Bazı yaşamlar vardır bir insanın öyküsünü barındırmanın ötesinde bir ülkenin, bir tarihin, bir dönemin gerçeğinin de aynası gibidir.
İnsan hakları savunucusu, eski milletvekili ve yazar Akın Birdal’ın kaleme aldığı ve yakınlarda yayınlanan kitabı “Sarı Zarf” adlı kitap tam da böyle bir kitap. Bir otobiyografi. Çocuklukluk yıllarından başlayan bir anılar kitabı.
***
‘Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür’. Yani insan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır bir bakıma.
Eskiler hafıza küllenmesi nedeniyle yaşananları bazen unutuyor. Yeni kuşaklar da geçmişi fazla irdelemiyor. Bu nedenle geçmişi hatırlatmak için hafıza üzerindeki o külleri eşeleyip ateşi harlatmak gerekiyor.
Egemenler kendi resmi tarihlerini yalanlarla, çarpıtmalarla kurgulayarak kendi istekleri ve çıkarları doğrultusunda oluştururlar. Amaç gerçeklerin bilinmemesi, bilinenlerin unutulması ve bu sayede bezirgan saltanatlarının devam etmesidir.
“GeçmişIerini hatırIayamayanIar, onu tekrar yaşamaya mahkumdur” der George Santayana. Unutmamak için bir bellek tazelenmesine, yenilenmesine ihtiyaç var. Bir anılar kitabı olan ‘Sarı Zarf’, bu unutturmaya karşı bir bellek tazelemesi işlevi de görüyor.
Yazar da bunu gözeterek kaleme almış. Akın Birdal kitap için, “Ben de yaşadıklarımın, konuştuklarımın, yaptıklarımın unutulmaması adına yazmayı gerekli gördüm, yani bir bellek yenilenmesi oldu” diyor.
Evet. Fikret Başkaya ‘nın belirttiği gibi: “Bu kitap, bildik bir otobiyografi değil. Sarı Zarf’ı açtığınızda özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve demokrasi idealine adanmış, yılmak yorulmak nedir bilmeyen yiğitlik timsali bir mücadele adamıyla karşılaşacaksınız. Tabii hepsi bu kadar değil. Sarı Zarf aynı zamanda devletin ne olduğunun, yaklaşık yarım yüzyıllık özgürlük mücadelesinin de bir özetidir. Akın Birdal, bu biyografi ile bize mücadele hafızamızı diri tutmanın gereğini hatırlatıyor.”
***
Bilen bilir, İnsan Hakları denince ilk akla gelen isimlerin başında Akın Birdal yer alır. Bu uğurda bir saldırıda kurşunlara maruz kalmış, aldığı ağır darbelere rağmen denilebilir ki şans eseri kurtulmuş. Kitapta ‘İşte Bunlar Katillerim’ başlığıyla bu olayı da anlatıyor.
‘Sarı Zarf’, Akın Birdal’ın dördüncü kitabı. Daha önce ‘Sol Elim’, ‘Betula’ ve ‘Can Suyu’ kitapları yayınlanmıştı. Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da bireysel olanı anlatırken onu toplumsal olandan soyutlamıyor. Toplumsal olanı dile getirirken de bireysel olanı göz ardı etmiyor. Bu sayede kuru bir didaktizmin tuzaklarından sıyrılmasını biliyor. Bu durum kitabı daha rahat okunur kılmayı da birlikte getiriyor.
Bir ‘mektubun çağrısı’yla başlayan kitap on bölümden oluşuyor. Belge ve fotoğraflarla da desteklenen her bölüm mücadelelerle dolu bir yaşamı bir dönemin gerçekleriyle gözler önüne seriyor.
***
Demokrasiye, adalete ve hukuka en çok ihtiyaç duyulan böyle bir dönemde bu kitap daha da anlam kazanıyor.
‘Sarı Zarf’, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden alıntı yapılan bir maddeyle başlıyor. Aslında yazar bize hem yaşamı boyunca verdiği mücadelenin, hem kitabı kaleme alma amacının bu evrensel ilkeye olan özlemi olduğunu dile getiriyor. Bu yazıyı da o maddeyle bitirelim:
“Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.”