İktidarın özellikle altın madenleri bağlamında kolaylaştırıcı ortak olduğu izlenen Çalık Holding’in ortağı SSR Mining Anagold şirketi bölgede büyük bir yağma sürecini işletiyor. Diğer yandan vergi bile vermeden tüm Mezopotamya havzasını yok oluşa sürüklüyor
Yusuf Gürsucu
Licik’te (İliç) doğa yağmasının sınırsızca sürdürülmesiyle ortaya çıkan yıkım Mezopotamya havzasını da içine alarak büyük bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor. 9 işçiye mezar olan siyanür yüklü 35 milyon m3’ü aşan yığın bölgede açılmış olan maden çukurlarına boşaltılarak, akiferler dâhil daha büyük yıkımları ortaya çıkaracak girişimler sürdürülüyor. Diğer yandan siyanür yüklü yığının aktığı bölgede bulunan derenin yatağının değiştirilmesi gündeme gelirken, “Fırat Nehri’nde siyanüre rastlanmadı” açıklamalarının yapılması dikkat çekiyor.
1 milyon dekar şirketlere verildi
AKP iktidarı fıtratları gereği sermaye yararına yapamayacakları hiçbir şey olmadığını ortaya koyarken her ay yüzbinlerce hektar doğal alan şirketlere peşkeş çekilerek yaşanan ekolojik krizleri genişletiyor. Geçtiğimiz ay ihaleye çıkarılan 212 maden sahası olarak adlandırılan doğal alanlarda 105 şirketin madencilik yapma hakkı kazandığı açıklandı. Bu sahaların 72 adedi altın, gümüş ve diğer metalik madenciliği kapsayan 4. Grup madenlerden oluşuyor. 52 il coğrafyasını kapsayan ihaleyle 1 milyon 394 bin 629,4 dekar doğal alan maden aramalarına açılma adımı atılırken, yaklaşık 1 milyon dekar doğal alan şirketlere verilme süreci başlatıldı.
İktidar talep topluyor
Yaklaşık yüzde 1,5’luk bir devlet hakkı için büyük bir doğa yağması yaşatılırken, bu yağmayı yerli-milli sözleriyle süsleyen iktidar doğal yaşamdaki yağma üzerinden bir avuç sermayeye servet aktarmayı kesintisiz iktidar maden alanları için yurt içi ve yurt dışında talep topluyor. Hazine adına kayıtlı ya da belediyelerin uhdesinde olan her türden arazi, maden ve varlıkların ‘Varlık Fonu’na devredilmesiyle birlikte, maden lisanslarının tamamını elinde toplamış olan Cumhurbaşkanlığı, MTA verileri üzerinden başta İngiltere, ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinde talep toplama çalışmaları yaparken altın madenciliği ise büyütülüp siyanür havuzlarının inşasına yol veriliyor.
Devlet hakkı?
2020 yılında yapılan düzenlemeyle 3213 sayılı Maden Kanunu’ndaki en düşük orandaki devlet hakkı, yüzde 1,25 olarak belirlenirken, ons fiyatının 2 bin 101 doları aşması halinde yüzde 15 uygulanacağı açıklanmıştı. Benzer şekilde çıkarılan gümüşün ons fiyatı 10 dolar altındaysa devlet yüzde 1’ini alıyor. 37 dolardan fazlaysa yüzde 15’ini alacak. Son günlerde altında yaşanan fiyat artışıyla ilk kez belirlenen 2 bin 101 sınırı aşılırken, bugün 2 bin 162 seviyesinde. Gümüşte ise bugün ons fiyatı 24,28 ve bu nedenle yüzde 1 devlet hakkına devam ediliyor. Altında ortaya çıkan yükselme sonrası şirketlerin belirlenen yüzde 15’i ödemek istemeyecekleri ve bu nedenle seçim sonrası bu sınırın iktidar tarafından yükseltileceğini ön görmek için kahin olmaya gerek yok. Anagold’un 7,2 milyon dolar veri borcunun silinmiş olması bunu açıkça gösteriyor.
Kapasite 2,5 kat arttırıldı
35 milyon m3 siyanür yüklü liç yığınına Licik madeni sahibi olan Kartaltepe Madenciliğin Dersim’e doğru genişlemesi sürerken bu bölgede yer alan Çakmaktepe’de sürdürdüğü madencilikle elde edilen cevheri işlenmek üzere Licik’e taşınıyor. Projenin başlangıcında planlanan yığın liç alanı kapasitesinin 34 milyon ton olup, 2014’teki kapasite artışı ile 73 milyon tona, 2021’deki kapasite artışı ile 85,3 milyon tona yükseltilirken bu artışlarda imzası olan Murat Kurum’un İstanbul’a belediye başkanı olmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını anlamamızı sağlıyor.
Yeraltı zehirlenecek
Milyonlarca m3 siyanür yüklü yığınından kaynaklı Fırat Nehri ve yeraltı sularına karışacağı saklanmak isteniyor. Yüksek Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük yaptığı bir açıklamada, “Kayan liç yığını mermer ocağına dökülecek. Bu çok tehlikeli. Çünkü direk yeraltı sularına sızacak. Geçirmezlik özelliği nedeniyle mermer ocağının kil tabakasından söz edecekler ama bu doğru değil. Kayan liç yığınını neden güvenli olduğunu söyledikleri, geçirimsiz özelliği olan atık havuzlarına koymuyorlar. Mermer ocağını bu toprakla doldurmak demek, firmanın altın arama ve çıkarma ve işleme faaliyetlerine devam edeceği anlamına geliyor” sözleri yapılan işin amacını gösteriyor.
Üniversite doğruyu mu söylüyor?
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çağrı Çırak ve Temel Bilimler Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Volkan Özdokur, Licik maden sahasında yaptıkları açıklamada, “Şu an elimizdeki deneysel veriler, örnek alınan noktaların hiçbirinde siyanüre rastlanmadığını gösteriyor. Bilimsel ölçümler, barajda herhangi bir siyanür miktarını ölçemedi. Diğer kısımlarda da olması gerektiği miktarın çok çok altında veriler var” sözleri ise gerçeği yansıtmaktan çok uzak.
Derenin yönü değiştiriliyor
Aynı üniversiteden İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidroloji Uzmanı Doç. Dr. Yıldırım Dalkılıç ise, “Heyelan önüne kaya dolgu seddi yapılmış. Bu set, heyelanın Sabırlı Deresi’nin suyunun liç alanına temas etmemesi için alınan tedbirlerden bir tanesi. Asıl planlanan ise liç bölgesinden hemen önce suyu çevirerek, derenin akış yönünü değiştirerek, heyelan bölgesiyle temas etmeden direkt olarak Karasu’ya ulaşmasını sağlamak. Planlaması DSİ tarafından yapılmış, şu an çalışmalar devam ediyor” ifadeleri ise nasıl bir tezgah uygulandığını ortaya koyuyor.
Mezopotamya havzası tehlikede
DSİ’nin yürüttüğü çalışma açıkça siyanür akışının yaşandığına ve daha da büyüyeceğine işaret ediyor.
Sabırlı Deresi üzerinden Karasu’ya ve ardından Fırat’a karıştığı veya karışacağı belli olan siyanürün Erzîngan, Dêrsim, Xarpêt, Meletî, Amed, Semsûr, Dîlok ve Rîha ile Suriye ve Irak’tan geçerek Basra Körfezi’ne ulaşmaması olanaksız ve bu nedenle tüm Mezopotamya havzası zehirlenecek. MTA’nın, Erzingan Licik’teki Anagold maden sahasının tam altından geçen Ovacık fay hattı-Munzur segmenti, 2013 yılı MTA haritasında bulunduğu halde, 2023 yılında yayınlanan ‘5-22 Şubat’ tarihleri arasındaki depremleri de kapsayan Diri Fay haritasını kaldırmış olması iktidarın Anagold madenciliğin çıkarlarını her koşulda korumak isteyeceğini gösteriyor.