Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 988. haftasında 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 988. haftasında Amed’de 28 Şubat 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.
Açıklamaya, Cüneyt Aydınlar’ın annesi Menekşe Aydınlar da katıldı. Konuşmakta güçlük çeken anne Aydınlar, kürsüye oturtuldu.
Yerlikaya’ya çağrı: Görevinizi yerine getirin
Yapılan açıklamada, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya çağrı yapılarak, “Hak ve özgürlükler siyasi baskı ve tacizden uzak olarak kullanılabilmelidir. Devlet buna uygun zemini yaratmakla yükümlüdür. Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçların başında gelir. Bu eylem yalnız kaybedilen kişiyi değil, ailesini ve sevenlerini de derinden etkiler. Hakikati bilmeye dair hakları ellerinden alınan, tüm başvuruları sonuçsuz bırakılan aileler, maruz kaldıkları bu ağır travmaları ancak bir arada durarak aşabilirler. Biz, Galatasaray’da bir araya gelerek, aynı zamanda dayanılmaz yaralarımızla baş etmeye çalışıyoruz. Bizim bir araya gelmemizi sınırlamak, yaramıza tuz basmak anlamına gelir. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sesleniyoruz: Galatasaray yasağına yönelik attığınız olumlu adımın devamını getirin; Galatasaray’daki sınırlamaları kaldırın. Anayasa Mahkemesi kararının tam olarak uygulanmasını sağlama görevinizi yerine getirin” ifadeleri kullanıldı.
Oğluma ne oldu?
Menekşe Aydınlar’ın “30 yıl oldu. Bilmeye hakkım var; oğluma, gözbebeğime ne oldu?” sorusunun hatırlatıldığı açıklamada, “İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde Bakırköy’deki Ömür durağında polisler tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü. Burada 7 gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra, 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Ancak aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 kişi mahkemeye sevk edildiklerinde aralarında Cüneyt yoktu. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yaparak, 2 Mart 1994 tarihine kadar Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulduklarını söylediler” denildi.
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi
“İstanbul Emniyeti, Cüneyt’i soran ailesine ve İnsan Hakları Derneği avukatlarına “28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermeye götürdük, elimizden kaçıp kayıplara karıştı” cevabını verdi. Cüneyt’ten bir daha haber alınamadı. Ailenin başvurduğu tüm yetkili merciler, elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadan polisin firar senaryosunu esas aldı. Savcılar olayı soruşturmak yerine, Cüneyt hakkında firar ettiği iddiasıyla yakalama kararı çıkardı. Hakimler Cüneyt’i kaybeden polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cüneyt Aydınlar dosyası evrensel hukuka aykırı olarak, zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Gözaltına alınan kişiler devletin koruması altındadır ve yetkililer bu kişileri korumakla sorumludur. Gözaltına alındıktan sonra akıbeti belli olmayan, aradan geçen 30 yıla rağmen kendisinden haber alınamayan Cüneyt Aydınlar’ın yaşamından devletin sorumlu olduğu açıktır. Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında, Cüneyt Aydınlar dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak etkinlikte bir soruşturma-kovuşturma yapılması ve faillerin işledikleri ağır suçla orantılı olarak cezalandırması talebimizi bir kez daha tekrarlıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
İSTANBUL