Türkiye’de faaliyet yürüten 6 basın meslek örgütü, tutsak gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun serbest bırakılması için uluslararası kurumlara çağrıda bulundu
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Medya Ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Türkiye Basın Yayın Ve Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK BASIN-İŞ), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tutuklu bulunan ödüllü gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun serbest bırakılması için uluslararası kurumlara kampanya çağrısında bulundu.
Gazeteci meslek örgütleri hazırladığı çağrı metnini uluslararası basın örgütleri ve insan hakları alanında çalışmalara yürüten kurumlara gönderdi.
Gazeteci meslek örgütlerinin uluslararası kurumlara gönderdiği kampanya çağrı metninde, “Ödüllü Kürt gazeteci Dicle Müftüoğlu, DFG Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü olarak gazetecilik alanındaki değerli çalışmalarıyla tanınan bir gazetecidir. 3 Mayıs 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanarak cezaevine gönderildi” ifadeleri yer aldı.
İki duruşmada gerekçesiz tahliye edilmedi
43 sayfalık iddianamenin 41 sayfasında Müftüoğlu’na yönelik tek bir suçlama bulunmadığı hatırlatması yapılan metinde şu ifadeler kullanıldı:
“14 Aralık 2023 ve 18 Ocak 2024 tarihli duruşmalarında Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetleri dışında dosya kapsamında herhangi bir eylem ve faaliyetinin bulunmadığı ortaya çıktı. Türkiye’de Kürt gazetecilere yönelik baskıların tüm kamuoyu farkındadır. Müftüoğlu defalarca tutuklanan ve yargılanan bu baskı altındaki gazetecilerden sadece biri. Ancak uzun tutukluluk yoluyla belirsiz bir cezaya tabi tutulduğu görülüyor. Her iki duruşmada da hakim, cezaevinde kalması için yeterli delil olmamasına rağmen tahliye etmedi.
Dicle Müftüoğlu 29 Şubat’ta üçüncü kez hâkim karşısına çıkacak. Müftüoğlu, mesleğini icra ederken gazetecilik ilkelerini ve etik kurallarını her zaman korumuş ve savunmuştur. Gazeteciliğin getirdiği zorluklara ve zorluklara rağmen kamuoyunu bilgilendirme görevini özveriyle sürdürdü. Bu çalışması nedeniyle Hollanda merkezli Free Press Unlimited tarafından ‘En Dayanıklı Gazeteci’ ödülüne layık görüldü.
Basın özgürlüğüne saldırı
Müftüoğlu’nun gazetecilik mesleği nedeniyle tutuklanması sadece kendisine değil, basın özgürlüğüne ve demokrasinin temel değerlerine de ciddi bir saldırıdır. Bu bağlamda Dicle Müftüoğlu’nun ve tüm gazetecilerin haklarını koruyacak adımları atmaya ve bu içi boş suçlamaların aşılmasına yardımcı olmaya çağırıyoruz. 29 Şubat’ta Müftüoğlu’nun yargılanmadan önce özgürlüğüne kavuşması için bir uluslararası kampanya başlatmanızı bekliyoruz.
Gazeteciliğin demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğunun, gazetecileri korumanın ifade özgürlüğünü ve demokrasiyi korumak anlamına geldiğinin bilinmesini istiyoruz. Dicle Müftüoğlu’nun davası ve benzer durumdaki diğer gazetecilerin davaları dikkate alınarak gerekenler yapılmalıdır.”
Ek metin raporlardan oluştu
Çağrı yapılan metinin ekinde ise Müftüoğlu hakkında MLSA Hukuk Birimi ve avukat Resul Temur’un hazırladığı iki ayrı rapor paylaşıldı.
MLSA Hukuk Birimi’nin dava hakkındaki hazırladığı rapora da yer verildi. Rapor şu şekilde;
“Gazeteci ve DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüğlü, Mayıs 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Ankara Savcılığı’nın Kürt aktivist ve siyasetçilere yönelik düzenlediği operasyonda gözaltına alındı. Çok kötü koşullar altında Ankara’ya getirilerek tutuklandı. Terör örgütüne üye olmak suçundan Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. 9 aydır cezaevinde ve bu süre içerisinde iki kez mahkemeye çıktı. Ne iddianamede ne de duruşma sürecinde terörle ilgili suçlamaları destekleyecek somut bir delil savcılık tarafından sunulmadı. Gazeteci Dicle Müftüoğlu’na açılan dava, hükümeti eleştiren Kürt medyasını susturmak amacıyla açılan Kamu Katılımına Karşı Stratejik Davanın (SLAPP) tipik bir örneği.
Müftüoğlu’nun uzun süre tutuklu kalması hükümetin uyguladığı bir korkutma tekniğidir. Aleyhindeki asılsız dava, yerel seçimlerde haber yapan gazetecileri sindirmek amacıyla adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğünün ciddi bir ihlalidir. Davada Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetleri ‘terör’ eylemi olarak gösteriliyor, iddianame değer yargılarından başka bir şey değil. Sunulan delillerin hiçbiri modern hukuk sisteminde kabul edilemez. Sürecin başından itibaren yaşanan kusur ve usulsüzlükler Müftüoğlu Hanım’ın adil yargılanma hakkını ihlal etti.
Soruşturma süreci ihlalleri
Müftüoğlu hakkındaki ceza soruşturması, 28 Nisan 2023’te evine yapılan polis baskını ile başladı. Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma dosyalarına erişim yasağı ve avukat yasağı kararı verdi. Avukatlarına bilgi verilmedi ve yasağa itiraz edemediler. Müftüoğlu’nun avukatlarıyla görüşmesi engellendi.
Bu arada, yasaya aykırı olarak avukatları hazır bulunmadan polis tarafından ‘görüşme’ için yanına yaklaşıldı. Savcı, ifadesini almadan tutuklanmasını istedi. Hakkında hiçbir somut delil bulunamadan Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Avukatlar sürekli olarak tutukluluğa itiraz etti ancak sonuç alınamadı. Soruşturma kapsamında Diyarbakır’dan Ankara’ya götürülürken otobüste 24 saat kelepçelendi. Kötü muamele yasağını ihlal ederek nakil sırasında aç bırakıldı ve karanlıkta tutuldu.
İddianamenin iki sayfası Müftüoğlu’na dair
İlk iddianame Ankara’da çok sanıklı yargılama olarak açıldı. Ankara Mahkemesi, esas ve usule ilişkin iddianameyi reddetti. İki ihraçtan sonra dava, kendisi gözaltındayken Diyarbakır mahkemelerine gitti.
Diyarbakır’da hazırlanan iddianamenin 43 sayfası var ama sadece 2 sayfası Müftüoğlu’na ayrılmış. İddianamenin geri kalan kısmında (40 sayfa) KCK ve PKK örgütlerine ilişkin bilgiler yer alıyor.
İddianamenin bu iki sayfası tutarlı bir hukuki iddianamenin gereklerinden çok uzak. Müftüoğlu ‘ örgütü üyeliği’ ile suçlanıyor. Ancak iddia makamı doğrudan veya dolaylı hiçbir delil sunamıyor. Müftüoğlu, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) editörüdür. Türkiye’de kayıtlı tüzel kişiliktir. İddianamede, yasal olarak kayıtlı Mezopotamya Ajansı’ndaki çalışma kayıtları ve sosyal güvenlik kayıtları delil olarak gösterildi.
Gizli tanık ifadeleri
İddianamede, Müftüoğlu’nun PKK/KCK bağlantılı yasal/yasadışı örgütlerin sivil ve siyasi etkinliklerine katıldığı iddia ediliyor. İddia makamı, hangi örgütlerin PKK/KCK ile bağlantılı olduğunu, hangi faaliyetlerin bu kategoriye girdiğini bile açıklamıyor. Müftüoğlu’nun diğer gazeteci arkadaşlarıyla yaptığı telefon kayıtları delil olarak gösterildi ancak iddia makamı bu görüşmelerin içeriğine bile değinmedi. İddianame gizli tanığın ifadesine dayanıyor. Gizli tanık zaten Kürt basınında çalışan bir devlet ajanı olduğunu itiraf etmişti. Açıklamaları değer yargılarından ve iddialardan öteye gitmedi. Gizli tanık, terörist faaliyeti kanıtlayan herhangi bir özel örnek veya delil sunmadı.
Babasıyla aynı otelde kalması suç
Müftüoğlu’nun 2014 yılında Irak’ı ziyaret ettiği iddia edildi. Avukatlar, sanığın trafik kazası sonrası hastanede olduğunu ve bu haliyle seyahat edemeyeceğini kanıtlayan tıbbi kayıtlarını sundu. İddianamede mazeretinin kanıtı yer almadı. İddia makamı, Müftüoğlu’nun sivil hayatını ‘örgüt’ faaliyetlerine kılıf olarak kullandığını iddia ediyor. Banka hesapları ve işlemleriyle ilgili bir mali polis raporu, örgüt faaliyetinin kanıtı olarak sunuldu, ancak bu rapor yalnızca yayınlanan makaleleri karşılığında telif ödemelerini, diğer gazeteci arkadaşlarıyla yaptığı para işlemlerini ve burs ödemelerini içeriyordu. İddianamede babasıyla aynı otelde kalması suç delili olarak gösterildi.
Duruşma çağrısı
Müftüoğlu’nun tutukluluğuna defalarca itiraz edildi. 7 Aralık’ta davanın ilk duruşmasında hakimler heyeti, duruşma salonunda hazır bulunan avukatı Veysel Ok’a savunma yapmasına izin vermeden önce, geçici tutukluluk kararı verdi. Müftüoğlu dokuz ayı aşkın süredir gazetecilik faaliyetlerini yürütemeden tutuklu bulunuyor. FreePressUnlimited tarafından ‘En Dayanıklı Gazeteci’ ödülüne layık görüldü. Müftüoğlu’nun bir sonraki duruşması 29 Şubat 2024’te görülecek. Uluslararası toplumu Sayın Müftüoğlu ile dayanışmaya davet ediyoruz.”
Kaynak: MA