İnsanlık beş bin yıllık köleleştirme pratiklerine muhatap olmuştur. Köleleştirmeyi gerçekleştirmek isteyenin iktidar-devlet olduğu tarihi bilgilerle bilinmektedir. Bu durumun geniş toplumsal kesimler tarafından yeterince bilinmemesi tarihi egemenlerin yazmasıdır. Onlar da kendi tarihlerini yazdılar; onu sömürülen, düşürülen, dışlanan ve köleleştirilenlere doğru tarih diye belletmeye çalıştılar. Önemli oranda da bellettiler. Bu yolla katliamcı kimliklerini gizliyorlar, doğrusu budur, o yüzden böyle yaşandı. İtiraza gerek olmadığı gibi üstlenilmesi, sahiplenilmesi istendi. Egemenler sömürü, köleleştirme, düşürme pratiklerini böylesine tarihi ters yüz ederek meşruiyet ürettiler.
Neden? Çünkü tarihi onlar yazdı. Kendi egemen köleleştirici pratiğinin tek doğru olduğunu yazdı, çizdi; propagandasını yaptı ve öğrettiler. Ancak içinde bulunduğumuz dünyanın koşullarında yeni bir tarih yazılmaya başlandı. Onu yazanlar da ezilen ve sömürülenlerdir. Kuşkusuz yeni tarih yazıcıları tarihte hep vardı, özgürleşme mücadelesi veriyorlardı. Fakat egemenler tarafından hep saptırıldılar, bastırıldılar. Ezilenler yenile yenile doğru düşünme ve pratikleşmeyi öğrendiler. Daha da öğreniyorlar.
Egemenin köleleştirdikleri, sömürdükleri uyanıyor ve kendi tarihlerini yazıyorlar. Uyananlar içinde en dinamik ve inançlı kesimlerden öne çıkanlardan biri de Kürtlerdir. Bir zamanlar bu memlekette Kürt yoktu. “Karda yürürken kart kurt seslerinden Kürt diye türetilen Türkler” denirdi. Başka aşağılayıcı söylemler de vardır. Bu söylemler otuz-kırk yıl önce baskındı. Hala da etkileri vardır.
Kürtler neden inkâr edildi? Ulus-devlet inşası için herkesin Türk olması gerek diye dayatılan paradigmayı gerçekleştirme istemi oluyor. Yaşanan bütün katliamların, sürgünlerin ve ağır acıların Türklük, Araplık ve Perslik dayatmasıyla ilgili olduğunu hemen herkes bilmektedir.
Yerel seçim süreci yaşanmaktadır. Seçimlere katılan hemen her parti Kurdistan’daki seçim çalışmalarında etkin Kürtçe kullanıyor. Pankartları, afişlerini yoğunca Kürtçe yazıyorlar. Miting kürsülerinde selamlarını Kürtçe yapıyorlar. Seçim müziklerini Kürtçe seslendiriyorlar. Geçenlerde gazeteler yazmıştı; AKP Xelil Xemgin’in Kürtçe seslendirdiği eserini olduğu gibi seçim müziği olarak kullanıyor; Amed’in sokaklarında bangır bangır Kürtçe sesler yükseliyor.
CHP’nin Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal, DEM Partilileri belediyeden içeri koymayacağım diyor. Bunun üzerine başta Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu olmak üzere CHP’lilerden peş peşe Köseoğlu’nu kınayan açıklamalar yaptılar.
Bu Kürt “aşkı” nereden geliyor ve neden depreşti? Hemen herkes Kürtleri çok sevmeye başladı. Kuşkusuz başlarına saksı düşmedi. Fırsatçılıktan da olsa kafalara çarpan Kürt’ün hakikati oluyor.
İnkardan Kurdistan’da oy kaygısıyla Kürtçe müzik çalmaya varmak önemli bir gelişme, ama bedelleri ağır olan bir aşamadır. Kürt’ün emeği ve can bedeli yaşanan gelişmeler oluyor bu. Fiilen ret ve inkâr kırılsa da anayasa ve yasalarda en katı haliyle devam ediyor. Bedelleri ağırdır. Hala zindanlarda binlerce tutsak var. Yüzlercesi otuz yıllarını geride bıraktı. Otuz yıllarını dolduranların yapay gerekçelerle infazları yakılmaktadır. Toplamda kırk yılı aşan, hala en ağır tecrit şartlarında tutulan onlarca tutsak bulunmaktadır. Yüzlerce tutsak hastalıktan dolayı kendi ihtiyaçlarını karşılayamamasına rağmen tahliye edilmiyorlar, ‘ölüme’ terk edilmişlerdir.
PKK Lideri üç yıldır bir ada zindanında, kendisinden hiçbir haber alınmamaktadır. Öcalan herhangi bir tutsak değil, özgürlük akışına öncülük eden ve Kürt sorununun çözümünde kilit noktada duruyor. Onun tecridi çözümsüzlükte ve dolayısıyla inkarda ısrar anlamına gelmektedir.
Hal böyle olunca seçim vesilesiyle yapay hayaller kurmamak gerekir. Che Guevara’nın “hayal kur ama gerçekçi ol” mottosu en çok da Kürtler ve dostları için geçerlidir. Coşkulu olmak için çok iyi bir tablo vardır. Kürt halkının özgürlük yürüyüşünün ivmesi küresel çapta kudret kazanmış, akışını sürdürmektedir. Jin Jiyan Azadî devrimi yerkürede yankılanıyor. Yeni bir yaşamın doğrultusunu gösteriyor. Kudret bundandır, akış bir çağlayan gibi coşkuyla özgürlük okyanusuna akıyor. Elbette bunlar güzel hayalleri kurmak için fazlasıyla yeterlidir. Ancak yukarıda kısaca ortaya koyulan resimden de anlaşılacağı gibi daha çok iş vardır. Seçimin başarı ve çalışması özgürlük ekseninde ise anlamlıdır. Tarih yazmak için doğru yerdir; özgürlük akışı.