‘Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu’ Ege Bölgesinde bulunan cezaevlerine ilişkin açıkladığı raporda, açlık grevindeki tutsakların tıbbi haklarının yok sayıldığına dikkat çekti
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Çağdaş Hukukçular Derneği(ÇHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (EGE-TUHAYDER) İzmir Şubesi, “Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu” Ege Bölgesi’nde bulunan cezaevleri raporlarını açıkladı.
ÖHD İzmir Şubesi’nde yapılan basın toplantısına çok sayıda avukat katıldı. Basın metnini ÖHD İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk okudu.
Basın metnini okuyan ÖHD İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk, Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini sonlandırılması gerektiğini ve ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesinin elzem olduğunu ifade etti.
Öztürk, siyasi tutsakların İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş üzerindeki tecridin son bulması ve Kürt sorunun demokratik çözümü talebiyle başlattığı açlık grevinin 3 ayı bulduğunu ifade etti.
‘Tıbbi hakları yok sayılıyor’
Öztürk, “Açlık grevlerinin başladığı tarihten bu yana Ege Bölgesi hapishanelerinde mahpuslarla yapılan görüşmeler sonucu edinilen bilgilere göre; hapishane idarelerinin mahpusların tıbbi hakları olduğu bilinci ile hareket etmedikleri rapor edilmiştir” dedi.
Tutsakların tıbbi haklarının yok sayılmasının önüne geçilemezse tutsakların sağlığı açısından kalıcı ve daha ağır sonuçlar doğacağının altını çizen Öztürk,” Süreli ve dönüşümlü açlık grevi eylemini sürdüren mahpusların belli tıbbi bakım hakları olduğu kesinlikle unutulmamalıdır. Açlık grevinde olanların yaşamlarının korunması için düzenli sağlık kontrollerinin yapılması son derece önemlidir” dedi.
Hekim gözetimi yok
Birçok cezaevinde açlık grevinin hekim gözetiminde sürdürülmediğine, bir kısım hekimin ise meslek etiğine göre yaklaşım göstermediklerine dikkat çeken Öztürk, “Açlık grevindekilerin vücut endeksinin takibini sağlayacak düzeyde düzenli tahlil ve ölçümlerin yapılmaması sürecin sağlıklı takibini zorlaştırmaktadır. Kimi hapishanelerde açlık grevinde bulunan mahpusların sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için revire gitmeleri dayatılmakta olduğu tespit edilmiştir. Grevdeki mahpuslar revire gidemedikleri için hekim tarafından sağlık kontrolleri yapılmamaktadır. Açlık grevinde bulunan mahpusların minimum düzeyde enerji harcamaları önemlidir. Yürümek, onların enerji kayıplarını arttıran bir eylem olduğundan idarenin revire kadar gitmelerinde gerekli kolaylığı göstererek tekerlekli sandalye ayarlaması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Genel olarak Ege Bölgesindeki cezaevlerinde idare tarafından açlık grevinde bulunanların alması zorunlu olan B1 vitamini, tuz, şeker, limon ve karbonatın düzenli ve yeterli miktarda verilmediğini kaydeden Öztürk, iaşelerin idare tarafından eksik verildiğini, hijyenik ortamın sağlanmadığını dile getirdi.
Tutsaklara disiplin cezaları
Günlük olarak hekim kontrolünde izlemin sağlanamaması, idare tarafından açlık grevindeki mahpuslara disiplin cezalarının verilmesi, refakatçi sağlanmaması gibi sorunlar açlık grevinde olan mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele olarak değerlendirildiğini kaydeden Öztürk, “Açlık grevleri sırasında izleme koordinasyonlarının yaptığı gözlemlere göre açlık grevi eylemleri ile birlikte mahpuslara yapılan saldırılar, hücre ve disiplin cezaları, infaz yakmalar ile sürgünler hapishanelerdeki durumu daha da ağırlaştırmıştır. Özellikle verilen disiplin cezaları ile birlikte mahpusların sosyal etkinliklerden mahrum edilerek diğer mahpuslardan tecrit edildikleri rapor edilmiştir” diye konuştu.
‘Keyfi muameleler işkence kapsamında değerlendirilmeli’
Birleşmiş Milletler (BM) 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin “hiç kimse işkenceye veya zalimane veya insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele tarzına veya cezaya tabi kılınmayacaktır” maddesini hatırlatan Öztürk, aynı zamanda Anayasa 17’inci maddesinde de, “işkence yasağı” düzenlendiğini sözlerine ekledi.
Öztürk, “Ayrıca BM 16 Aralık 1966 tarihli Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile 10 Aralık 1984 tarihli İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme’de de insan onurunun korunması benimsenerek her türlü kötü muamele ve işkence yasaklanmıştır. Ancak açlık grevinde bulunan mahpuslara yönelik olarak gerçekleştirilen tüm bu keyfi muameleler işkence ve kötü muamele kapsamında değerlendirilmelidir” dedi.
Açlık grevi sırasında tıbbi olarak yapılması gerekenler ise şu şekilde sıralandı:
Sağlık hakkı
*Mahpuslar, açlık grevine başladıkları andan itibaren, müdahalesini kabul ettikleri hekim gözetiminde tutulmalı ve kendi sağlık durumları hakkında her gün hekimleri tarafından bilgilendirilmelidirler.
*Açlık grevi eyleminde olan mahpusların günlük olarak Türk Tabipler Birliğinin açlık grevindeki mahpusların beslenmesi için belirlediği standartlar en az alınması gereken miktarlardır, kişiden kişiye bu ölçüler değişir ancak bu miktarlardan daha az alınamaz. Bu değerler minimum şekilde, 5 büyük bardak su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve 500 mg B1 vitamini, alması sağlanmalıdır.
*Açlık grevi sırasında, açlık grevi yapan mahpusların başka koşullardan kaynaklanan sağlık riskleri ortadan kaldırılmalıdır. Kullanılan malzemelerin temizliği ve sağlığa uygunluğu sağlanmalıdır. Bu kişilerin ılık ve nemli bir ortamda, fazla fiziksel aktiviteye maruz bırakılmaksızın bulunmaları sağlanmalıdır.
*Açlık grevindeki mahpusların var olan hastalıkları nedeniyle kullandıkları ilaçlara nasıl devam edecekleri konusunda doktorlar tarafından bilgi verilmelidir.
‘Disiplin cezalarından vazgeçilmeli’
*Hapishane idaresi tarafından, açlık grevi eylemine giren mahpuslara ilişkin tekli oda uygulamasından vazgeçilmeli, refakatçi bulundurulmasına imkan sağlanmalıdır. Açlık grevi eylemine giren mahpuslara refakat eden, bakımlarını sağlayan mahpuslar için de gerekli bilgi ve olanaklar sağlanmalıdır. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlanmış ‘Açlık Grevi Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Konular’ adlı bilgi notu, bu kişilere ve açlık grevi yapan mahpuslara iletilmelidir.
*Açlık grevinin kişinin kendi iradesiyle sonlandırıldığı, tedavi ve beslenmeye geçiş aşamasında, TTB’nin daha önceki açlık grevlerine katılmış olanların beslenmeye geçiş, eksikleri yerine koyma ve ortaya çıkan hastalık ve rahatsızlıkların tedavileri üzerine yapılmış olan araştırmalara bağlı olarak hazırladığı “Açlık Grevi Yapmış Hastada Tedavi Bakım Protokolü” uygulanmalıdır.
*Açlık grevi eylemi bittikten sonra yerine koyma ve beslenmeye geçiş aşamasında, ihtiyaç duyulabilecek hekim ve sağlık çalışanı daha önceden belirlenmeli, bu kişilere tedavi ile ilgili gerekli bilgiler verilmelidir.
*Hapishanelerde mahpusların haklarını kısıtlayıcı ve ihlal edici uygulamalardan vazgeçilmelidir.
İmralı tecridi sonlanmalı
*İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan mahpuslar için daha önce de açlık grevi eylemleri yapılmış, bu eylemlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmış, ancak 25 Mart 2021 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girmiştir. Bu durum BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır.
*Hapishane yaşamı özgürlüğün kısıtlanması dışında mümkün oldukça normal yaşam koşullarına yakın olmalıdır. Özgürlüğün kısıtlanması insan haklarının ihlal edilmesini ortaya çıkardığı için hapishanelerin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir.
*Açlık grevi sürecinde İnsan Hakları Derneği’nin, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin, Çağdaş Hukukçular Derneği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin, avukatların ve doktorların içinde bulunduğu Bağımsız İzleme Heyetleri’nin hapishanelere girişi Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmelidir.
*Mahpuslar hayati tehlikeye girmeden Adalet Bakanlığı bir an önce, 5275 sayılı Kanunu’na, infaz tüzüğü ile yönetmeliğine açıkça aykırı olan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili YILDIRIM ve Veysi AKTAŞ üzerinde uygulanan mutlak tecridi kaldırmalı ve mahpuslara haklarını kullandırılmalıdır.”
HABER MERKEZİ