‘Hayata Dönüş’ davasında dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan tanık olarak dinlendi. Kapalı görülen ara duruşmada dinlenen Tantan, 28 tutuklunun hayatını kaybettiği, onlarca kişinin yaralandığı katliam için, ‘Hiçbir cana zarar gelmesin diye hassasiyetle davrandık’ dedi
‘Hayata Dönüş Operasyonu’ adı altında Bayrampaşa Cezaevi’ne dönük 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleşen, 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin yaralandığı katliama ilişkin 194 sanığın yargılandığı Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, tanık olarak dinlendi.
Davanın 5 Ekim 2023 tarihinde görülen 50’nci duruşmasında mağdur avukatların Tantan’a ilişkin ‘zorla getirme kararı’ çıkarılması talebini reddeden mahkeme, Tantan’a dilekçe ile soru sorma talebini ise kabul etmişti.
Tantan’ın 26 Şubat Pazartesi yapılan ara duruşmada tanık sıfatıyla dinlendiği öğrenildi. Mahkeme tarafından alınan ara kararla kapalı görülen duruşma için mağdur avukatlarına haber verilmedi.
Kapalı görülen duruşmada, mağdur avukatlarından Güçlü Sevimli’nin daha önce mahkemeye teslim edip dava dosyasına eklenen 37 sorudan 11’inin ‘davaya bir katkı sağlamayacağı’ gerekçesiyle Tantan’a sorulmadığı ortaya çıktı.
Sorulmayan sorular
Mahkemenin Tantan’a yöneltmediği o sorular şunlar:
- Bu davayı basından takip ediyor musunuz?
- Mahkemenin 2 yıl önce tanık olarak dinlenmenize karar verdiğini biliyorsunuz değil mi?
- Avukatınız aracılığı ile mahkeme ile iletişim halindesiniz değil mi? Ceza muhakemesi hukukumuzda tanık verili diye bir düzenleme olmadığını da biliyorsunuzdur değil mi?
- Gizli tanık değilsiniz değil mi? Tanık olarak dinlenmenize karar verildiği halde yasalara saygılı eski bir bakan olarak neden iki yıldır tanıklık etmekten kaçınıyorsunuz?
- Tanıklık ettiğiniz, devlet görevlilerince işlenen insan öldürme suçunun kovuşturulduğu bu davanın zaman aşımı nedeniyle düşme durumu var ve iki yıldır sadece sizin tanık olarak dinlenmeniz için zaman kaybediliyor. Devletine ve kurallarına bağlı biri olarak bundan rahatsız olmadınız mı?
- Sanıklar ve müdafileri, katılanlar ve vekilleri, basın ve izleyicilerin mahkeme kararıyla duruşmaya alınmadığı, şu anda size sorulan soruların duruşma öncesi yazılı olarak mahkeme başkanlığına verildiği bir duruşmada beyanda bulunuyorsunuz. Bunu mahkemeden siz mi talep ettiniz? Neden?
- Kapalılık kararının olmadığı, gizli oturum yapma şartlarının bulunmadığı, bunun rağmen sanıkların, müdafilerin, katılanların, vekillerinin en önemlisi ise devlet görevlilerinin işlediği iddia edilen bir suçla ilgili, toplum adına duruşmayı izlemesi gereken basının alınmadığı bir duruşmada tanık olarak yer alıyorsunuz. Bu yasaya açık aykırı usulün uygulanmasının yegâne nedeni sizsiniz. Buna ilişkin beyanınız nedir?”, “Hayata Dönüş operasyonlarının İçişleri Bakanı olarak onlarca insanın öldüğü operasyonda yaşanılanlarla ilgili olarak sanık olabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi?
- Adil, hukuka uygun, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapılsaydı size göre kimler sanık olurdu?
- Bu davada çok sayıda insanın ölümü ve bir kısmının tedavi edilemeyecek şekilde yaralanması eyleminin sanıkları olarak yargılananlar çoğunlukla erler ve erbaşlar. Eyleme karar verenler, planlayanlar ve yönetenler hakkında bu güne kadar soruşturma dahi açılmadı. Bu yapılan, sanıklar açısından adaletsiz olmadı mı sizce?
Jandarmanın keşif raporu
Tantan’a yöneltilen sorulardan bazıları altında Asayiş Daire Başkanı J.Kur. Alb. Ali Aydın’ın ismi ve imzasının yer aldığı Jandarma Genel Komutanlığı’nca hazırlanan 11 Ekim 2000 tarihli ‘Cezaevleri İnceleme Gezisi Sonuç Raporu’ başlıklı belgeye ilişkin oldu.
Söz konusu bu belgede, 25-30 Eylül 2000 tarihleri arasında aralarında davaya konu olan Bayrampaşa Cezaevi’nin de olduğu Marmara bölgesindeki 9 cezaevine gidilerek kesif yapıldığı, bu cezaevlerinde kalan tutukluların operasyona karşı çıkıp çıkmayacağına ilişkin istihbarat oluşturulduğuna dair bilgiler yer alıyor.
Tantan tanık Ali Aydın’ı yalanladı
Mahkemenin bu rapora dair avukatların “Raporun hazırlanmasını siz mi istediniz? Raporu hazırlayan Ali Aydın 20 Eylül 2021 tarihli huzurdaki ifadesinde ‘Gezi raporunu hazırlamam için Bülent Ecevit, Sadettin Tantan ve Hikmet Sami Türk’ün de katıldığı MGK’da karar alınıp, bana görev verildi’ dedi. Bu durumu açıklar mısınız? Bu MGK da başka hangi kararlar alındı?” şeklindeki sorusunu yönelttiği Tantan, “Raporun hazırlanmasını ben söylemedim” diyerek, belgenin altında imzası bulunan ve daha önce tanık sıfatıyla dinlenen Albay Ali Aydın’ı yalanlandı.
Söz konusu MGK toplantısına katıldığını kabul eden Tantan, toplantıda başka hangi kararların alındığını ise bilmediğini ileri sürdü.
Operasyonun nedeni nedir?
Tantan’a yine “9 adet cezaevinin gezilmesi tarihinin 25-30 Eylül 2000 olduğu raporda açıkça yazmaktadır. 25 Eylül’de hiçbir cezaevinde açlık grevi ya da ölüm orucu söz konusu değildir. Neden cezaevlerine operasyon yapılmasına yönelik 9 adet cezaevinde bir keşif ve istihbarat faaliyeti yapıldı?” diye soruldu.
Tantan, soruya şu yanıtı verdi:
“O zaman tam anlamıyla cezaevlerinin kontrolü devletten çıkmış, örgüt liderlerinin kontrolüne girmişti. Örgüt lideri cezaevlerindeki örgüt mensuplarına da bu şekilde devam etmeleri yönünde talimatlar veriyordu. Aynı zamanda cezaevlerinin mimarisi örgüt mensuplarınca değiştirilmişti. Biz de o zamanlar bu duruma bizzat şahit olduk. Operasyonun gerçekleşmesinin gerçek nedeni budur.”
‘Emrin altında imzam var’
Avukatların “Bu harekât emrini siz mi hazırladınız veya hazırlattınız? Kim ya da kimler hazırladı? Neden bu harekât emrinin altında sizin imzanız var? Henüz operasyon başlamadan önce neden silah ve bomba kullanma emri verdiniz?” şeklindeki sorularını ise Tantan, “Emrin altındaki imza bana aittir. Hükümet kararı icra edilmiştir. Benim tek başıma böyle bir emir düzenlemem mümkün değildir. Zaten emrin altında da başka imzalar vardır. Buradaki asıl amaç kimsenin canına zarar gelmeden operasyonun tamamlamaktı. Hükümet emri bu şekildeydi” diyerek yanıtladı.
Tatan, “Bu harekât müdahale emri ‘Hayata Dönüş Operasyonları’nın genel müdahale planı mıdır?” şeklindeki soruya ise “Evet” yanıtını verdi.
Operasyonun ikinci adamı Tantan
Yine toplantıya yetkili makamların katıldığını, ancak bunların kimler olduğunu hatırlamadığını ifade eden Tantan, “Ali Aydın ifadesinde, ‘Hayat Dönüş Operasyonu’nun en üst düzeydeki sorumluları 1-Bülent Ecevit, 2-Sadettin Tantan, 3- Hikmet Sami Türk, 4 numara Aytaç Yalman’dı’ dedi. Siz bu operasyonunun 2 numaralı kişisi misiniz? Dönemin Asayiş Daire Başkanı J. Kur. Alb. Ali Aydın neden sizinle ilgili bunları söyledi?” şeklindeki soruya ise, “Ben o zaman İçişleri Bakanı olarak görevimi ifa ettim. Görevim hükümete hizmet etmektir. Hiyerarşi gereğince konumum bellidir. Bu nedenledir ki ikinci olarak benim adımı söylemiştir” yanıtını verdi.
Jandarma tarafından hazırlanan keşif raporunda “Kriz Merkezi” oluşturulduğu bilgisinin yer alması nedeniyle avukatlar, Tantan’a, “Operasyon sürerken operasyonu kriz merkezinden kim ya da kimler yönetti?” diye sordu.
“Operasyonlarda kriz merkezi kurulur. Kriz merkezinin kimin yönettiğini bilmiyorum” diyen Tantan, “Operasyon sürerken siz sürekli kriz merkezinde miydiniz?” sorusuna ise “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi.
‘Raporların içeriğini hatırlamıyorum’
Tantan, raporların içeriğine ilişkin yöneltilen bir soruya ilişkin ise, “Ben bu gelen raporları o zaman görevim gereği okumuşumdur. Ancak raporların içeriğini şu anda hatırlamam mümkün değildir” dedi.
Albay Ali Aydın’ın, İçişleri Bakanlığı müsteşarının odasının hemen yanında “Kriz Merkezi” oluşturulduğu ve 12-14 Aralık 2000 arasında burada sürekli toplantılar yapıldığı yönündeki ifadelerine üzerinden “Hareket müdahale emri bu anılan toplantıda mı hazırlanıp netleştirildi?” diye sorulan Tantan, kararın hangi toplantıda alındığını hatırlamadığını söyledi.
‘Hassasiyetle hareket ettik’
Yine Ali Aydın’ın “Operasyonu İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı yaptı” şeklindeki beyanları anımsatılarak Tantan’a “Bu beyana karşı ifadeniz nedir?” diye soruldu.
Tantan, soruyu “MGK ve hükümetin aldığı kararlar doğrultusunda Adalet Bakanlığının Cezaevlerinde bu operasyonu gerçekleştirmesi gerekiyordu ve bu operasyon için ilgili kurumların yardımı gerekiyordu. Bu yüzden İçişleri Bakanlığı olarak yetkili olan bizler ve yetkili cezaevi savcılığı ve jandarma komutanlıkları hep birlikte ön çalışma yaparak, bu operasyonun içinde yer aldık. Hiçbir cana zarar gelmemesi için hassasiyetle hareket ettik” diyerek yanıtladı.
Tantan, birçok MGK toplantısına katıldığını ancak operasyon kararının hangi toplantıda ve tarihte alındığı gibi toplantıya katılan isimleri de hatırlamadığını öne sürdü.
Avukatların, operasyonun sürdüğü 19-22 Aralık tarihlerinde “Siz neredeydiniz, operasyonu nereden takip ettiniz?” şeklindeki sorusuna Tantan, “Ben İçişleri Bakanı olarak görevimi icra ediyorum. Nerede olmam gerekirse orada olurum” yanıtı verdi.
‘Hangi silahların kullanıldığını bilmiyorum’
Tantan, “Kapalı alanda kullanılmayacak silahlar hangi amaç ve nedenle hapishanenin içinde kullanıldı?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi: “Operasyonu yürüten kolluk personelinin, çalışanların ve içeride bulunan tüm mahkûmların can güvenliğini sağlanması için ne yapılması gerekiyorsa cezaevi savcısı ve jandarma komutanlığı her türlü kararı almakta yetkiliydi. Benim ne tür silahlar kullandığına dair bilgimin olması mümkün değildir. Böyle bir talimatımız da yoktur.”
Operasyon görüntüleri
Operasyona ait görüntü kayıtlarının nerede olduğu sorulan Tantan, bu konuda bir bilgisinin olmadığını ve varsa kamera kayıtlarının bunların arşivlerde mevcut olduğunu belirtmekle yetindi.
Yine “Siz operasyonun 19 Aralık’ta yapılacağını operasyondan önce biliyor muydunuz? Bu tarihe kimler karar verdi? Operasyonunu gün ve saati nasıl, nerede, kim veya kimler tarafından alındı?” sorusu yöneltilen Tantan, “Biliyorduk, operasyon tarihi MGK tavsiye kararlarıyla hükümete sunulur. Operasyon tarihine ve nerede ne şekilde yapılacağına hükümet karar verir” yanıtı verdi.
19 Aralık Cezaevi katliamının bir sonraki duruşması ise 1 Nisan’da görülecek.
Ne olmuştu?
19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında aynı anda 20 ayrı hapishanedeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin kaldığı bloklara operasyon düzenlendi. Zehirli gazlar da kullanılan operasyon sonucunda 28 tutuklu ve 2 asker olmak üzere toplam 30 kişi öldü. Operasyona “Hayata Dönüş” ismi verildi. İktidarda DSP-MHP-ANAP koalisyonu bulunuyordu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit operasyonu, “Teröristleri kendi terörlerinden kurtarma” diye tanımladı.
Haber: Diren Yurtsever \MA