Akbelen, Bergama, İvrindi ve Soma coğrafyasında enerji şirketlerinin talebiyle halkın malına ‘acele el koyma’ kararı alınması halkı mülksüzleştirmenin büyük bir adımı. Diğer yandan şirketlere açıklanan teşvikler ve Afet Yasası ile mülksüzleştirme genişletilecek
Yusuf Gürsucu
Başta Kürt coğrafyasında sömürge hukuku ile halkın malına ‘acele el koyma’ kararları her gün yaşanırken, iktidar sıkıştıkça bu uygulamayı tüm Türkiye coğrafyasında yürürlüğe soktu. ‘Kamulaştırma’ adı altında şirketlerin talepleri doğrultusunda halkın malına acele el koyma genişlerken, ‘kamusal’ alanlarda şirketlerin çıkarlarına bağlanıp büyük bir yağma yaratılmış durumda. Türkiye’de ihtiyaç duyulan elektrik tüketimine göre 3 katı üretim kapasitesine ulaşılması dikkat çekerken, enerji şirketlerine her ay yüz milyonlarca para üretmedikleri elektrik bedeli olarak aktarılmakta. En son açıklanan kapasite ödemeleri içinde Kolin Holding’in Soma Termik Santrali için 2024 Ocak ayı ödemesi 62 milyon lira olarak açıklandı.
4 ayda 1039 enerji şirketine teşvik
Diğer yandan enerji ve maden şirketlerine yönelik milyarlarca lira değerinde ‘teşvikler’ aralıksız yapılmakta. En son açıklanan 2023 yılının son 4 aylık döneminde 1039 adet enerji yatırımına teşvik belgesi verildi. Ayrıca 2023’ün son 4 ayında 85 madencilik projesi teşvik verilirken, bunlardan 3’ü enerji madenciliği yatırımıydı. Teşvik belgesi alan enerji yatırımlarından 5’i gaz üretimi, 2’si buhar ve sıcak su üretimi, 1.029’u elektrik üretimi ve 3’ü de enerji madenciliği (linyit) yatırımı oldu. Bakanlık bu dönemle ilgili listeyi yayımlarken, ilk kez teşvik belgesi alan projelerin yatırım tutarları; yatırım teşvik belgesinin kapsamı, projenin sağlayacağı yeni istihdam sayısı vb. sayısal veriler yer almaması dikkat çekti.
Deprem bölgesinde şirketlere teşvik!
Resmi rakamlara göre 53 bin kişinin yaşamını yitirdiği 6 Şubat depreminin yıldönümünde halen çadır ve konteynerlerde yaşama tutunmaya çalışan insanların yıkılmış evlerine tarım arazilerine çökerlerken, bölge enerji santrallerinin yağma alanına dönüştürülme kararları açıklandı. Geçtiğimiz Ocak ayında açıklanan teşviklerle bölgeye rüzgar ve güneş tarlaları kurmak isteyen şirketlere; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, sigorta primi desteği, faiz desteği ve yatırım yeri tahsisi ile arazi tahsisleri de ücretsiz olarak verileceği teşviklerde yer aldı.
Kıyı Kanunu ile yağma
Diğer yandan Kıyı Kanunu’nda değişikliğe gidilerek; denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında ‘imar planı yapılmaksızın’ yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilmesi Meclis komisyonunda kabul edildi. Mevcut düzenlemede imar planları kararlarıyla sadece denizlerde enerji üretim santralleri yapılabilirken, kanun teklifi ile denizlerde uygulanan imar değişikliği kararı ortadan kaldırılıp tüm su rezervuarları (Doğal göller, baraj gölleri ) ve kıyıları imarsız ve Çevresel Etki Değerlendirme yapılmaksızın (ÇED) inşa edilebilmesi amaçlanmakta.
‘Aceleliğine karar verilen’
Devletin kamu yararı iddiasıyla ‘kamulaştırma’ adı altında halkın malına çökme uygulaması, AKP iktidarıyla birlikte ‘acele kamulaştırma’ yani acele el koymaya dönüşürken, halkın mülkiyet haklarına sermaye adına çökme işlemi gerçekleşmekte. 1983 tarihli Kamulaştırma Kanunu’na göre, acele kamulaştırma kararının alınması durumlarında, 7 gün içerisinde taşınmaza el konulabiliyor ve taşınmaz sahibine de devlet organları tarafından yapılan değerlemeye göre ödeme yapılıyor. Acele kamulaştırmanın üç durumda gerçekleşebileceğini belirtiyor: “Birincisi yurt savunmasının gerektirdiği hallerde. İkincisi özel kanunlarda yer alan olağanüstü durumlarda el konulabiliyor.” AKP iktidarının dayanak yaptığı üçüncüsü şart ise Bakanlar Kurulu tarafından ‘aceleliğine karar verilen’ haller ise şirket çıkarlarından başka bir anlam taşımıyor.
3 köyün malına çökülüyor
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan bir karar Resmi Gazete’de yer aldı. Türkiye’nin dört bir yanında binlerce hektar tarım ve mera alanı enerji şirketlerinin talepleri doğrultusunda ‘acele kamulaştırma’ iddiasıyla halkın malına şirketler adına çökme kararı uygulamaya kondu. Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanları’nda Limak Holding ve IC Holding’in ortaklığındaki YK Enerji şirketi tarafından işletilen Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin linyit kömür sahasını genişletmek amacını taşıyan karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Akbelen çevresindeki 3 köyde ‘acele’ olarak kamulaştırma adı altında tapusu halka ait olan 190 adet tarım parseli için el koyulma adımı atılırken, 190 parsel tarım arazisi Milas’a bağlı İkizköy, Çamköy ve Karacahisar sınırları içinde kalmakta.
Sabancı Holding adına el koyma!
Diğer yandan İzmir’in Bergama ilçesi ile Balıkesir’in İvrindi ilçesi ve Manisa’nın Soma ilçelerinde Sabancı Holding’e bağlı EnerjiSa şirketi tarafından yapılmak istenen Rüzgar Enerji Santrali (RES) için AKP’li Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın imzasıyla acele kamulaştırma kararı alındı. Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre şirketin dikeceği 60 RES türbini için tapusu halka ait olan 110 araziye el konularak Sabancı Holding’e hediye edilecek. El koyma uygulaması, İzmir’in Bergama ilçesindeki Haydar, İkizce, Alhatlı, Çamoba, Durmuşlar, Kozluca, Oruçlar ve Yukarıada köylerinde 94 parsel, Balıkesir İvrindi ilçesinin Haydar, İkizce köylerinde 25 parsel ve Manisa’nın Soma ilçesindeki Kiraz köyünde 16 parsel şirket adına ‘acele’ olarak el konulacak. Bölgede daha öncede aynı projeler için 205 parsele ‘acele’ konulmuştu.
17 Mart’ta Akbelen’de buluşma!
Muğla Milas’ta bulunan Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin kömür sahasını genişletmek için Akbelen Ormanı çevresinde bulunan ve köylülere ait olan araziler için verilen ‘acele el koyma’ kararına köylüler basın açıklaması yaparak tepki gösterdi. Köylülerden Nejla Işık, 5 yıldır madene karşı hava, su toprak mücadelesi yürüttüklerini belirterek, “5 senedir bütün saldırılarına karşı direndik, geri adım atmadık. Bundan sonra da mücadelemizi sürdüreceğiz. Bize, ‘Kamu yararı’ diyorlar. Hayır, kamu yararı temiz hava, toprak ve sudur. Bu karar zeytini koruyan yasalara ve tarıma bir darbedir. Ama biz bu mücadeleyi bırakmayacağız. Bu kararlara karşı davalar açacağız” dedi. 17 Mart’a Akbelen’de yapacakları buluşmayı da hatırlatan Işık, “Akbelen’de bu mücadeleyi bırakmadığımızı madene verecek toprağımız olmadığını söylemek için buluşuyoruz. Bütün siyasi partileri, toprağını sevenleri, muhtarları, muhtar adaylarını, köylüleri, herkesi buraya çağırıyoruz. Herkes gelsin toprağına sahip çıksın. Biz bitti demeden bitmeyecek” ifadelerini kullandı.
Halk mülksüzleştiriliyor
Halkın malına ‘acele el koyma’ kararını İkizköylülerin avukatlarından avukat Arif Cangı değerlendirdi. Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye açtıkları davaların devam etmesine rağmen bu kararın verildiğine dikkati çeken Çangı, “Bu kamulaştırma için kamu yararının olması lazım. Kamu yararının kabul edilmesi için de ancak yargı denetiminden geçmiş bir durumun söz konusu olması gerekir ki Akbelen direnişi sırasında bütün kamuoyuna mal olduğu sürece bölgede bu işletmeye ilişkin davalar hala devam etmekte” dedi. “Türkiye’de halkın mülkü, şirketler adına yapılmış gibi görünen kamulaştırılmalarla ellerinden alınıyor” diyen avukat İsmail Hakkı Atal ise, “İbrahim Çeçen ve Nihat Özdemir adına kamulaştırma yapılması Anayasa’ya ve kamulaştırma kanununa aykırı. Şu anda enerji ve maden şirketleri adına yapılan bu kamulaştırma işlemleri halkı mülksüzleştirmek için kullanılan bir aparat niteliğinde” değerlendirmesinde bulundu.
Afet Yasası!
Kentlerin afetlere hazırlanması iddiasıyla Meclis’te kabul edilen yasa ile kentlerdeki halkın malına yine ‘acele’ olarak el koyma uygulaması seçimin hemen ertesi genişletilerek uygulamaya konması bekleniyor. Bu yasa ile kentler, tarım alanları, ormanlar kısaca her yer rezerv yapı alanı olarak ilan edilebiliyor. Kentlerde halkın izinli, tapulu ve deprem riski olmayan konutlarına da el konularak ‘kentsel dönüşüm’ adı altından inşaat şirketlerinin çıkarına bağlanacak. Dönüşüm iddiasıyla evi elinden alınan ve yerine inşa edilen konutlar için halk borçlandırılacak ve borcunu ödeyemeyenler ise mülkiyet hakkını kaybedecek. Ayrıca afet bağlamında olmasa da araziler ihale edilebilecek. Kabul edilen yasa ile özellikle İstanbul’da büyük bir yer değiştirme ve sermaye adına rant ortaya çıkarılacak.