Riha Barosu’nun düzenlediği, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bağlamında İnsan Hakları ve Kadın’ konusu Fehmiye Ceren Akçabay’ın katılımıyla konuşuldu
Riha (Urfa) Barosu İnsan Hakları Merkezi ve Kadın Hakları Merkezi, Doktor Fehmiye Ceren Akçabay’ın da katılımıyla ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bağlamında İnsan Hakları ve Kadın’ konulu bir seminer düzenledi. Baronun Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleşen seminere çok sayıda avukat katıldı.
İlk feminist hareketlerin ortaya çıkışından günümüz kadın mücadelesine uzanan tarihi süreci anlatarak sözlerine başlayan Akçabay, “Türkiye’de 80’lerde kadın hareketleri zaten örgütlü alanlardan gelindiği için bir anda örgütleniyorlar. ‘Mor iğne’ eylemleri yapılıyor. ‘Kadınlara şiddete hayır’ eylemleri yapılıyor. Bu süreçte Medeni Kanundaki ‘eşten izin ile çalışma’ bölümünün değişmesini sağlıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Kadın hareketi çok kollu’
“Türkiye’de kadın hareketleri hep çok kollu” diyen Akçabay, 80’lerden 2000’lere gelirken siyasi iktidarların, siyasi atmosferin kadın hareketlerine etkisini dile getirdi. Türkiye’de iktidarın ve siyasetin dönüşümünün 2009 sürecinde başladığını söyleyen Ceren, şöyle devam etti:
“2009’dan sonra Türkiye ‘anayasızlaştırma’ sürecine girdi. Yeni konjektür sadece AKP değil, dünyada tüm bahsettiğimiz 2010 sonrasında yükselen otoriter rejimlerin hepsi muhafazakar değil ama hepsi popülist yöntemi benimsiyor. Bu yöntem, kitleleri kendi sorunları bakımından bir şeylere ikna ediyorlar. Ekonomik kriz ortamı ciddi yoksullaşma sorunu var. Bir de mülteci akınları var büyük ülkelere. Ortaya çıkan popülist ve otoriter olma yönelimli iktidarlar, kapitalizmi hedef gösteremedikleri için, ‘eski güzel günler’ gibi bir söylemleri ortaya attı. ‘Bizim ailelerimiz ortadan kaldırmaya çalıştıklar için’, ‘çocuklarımızı eşcinsel yapmaya çevirdikleri için’, ‘göçmenler geldiği için’ diyerek eski günlere dönebilmenin formülünü bu ‘yabancı’, ‘dışarıdan gelen’ unsurlardan kurtularak yapabileceklerini söyleyerek yöntem bulmaya çalışıyorlar. Mesela İstanbul Sözleşmesi döneminde yapılmaya çalışılanı burada başaramadılar. Kadınları ve LGBTİ’leri birbirinden ayırmaya çalıştılar ama bunu başaramadılar. İstanbul Sözleşmesi dezavantajlı olduğu için şiddete daha fazla maruz kalanların korunmasına dair bir uluslararası sözleşmeydi.”
Seminer Akçabay’ın konuşması soru cevap ile sona erdi.
Kaynak: JINNEWS