EMEP, Manisa OSB’de iş cinayetine kurban giden iki işçi hakkında basın açıklaması yaparak, ‘Diri diri yanmakla diri diri gömülmenin peşi sıra geldiği bir düzeni kabul etmiyoruz’ dedi
Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Mitsubishi inşaatında 2 Şubat 2024 tarihinde, kaynak kıvılcımının sıçraması sonucu yanan yalıtım malzemesinin üstüne düşen, kepçe operatörlerin fark etmeyip alevleri söndürmek için üzerlerine toprak döktüğü işçiler Ali Gökalp ve Zülfü Yıldız iş cinayetine kurban gitmişti.
Olay, Gökalp ve Yıldız’ın kullandığı makinelerden çıkan kıvılcımlar, hemen altlarında istifli bulunan ve fabrikada ısı yalıtım malzemesi olarak kullanılacak olan köpüklerin tutuşmasına neden olduğu için başlamıştı. İki işçi köpüklerin üzerine düşmüş, bu sırada şantiyedeki kepçe operatörleri, işçileri fark etmeyerek alevleri söndürmek için toprak dökerek müdahalede bulunmuştu.
İhbar üzerine bölgeye sevk edilen ekipler dökülen toprakları kaldırılınca 2 işçinin cansız bedenlerine ulaşmıştı. Gökalp ve Yıldız’ın cansız bedenleri, yanarak mı yoksa üzerlerine toprak dökülmesi sonucu mu öldüğünün tespiti için otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna gönderilmişti.
‘Çalışmak için Dêrsim’den gelmişlerdi’
Emek Partisi (EMEP)Manisa İl Örgütü, bugün Mitsubishi Electric fabrikası inşaatında yaşanan iş cinayetine dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, Gökalp ve Yıldız’ın çalışmak için Dêrsim’den geldiği Manisa’da iş cinayetine kurban gittiği vurgulandı.
İşçi ölümlerinin asla peşini bırakmayacakları belirtilerek, şu ifadelere yere verildi:
“İş kazalarını ve iş cinayetlerini vaka-ı adiyeden saymamızı bekleyen sermaye düzeninin Japonya tekeli Mitsubishi ve yerli inşaat tekeli Tekfen eliyle işçiye düşük ücret ve güvencesizlik, sermayeye teşvik, denetimsizlik kalkanının ardında gerçekleştirdiği 2024 yılı Şubat ayında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki icraatı. İş cinayetine ilişkin haberlerdeki detaylara bakarak dahi iş yerinde bir dizi ihmalin arka arkaya geldiği söylenebilir. Bu kadar ihmalse ancak düşük ücret, güvencesizlik, üretim baskısı ve denetimsizlik gibi günde en az 7 işçinin hayatına mal olan sermaye uygulamalarıyla mümkün. Bu inşatta yaşanan iş cinayetinde adeta bu katliamın yaşanmasına davetiye çıkarıldığı ortadadır. Yanıcı nitelikte olan izolasyon malzemelerinin ayrı bir depoda tutulup, çalışma alanında tutulmaması, çalışma yapılırken başka bir kişinin olası aksaklıklara karşı gözetim için bu alanda bulunması gibi çok basit ve sıradan iş güvenliği önlemleri dahi alınsaydı bugün bu iki işçi arkadaşımız hayatta olacaktı.
‘iktidar emperyalist tekelleri savunmanın derdine düşüyor’
Geçen haftalarda İliç Erzincan’da da gördüğümüz gibi geliyorum diyen katliamların ardında sermayedarlar ve arkasındaki iktidar güçleri olayları fıtrat, kader ve şansızlık olarak addediyor. İliç’te Anagold Madencilik’te ve Manisa’da Mitsubishi’de yaşanan iş cinayetlerinde iktidar emperyalist tekelleri savunmanın derdine düşüyor. Yerli ve milli ajitasyonun ardında işçiler emperyalistler ve yerli iş birlikçilerin karları uğruna ölüyor.
Soma’da 301 işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan maden katliamının sorumlusu olarak bugün cezaevinde bir kişi bile kalmış değil. Geçtiğimiz yıllarda Manisa OSB’de yaşanan iş cinayetlerinin gerçek sorumluları, ölümüne üretim emrini veren patronlar, sorumlu olmak bir kenara, aynı düzeni cezasızlığın vermiş olduğu özgüvenle daha da pervasızlaştırdı. Bugün Manisa’da hat durmasın, üretim aksamasın, kar düşmesin alçaklığının kurbanı olan parmakları, eli, kolu kopan yüzlerce belki binlerce işçi var. Enjeksiyon makineleri, koca silindirler, sıcak metal ve plastik parçalar, asit havuzları, kömür yıkama havuzları, göçükler, alevler, yangınlar işçilerin çalışma hayatına dair en iyi bildikleri. Kana bulanmadan ekmeği eve götürebilmek neredeyse imkânsız. Ölümle sonuçlanmayan iş kazalarında ‘Uzuv kaybı var mı?’ sorusuna ‘Yok’ diye cevap verebilmeyi teselliden sayar oldu işçiler bu cinayet düzeninde. MESEM kapsamında çalışan çocuk işçiler Alaşehir’de olduğu gibi okul sıralarında olması gereken çağlarda iş cinayetlerine kurban gidiyor. Meslek edindirme merkezleri, gençleri ve çocukları da yoksullukla sınarken canından bezdiriyor, canından ediyor.
‘Bu düzeni kabul etmiyoruz’
Bu düzenin insanca çalışmanın, yaşamanın hatta ölmenin düzeni olmadığını ne yazık ki bir kez daha gördük. Emekçiler iş cinayetleri düzenine karşı birleşemesin diye yükselen bütün yapma duvarlarda yerli ve yabancı tekellerin işbirlikçilerinin öttürdüğü ‘sabredin’ borusu çalıyor. Bu gidişat, işçilere mücadelede ısrar etmekten ve iş cinayetleri düzenine karşı birliği kurmak, korumak ve büyütmek için sabretmekten başka çare bırakmıyor. Diri diri yanmakla diri diri gömülmenin peşi sıra geldiği bir düzeni ve sonu kabul etmiyoruz.
Manisa’daki işçileri, emekçileri; bütün emek, demokrasi güçlerini ve örgütlerini, bu vahşi iş cinayetleri düzenine karşı birlikte ses çıkarmaya, işçi cinayetlerine karşı birleşmeye çağırıyoruz.”
Açıklamanın ardından işçilerin aileleri Kürtçe ağıtlar yaktı.
HABER MERKEZİ