleler var. Dolmuşlar da bir yere kadar gidiyor. Işıklandırma yetersiz. Çocukların oynayacağı alanların olmadığı, müstakil iç içe binalarla karşılaştığınız, derin yoksulluğun yaşandığı bir bölge olarak tarif edebiliriz güney tarafını.
Mahfuz Güleryüz: Adana, Anadolu gibi bir kent ve 3 bin yılık tarihsel bir geçmişe sahip. Birçok kültürel yapının, mirasın olduğu bir kent. Hani o 72 millet metaforunun yaşandığını bir kent ama o 72 milletin tek millete kurban edildiğini söyleyebiliriz. Merkezi hükümetler böyle kurgulamış, belediyeler de bu anlayış çerçevesinde hareket etmiş. Kamusal alanın hiçbir yerinde ne inançlara dair, ne de kültürlere dair, dillere dair herhangi bir bulguya rastlayabiliyorsunuz. Bu son 5 yıllık belediyecilik döneminde de bu tekçi sistem devam edegelmiş. Dolayısıyla Adana adeta Türkiye’nin prototipi, hem çeşitliliği ile hem de o zihniyet kodlarının yönetime yansıması biçimiyle.
Dünyanın en verimleri topraklarından birine sahip olmasına rağmen yoksulluk kokan bir kent. Özellikle Kürtlerin, Alevilerin yaşadıkları sokaklar derin bir perişanlık içerisinde. Bize Adanalılar soruyor; projeleriniz neler? Biz onlara şunu söylüyoruz; biz AKP’liler gibi çılgın projeler vaat edecek değiliz, biz halkın bütün kesimleri ile belediyeyi ortaklaşarak yönetmek istiyoruz. Nasıl bir kent istiyoruz sorusunu kentin gerçek sahipleri ile konuşacağız. Adana öyle bir yer ki elinizi nereye atıyorsanız sorunlar yumağı ve elinizde kalıyor. Her şey hizmet ve çözüm bekliyor. Altyapısından tutalım, üst yapısına. 21. yüzyılda hala sokaklarda sokak lambaları yok. Yeşil alanlar, çocuk parkları yok. Tersinden Çukurova’ya gidiyorsunuz görece bir Manhattan yaratmışlar, kendilerince ayrı bir dünya yaratmışlar. Ama o kadar ranta, talana uygun bir siyasetle hareket ediyorlar ki o Manhattan diye tarif ettikleri yer bile kartondan kağıtlar gibi yapılar ve ilk yıkımda yerle bir olacak durumda. Adana bir deprem bölgesi ve 5 yıldır Zeydan Karalar bu kenti yönetiyor ama herhangi bir önlem almış değil. Rant gözlerini bürümüş.
Arife Çınar: Adana kozmopolit bir kent. Arap Alevilerin, Kürtlerin, Tahtacı Alevilerin, Yörüklerin yaşadığı ama belediyede temsil edilmediği bir kent. Merkeziyetçi, erkek aklı tarafından yönetilen belediyecilik anlayışları ile hep karşı karşıya kaldık. Biz yerelin dinamiklerini, kadınların düşüncelerini esas alan bir yerden halk meclisleri ile belediyeyi yöneteceğiz
- DEM Parti’nin Adana ile ilgili projeleri neler, nasıl bir belediyecilik anlayışı ile ilerleyeceksiniz?
Çınar: Merkeziyetçi, erkek aklı tarafından yönetilen belediyecilik anlayışları ile tarihsel olarak hep karşı karşıya kaldık. Toplum da buna mahkûm edildi. Alternatif yokmuş gibi. Biz tam da yerelin dinamiklerini esas alan bir yerden, kadınların düşüncelerini, ihtiyaçlarını esas alan bir yerden belediyeyi yürüten, müdürlükler üzerinden değil, kent meclisleri, halk meclisleri oluşturularak ilerleyeceğiz.
Adana’da mesela uyuşturucu kullanımı çok yaygın, bunun da bilinçli bir politika olduğunu hepimiz biliyoruz. Uyuşturucu gökten zembille inmiyor. Her geçen gün de bu yaygınlaştırılıyor. Burada gençlerin gidebileceği kültür merkezlerinin olmaması, işsizlik, yoksullaştırıp gençleri buralara bulaştıran bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Buna karşı projeler üreteceğiz. Yine çok dillilik diyoruz, Kürtler var, Araplar var, inanç üzerinden baktığımızda Aleviler var ama cemevleri yetersiz, çocuk kreşlerinde anadilden tutalım, yine Kürt kadınların, Arap kadınların bir belediyeye gittiğinde sorunlarını kendi dilinde ifade ettiği için anlaşılamama sorununa cevap olacak hizmetlerin olması gerektiğini düşünüyoruz.
Güleryüz: Adana tam da bizim parti fikriyatımızın yaşam bulacağı bir kent. İşçisiyle, esnafıyla çok renkli inanç yapısıyla hayat bulacağı bir kent ve biz az önce Türkiye merkezi hükümetlerinin Türkiye’ye ve kentlere yaptığı kötülüklerden bahsettik. Bu kötülüklerin büyük bölümü evet merkezi hükümetlere atfedebileceğimiz kötülükler ama bunun bir prototipini de belediyecilikler kentlere yaşatmış. Dolayısıyla biz esasen bütün bu sorun alanlarına, problemlere, kötülüklere çözüm olma potansiyeli taşıdığımız için Adana’dan adayız. Biz Adana’nın çoğulcu yapısına hitap ediyoruz, Adana’nın sorunlarını çözebilecek iddiamız olduğunu biliyoruz ve Adana’nın seçeneksiz kalmaması gerektiğine inanıyoruz.
- Peki Adana’daki iddianız nedir?
Güleryüz: Biz Adana’da ve Türkiye’de çok büyük bir toplumsal dinamiğiz, toplumsal gücüz. Güçlü bir alternatif olduğumuz iddiasındayız. Temas ettiğimiz kesimlerde de bu umudun var olduğuna inanıyoruz. Eskiden şöyle bir tablo vardı; Türkiye’de hedef kitle Kürtlerdi, Alevilerdi, sosyalistlerdi, AKP hükümetinden önce böyle bir fotoğraf vardı. Şimdi bu fotoğrafa toplumsal bütün dinamikleri dahil etmek mümkün. Esnafı, iş vereni dahil olmak üzere, mütedeyyinleri dahil olmak üzere AKP’ye muhalif olan herkes AKP’nin hedefinde. Herkes AKP zulmünden nasibini almış durumda. Dolayısıyla AKP’nin yürüttüğü siyasetten herkes rahatsız. Adana üzerinden konuştuğumuzda aynı tabloyu yerel belediyecilik anlamında Zeydan Karalar işletmiş. Dolmuşçulara gidiyoruz sorun yumağı, fırıncılara gidiyoruz sorun yumağı, Alevi derneklerine gidiyoruz sorun yumağı, sendikalar ile toplantılar yapıyoruz sorun yumağı… Memnun olan tek yapı yok. Biz neden alternatif olmayalım. Üç bin yıllık bir Adana geçmişinden bahsediyoruz ama Adana kimliği bir kebaba, bir şalgama sıkıştırılmış durumda. Adana kimliksizleştirilmiş, tarihsizleştirilmiş. Adana halkları buna mahkûm değil, bu bir kader değil. AKP’nin de CHP’nin de topluma söylediği tek şey ‘biz sizi işe alacağız’, ekmek vaadi. Toplum bunun da yalan olduğunu biliyor.
- Seyhan ve Yüreğir DEM Parti kitlesinin güçlü olduğu yerler, ilçelerde iddianız nedir?
Güleryüz: Yaptığımız simülasyon çalışmalarında Seyhan’ı kesinlikle kazanma potansiyelimiz olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda çok yoğun bir çalışmamız var. Seyhan’da geçmişte 95 bin oy almış bir partiyiz biz. Bugünkü denklem içerisinde bu oranlarda bir oy alan partinin iktidar olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla bizim Seyhan’da seçimi kazanma potansiyelimiz var. Bunun yanında Yüreğir ve Ceyhan’da seçimi kazanamasak bile ikinci parti olabilme ihtimalimiz ve potansiyelimiz var. Dolayısıyla biz Adana’da toplamda şöyle bir hissiyatla çalışıyoruz; Adana’da kazanabilecek bir yerde partimizin yaşam felsefesinin olabileceğini göstermek istiyoruz. Bütün bunlardan hareketle biz bu seçimde Seyhan’ı kazanıp Adana’da alternatif bir model yaratmak istiyoruz, bir sonraki seçimde de Yüreğir’de, Ceyhan’da ve Çukurova ilçelerinde alternatif olabileceğimizi açığa çıkartmak istiyoruz.
- Buralardan göndereceğiniz meclis üyeleri ile büyükşehiri de denetleyen bir pozisyonunuz olacak mı?
Çınar: Kesinlikle, hedeflerimizden bir tanesi de bu. O tek renk olan yönetim anlayışını belediye meclis üyeleri ile bölmek, oradan bir kapı aralamak ve kentin kaynaklarının kentin çıkarları doğrultusunda kullanılmasını sağlamaya dönük bir politikamız var. Onlarca belediye meclis üyesi koyacağız hem büyükşehir belediyesine hem ilçe belediyelerine. Bu vesile ile kente yeni bir nefes, yeni bir anlayış taşımış olacağız. Bu potansiyelimiz var.
Mahfuz Güleryüz: İttifakın gerçekleşmemesinin nedeni zihniyetten kaynaklı, belediyeleri aile şirketi, emlak ofisi gibi kullanıyorlar. Kenti emek meslek örgütleri, işçi kooperatifleri, kadın örgütleri, Aleviler, Kürtler ve samimi mütedeyyinlerle yönetelim teklifi götürdük. Biz bu rantı başkalarıyla paylaşamayız dediler. Bu yüzden Adana’da ittifak yok, DEM Parti var…
- Son olarak Adana’da daha önce kent uzlaşısı sağlandığına dair açıklamalar oldu ancak daha sonra sağlanamadığı söylendi. Neden sağlanamadı?
Güleryüz: İttifakın gerçekleşmemesinin nedeni esasen zihniyetten kaynaklı. Türkiye’de merkezi yönetimlerin de belediye yönetimlerinin de işletiliş biçimi artık birer şirket işletme biçimi gibi. Bu yöntem sadece merkezi hükümette değil, belediyecilik anlayışında da var. Belediyeleri bir aile şirketi, emlak ofisi gibi kullanıyorlar. Başta tekçi zihniyet kodlarına itiraz ettik ve bu ittifakı yapalım derken bunu ortadan kaldıralım gibi bir proje sunduk. Neydi projemiz; kenti kentin bütün dinamikleri ile yönetelim, emek meslek örgütleri ile işçi kooperatifleri ile kadın örgütleri, Aleviler, Kürtler ve samimi mütedeyyinlerle. Kısacası kentin tüm dinamikleri ile. Kentin bütün kaynaklarını bütün dinamikleri ile kullanalım teklifi götürdük ve inanın bu teklif karşısında afalladılar. Bu kenti nasıl yöneteceğimizi, kent uzlaşısından neyi kast ettiğimizi kendilerine götürdük. Başta CHP olmak üzere diğer partiler bunu göğüsleyemediler. Az önce de ifade ettim onlar için belediyeler, emlak ofisidir, aile şirketidir. Biz bu rantı başkalarıyla paylaşamayız dediler. Açıktan bunu söylediler. Dolayısıyla yönetim boyutuyla bizimle ortaklaşamadılar. Biz DEM Parti olarak sonuna kadar kent yönetiminin ortaklaştırılması konusunda ısrarcı olduk. Örneğin, Adana’da son dakikada adaylık ilan etmemizin nedeni de buydu. Ayın 20’si saat 15’e kadar biz bu ısrarımızı sürdürdük. Kenti kentlilerle birlikte yönetme anlayışımızı sonuna kadar sürdürdük ve ısrar ettik. Kentin rant kaynaklarını kentin o değişik dinamikleri ile paylaşma düşüncesine gelemediler. Bundan ötürü de ittifakımız gerçekleşmedi. Biz de toplumun bu iki ayrı kutup gibi görünen ama birbirinin aynı yönetim anlayışına mahkum olmadığını söyleyerek adaylıklarımızı açıkladık.