Aziz okur ve soydaşlarım. Aslında soydaş demeye gerek yoktur ama moda işte. Laz Mesut Yılmaz, Bursa’daki Bulgar göçmenlerine “Aziz soydaşlarım” diye hitap ederse, ben niye Botanlılara “Soydaşlarım” diye hitap etmeyeyim? Derim elbette. Zaten Türkiye’de vatandaşlık diye bir şey kalmadı. İş soydaşlığa döküldü. Yapan ve söyleyen kim? En başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan.
Ben Botanlılara, “Sayın soydaşlarım” dersem doğru söylemiş olurum; çünkü hepimiz gariban Kürdüz. Ama Laz Mesut ve Kürt Turgut’un şuna buna “soydaşım” demeleri ayıp ve yanlış oluyor. Ama bir de şu var: Bulgarlar Kürtlerle akraba olduklarını söylerler. Eh Bulgar göçmenleri de herhalde Orta Asya’dan gelmediler. Bu bakımdan Özal ile soydaş olabilirler.
Mesut Yılmaz’ın da bu göçmenlerle soydaşlığı Pontosluktan ileri gelmesin? Yunanistan’da Karadeniz’den sürülmüş Pontus Rumlar çok. Hem de Rize ve Trabzon’dan kovulmuş.
İşte bu hikâyeyi “soydaşlarım” sözcüğü için uzattım. Evet sayın soydaşlarım, gelelim ricama; ilkin şunu söyleyeyim ki, sipariş üstüne yazı yazamam. İstenen yazı başkasının kafasında şekillenmişse ben o şekli nasıl olduğu gibi yazıya dökeyim?
Ben yazarken kendimi her zaman tavuğa benzetirim. Tavuğun yumurtası yoksa, istediğin kadar yalvar, hatta kes, yumurta alamazsın. Eğer yumurtası gelmişse, şap diye yumurtlar; folluk molluk olmasa bile. Benim yazılarım da öyledir. Bazen günlerce yazamam, yumurtadan kesilirim. Bazen de gak diye gelir, iki sarılı yumurtlarım, bu bir.
İkincisi, eksik olmasın yurtiçinden ve yurtdışından bana çok iltifat ve sevgi mektupları, kartları geliyor. Çok teşekkür ederim. Zaten sizin sevginizle yaşıyorum. Eğer düşmanlarımın zulmüne kıymet verseydim, çoktan ölmüştüm. Arkadaşlarımın hemen hemen hepsi kahırlarından vefat ettiler. Ama ben inat olsun diye ölmüyorum. İkincisi ricam ve üzüntüm de işte hepinize cevap veremeyişimdir. Bunu da yaşıma bağışlamanızı rica ederim.
Herhalde sizlere olan sonsuz sevgimden şüphe etmiyorsunuzdur. Sizi sevmesem dünyada işim ne; yemek yemek mi?
Hepinizin gözlerinden öperim…
——————
3 Kasım 1991
ARŞİV YAZILARI ——-