Osman Akınhay’ı için uzun mesafe koşucusu diye tanımlayabiliriz. Çevirmen, yazar, editör, dergicilik… Onlarla da kalamayan kitap dağıtıcısı… Ve en riskli olanı, pazarlamacılık! Dibe vurmalar. Ama pes etmeyiş kitap tutkusunda…
160’ın üstünde tercüme ettiği kitapların sayısı. Araya üç roman, iki derleme, iki söyleşi kitabı, birçok yazı, makale sıkıştırmayı becermiş…
Agora Yayınları tarafından yayınlanan “Heveskar Çevirmen” başlıklı anılarını büyük bir keyifle okudum. Birinci cildin alt başlığı da çok şeyi çağrıştırıyor: “Kitaplı Anılar- 1 (1981-2000)…
Kapaktaki resimdeki bakışı sizinle doğrudan bağ kuruyor hemen.
Bizim 68 kuşağı başkaldırının keyfini yaşadı diyebilirim. Genel Af ile de kısa zamanda sıyırttı. 78 Kuşağı ise bedelini ödedi.
Son yıllarda, haberlerde sık sık şu başlığa rastlıyoruz: “30 yıl, 30 küsur yıl sonra tahliye oldu!” Çalınan hayatlar! Üstelik aynı zamanda sürekli risk altında olan bir kuşak…
Sosyalizmi örgütü ile, kitabı ile yasak tehdidi altında bulunduran Mussolini’den aşırma TCK 141-42 maddeleri, Sovyetlerin çöküşünden sonra kaldırıldı, tamam! Ama daha beteri getirildi yerine kısa sürede: Terörle Mücadele Kanunu. Artık düşünce değil, terörizm suçlusu yapma tehdidi.
Çoğu siyasi tutsaklar, 10 yıl civarında hapislik sonrası serbest kalmışlardı. Ama ne serbestlik! Aynı sözde “suç”u işleme durumunda, asıya alınmış eski hapis cezasının eklenmesi tehdidi altındaydılar. Bu, düşünce açıklama, yazı yazma ya da kitap tercüme etme açısından da, yeni dönemin oto sansürü dayatması anlamına geliyordu.
90’lı yılların yargılamalarında, sayısız müebbet hapis cezası verildi. Müebbetlikler, 30 yıl sonra gün ışığı görebilecekti. En küçük bir disiplin cezası ile infazınız yanacak, ölene kadar hapis kalınabilecekti.
1981 ülkenin en karanlık yıllarından biriydi diyebilirim. Soğuk aynı zamanda…. Hele DAL grubundan, Türkiye’nin en tipik Gulaglarından, Mamak’tan geçtiyseniz… Apartheid Güney Afrika’sından ithal edilmişti 90 gün gözaltı…
Bütün bunların yaşamış tanığı Osman Akınhay. Ama 78 kuşağının direngen örneklerinden biri… İzmirliydi… Hapisteyken, İzmir’de ailesini ziyaret ettiğimi hatırlıyorum. Yüksekçe bir yerdeydi evleri.
TKP’nin Londra kanadından yargılanacaktı. Bir gün Londra’ya yolu düştüğünde TKP’nin ne Londra ne Leipzig kanadından eser vardı. Ama Marx’ın Highgate’deki mezarı yerindeydi. Hiç aklına gelir miydi Mamak’ta, bir gün orayı ziyaret edeceğini.
ODTÜ’de iken öğrenmeye başladığı İngilizceyi mükemmelleştirir o tecrit, mahpus yıllarında. Kitaplar tercüme ederek. Hızını alamaz Fransızcadan da tercümeler yapar. Hani 1940’lı yıllarda Sebahattin Alilerin, Orhan Velilerin, Eyüpoğullarının dünya klasiklerini tercüme ettiği Tercüme Odası vardı. Onun yerini 80 darbesi, bitmek bilmeyen darbeler zinciri sonrası adeta Hapiste Çevirmenlik, Hapiste Yazarlık, Hapiste Gazetecilik Odaları aldı!
Belge Yayınları kurucu eş editörü Ayşe Nur Zarakolu, 1982 ve 1984 yılında, elbette kitaptan dolayı Metris’te alternatif yaz dönemi geçirdikten sonra, Yeni Sesler başlıklı bir dizi başlatmıştı. Birçok genç yazar daha sonra kalıcı olduklarını kanıtladılar. Osman Akınhay da onlardan biriydi.
80’lerin sonunda ulusal sorun mevzuu Türkiye’nin gündeminde yükselip, oturuvermişti. Bir yandan da dünya kapitalizminin içine girdiği değişim süreci, Sovyetler Birliği’ndeki değişim süreci…
1990 yılında Osman Akınhay henüz Çanakkale Cezaevi’nde iken ilk tercümesi Belge Yayınları tarafından yayınlandı: Ralf Milliband’ın “Kapitalist devlet”i, ardından Hal Draper’in, “Marx’dan Lenin’e Proletarya Diktatörlüğü Tartışması”… Ardından kült Marksist kitaplardan, Marcel Liebman’ın “Lenin Döneminde Leninizm”i… Ve İletişim’den Edward Hallet Carr’ın “Tarih Nedir”i…
Ardından 1992 yılında Belge Yayınları onun “Piyasa Sosyalizmi Tartışması” derlemesini yayınladı. Tülay Arın’ın önsöz yazdığı derlemede, Paul Auerbach , Boris Kagarlitski , Ali Shamsavari , Wlodzimierz Brus , Chris Harman , Mike Haynes , Roland Lew , Meghnad Desai , Alec Nove , Ernest Mandel , Diane Elson gibi çağdaş Marksistlerin makaleleri yer almaktaydı.
Nimet faşistler tarafından öldürülen eşi anısına Ataol Yayınları’nı kurmuştu. Rosa Luxemburg’un en iyi biyografilerinden John Peter Nettl’inkini Osman Akınhay Ataol için tercüme edecekti. 2001’de yine bizim kuşağın gözdelerinden New Left Review’nun 2000 Türkiye seçkisini yayınlamaz mı? Edward Said’den Perry Anderson’a birçok imzayla.
Dünya sokakları isyan der de, bunun derlemesi yayınlanmaz mı? Ya da Çeçenistan, Yok Sayılan Ülke… Ya da Yaşlanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm?… Gezi Ruhu/Bir İsyanın Halesi?… Pan-Kapitalizm…. Çağında Sol Bir Dil Aramak
Hadi onları, Marksist külliyatı anladık. Bir de diğer idoller: Virginia Wolf, Zadi Smith, Stanilavski, Foucault, John Berger?