Londra’da verilen taahhütlerden sonra herkesin dikkati 7 Haziran’da yapılması beklenen faiz artırımına odaklandı. Fitch ve Moody’s’in Türkiye bankaları üzerindeki baskısı ise giderek artarken, asıl yük halkın sırtında
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Londra’da yatırımcılara verdikleri taahhütlerin ardından ekonomideki genel dalgalanma hali biraz durulmuş gibi görünse de, asıl düğüm noktası olarak 7 Haziran’da yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı görülüyor. Enflasyonun yüksek çıkma olasılığı ve yeni faiz artırımı zorunluluğu kesinleşirken, Erdoğan’ın inat etmesi halinde kurun yeniden tırmanışa geçeceği ve ağır hasar yaratacağı belirtiliyor. Uzmanlar, Londra’da yatırımcılara “çok somut taahhütler verildiğini” hatırlatarak, söz konusu taahhütlerin yerine getirileceği konusunda, “derin şüpheleri”nin olduğunu vurguluyor.
Enflasyon ve cari açıkla nasıl mücadele edileceğine dair, hükümetin bir politikası olmadığını belirten uzmanlar, sorunun seçim sonrasına ertelenemeyecek kadar ciddi olduğu görüşünde. Seçimler dolayısıyla döviz ve faizin zamlar haline dönüşmesinin bir zam patlaması yaratmasının önü kesiliyor ama acı reçete kapıda.
Çember daralıyor
Öte yandan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 25 Türk bankasını negatif izlemeye alarak baskıyı artırdı. Bankaların dış borçlarının 186 milyar dolara ulaştığını ve bunun 103 milyar dolarlık bölümünün 12 ay içerisinde vadesi dolan borçlardan oluştuğunu belirten Fitch, “Göstergeler artan riski yansıtıyor” dedi. Bu arada, Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu izlemeye aldı. Moody’s’ten yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin ‘Ba2’ seviyesindeki kredi notunun gelecek dönemdeki makroekonomik politikalara yönelik belirsizlik gerekçesiyle izlemeye alındığı bildirildi.
Her şey seçimden sonra
Ekonomideki her şeyi seçim sonrasına erteleyen AKP yaklaşımının bir örneğini de Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ortada vadede enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceklerini söyledi. Şimşek, “Ortada vadede yapısal reformların desteği ile altın hariç cari açığı yüzde 3’ün altına, enflasyonu tek haneye düşüreceğiz” dedi.
Erdoğan artık merkezde değil
Türkiye’yi en iyi tanıyan analistlerden biri olan Timothy Ash’e göre seçimi Tayyip Erdoğan’ın kazanması halinde piyasalarda eskisi gibi ‘ralli’ olmayacak. Ash, yaptığı açıklamada, piyasaların olası bir AKP zaferine eskisi gibi olumlu tepki vermeyeceğini, Batıya dönük, iş dünyasını ve serbest piyasayı destekleyen politikacıları ödüllendireceğini söyledi.
İşimiz sonunda Diyanet’e kaldı
Ekonomi politikalarındaki sarsıntılardan sonra hükümet, nihayet işin içine Diyanet’i de soktu. Diyanet İşleri Başkanlığı, iflas, intihar ve ailelerin dağılmasına gerekçe gösterdiği faize karşı bir cuma hutbesi yayınladı, faizin günah olduğunu belirtti. “Meşru Olmayan Kazanç: Faiz” konulu cuma hutbesinde Hazreti Muhammed’in “Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın” hadisi hatırlatıldı.
Kim bozdurdu o dolarları?
Borsa İstanbul (BIST) Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, doların tarihte ilk kez 4.80’i gördüğü 22 Mayıs’ın ilk saatlerinde bilgisi dahilinde milyarlarca dolar döviz bozdurulduğunu açıkladı. Karadağ, “O gün sahurdan itibaren, piyasaları yakından takip ettik. Benim bilgim dahilinde milyarca dolar döviz bozduruldu ve kurun o gün yukarı yönlü hareketi ciddi anlamda frenlendi” dedi.
EKONOMİ SERVİSİ