DEM Parti, Kürtçe başta olmak üzere Türkiye’de konuşulan dillerin önündeki engellerin, yasaklanan anadillerin toplumsal maliyetlerinin ortaya çıkartılması ve sorunlara çözüm üretilmesi için Meclis bünyesinde araştırma komisyonu kurulmasına talep etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), cumhuriyetin kuruluşundan itibaren izlenen tekçi kültür politikaları doğrultusunda Türkçe dışındaki diğer bütün dillerin eğitim başta olmak üzere kamusal alanda kullanımı yasaklanması, anadillerini kullanma imkânı bulamayan halkların hem dillerini hem de kültürel kimliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalması nedeniyle Meclis’e önerge sundu.
Grup Başkanvekilleri Gulistan Kılıç Koçyiğit ile Sezai Temelli imzalarıyla verilen önergede, Türkçe dışındaki dillerin önündeki engellerin, yasaklanan anadillerin toplumsal maliyetlerinin ortaya çıkartılması ve sorunlara çözüm üretilmesi için Meclis bünyesinde araştırması komisyonu kurulması istendi.
Önergenin gerekçesinde dilin insanlığın var oluşunun en temel yapısını oluşturduğuna vurgu yapılarak, “Dil, İnsanın düşünme yetisi dille somutlaşır. Anadil ise bireyin doğduğu andan itibaren annesinin ve doğal çevresinin kendisiyle konuştuğu, duygu ve düşüncelerini paylaştığı, iletişine girdiği, olayları ve yaşamı anlamlandırdığı dildir. Anadiliyle bağı kesilmiş bir bireyin anlamlar dünyası parçalanır” denildi.
Cumhuriyet teklik üzerine kurulu
Önergenin devamında şunlar kaydedildi: “Türkiye coğrafyası çok dilli ve çok kültürlü bir coğrafyadır. Kürtçe, Arapça, Zazaca, Lazca, Çerkesce ve Süryanice gibi birçok dil yüzyıllardır bu topraklarda konuşulmaktadır. Ne var ki bu çeşitliliğe rağmen Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren, kültür ve anadil konusundaki politikasını teklik üzerine inşa etmiştir. Bu tekçilik politikasının sonucu olarak Türkçe dışındaki diğer bütün dillerin eğitim başta olmak üzere kamusal alanda kullanımı yasaklanmıştır. Anadillerini kullanma imkânı bulamayan halklar hem dillerini hem de kültürel kimliklerini de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmışlardır. Farklı milletlerden oluşan Anadolu topraklarında uygulanan dil yasakları, özellikle Kürtçe üzerindeki baskı ve yasaklar, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana önemli bir sorun alanı olmuştur. Kamusal alanda yaşanan bu yasaklar son zamanlarda pek çok alanda daha da görünür olmaya başlamıştır.
18 dil yok olmak üzere
UNESCO, 1999 yılında 21 Şubat’ı Dünya Anadili Günü olarak ilan ederek halkların dil ve kültür hakkını desteklemiştir. Ancak dünya genelinde hala 6900’den fazla dil bulunmasına rağmen, çoğunun eğitim olanaklarından yoksun olduğu ve dil hegemonyasıyla yok olma tehdidi altında olduğu belirtilmektedir. Özellikle tekçi ulus devlet sistemlerinin etkisiyle birçok dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Anadolu’da da bir zamanlar 20 civarında dil konuşulurken günümüzde sadece birkaç dilin konuşulduğu görülmektedir. Başta Kürtçe (Kurmancî ve Kirmanckî) olmak üzere konuşulan anadillerde eğitim, öğretim olanakları yaratılmadığı, hatta yasaklandığı için, bu diller de büyük tehlike altındadır. Tekçi kültür politikalarının etkisiyle Anadolu’da birçok dilin kaybolduğu ve kültürel çeşitliliğin azaldığı ortadadır. UNESCO’nun verilerine göre Türkiye’de 18 dilin yok olma sürecine girdiği belirtilmektedir.
Zazaca, Lazca, Hemşince kırılgan diller arasında
Eğer anadil eğitimi anayasal olarak güvence altına alınmazsa, birçok dilin geleceğinin tehlikede olduğu ifade edilmektedir. Özellikle Zazaca, Lazca, Hemşince gibi dillerin yanı sıra Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Turoyo, Pontus Yunancası, Abazaca, Adigece, Abhazca, Kabardey-Çerkes dillerinin kırılgan diller kategorisinde olduğu vurgulanmaktadır.
Kürtçe tiyatroya yasaklar
Son zamanlarda birçok alanda olduğu gibi Kürtçe tiyatro oyunları da yasaklı hale gelmiştir. “Qral û Travis” isimli Kürtçe oyun birçok yerde yasaklanmıştır. Bu yasaklamalar, Kürtlerin anadil hakkının açıkça ihlal anlamına gelmektedir. Kürtçenin eğitim başta olmak üzere birçok alanda yasaklanması sadece Kürtlerin değil, tüm Türkiye’nin kültürel zenginliğini ve çeşitliliğini yok saymak anlamına gelmektedir.
Tüm bu gerekçelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Kürtçe başta olmak üzere bu topraklarda konuşulan anadillerin önündeki engellerin neler olduğunun araştırılması, yasaklanan anadillerin ortaya çıkardığı toplumsal maliyetlerin neler olduğunun ortaya çıkarılması ve bu sorunlara çözüm üretilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması gereklidir.”
HABER MERKEZİ