Xwebûn gazetesi yazarı Mehmet Şahin ile kayyımların yarattığı kültürel yıkımı konuştuk: Kayyımların atanması ile festivaller gerçek anlamından uzaklaştı. Kürt kültürünü unutturma ve Türk kültürünü empoze etme için popüler kültür aktivitelerine dönüştürüldü. Çoklu kültür yerine tek kültür, hoşgörü yerine dayatma esas alındı
Hüseyin Kalkan
Kayyım rejimi sadece maddi bir talan siyaseti değildir. Evet, Kürt halkının ortak malı olan birçok taşınmaz haraç mezat satıldı. Değerli araziler bakanlıklara devredildi. Altın kaplamalı tuvalet bile yaptırdılar kendilerine. Ama bundan daha önemli olan kayyım rejiminin sistematik bir asimilasyon politikası olmasıdır. Yeni bir yerel seçim yaklaşırken Xwebûn gazetesi yazarı Mehmet Şahin ile bu mekanizmayı konuştuk. Şahin, kültürel kırıma dair şöyle bir döküm yapıyor: “Kayyımlar atandıktan sonra Kurdistan’ın 14 il ve ilçe merkezinde kültür-sanat faaliyetleri engellenmiştir. 21 kültür-sanat merkezinin faaliyetlerine müdahale edilmiştir. Merkezlerde eğitim alan 3 binin üzerinde öğrencinin imkânları elinden alınmıştır. Her yıl 1000-1200 arası öğrencinin kültür ve sanat eğitimi aldığı ve etkinliklerin düzenlendiği Wan Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Nûda Kültür Merkezi kayyım tarafından kapatılmıştır. 30 civarında festival iptal edilmiştir. Müziğin tüm dallarında, tiyatro ve sinema alanında eğitimlerin alındığı kültür merkezlerinin tamamı kayyım tarafından ya işlevsiz hale getirilmiş ya da kapatılmıştır.”
Düşmanlık tiyatroda başlar
Tiyatro, geleneksel Kürt kültür kodlarında yer alan bir formdur. Böyle olduğu için insanların kolay benimsediği ve sevdiği bir sanat dalı oldu. Kürtlerin yönettiği belediyeler, tiyatro ve tiyatro ile uğraşan sanatçılara destek vermeye çalıştılar. Kayyımların ilk hedeflerinden biri bu sanatçılar ve sanat dalı oldu. Şahin, “Amed Büyükşehir Belediye Tiyatrosu başta olmak üzere, belediyeler bünyesinde yürütülen tiyatro hizmetleri de kayyım tarafından sonlandırılmıştır. Belediyelerin tiyatro birimleri işlevsiz hale getirilirken, onlarca sanatçı ya işten çıkarılmış ya da faaliyetlerini sürdüremeyeceği birimlere verilmiştir. Belediyelere bağlı açılan çok sayıda kütüphane işlevsiz hale getirilirken, raflarda yer alan on binlerce kitap da farklı gerekçelerle toplatılarak imha ve talan edilmiştir. Gürpınar Belediyesi Kayyımı önce kütüphanenin adını kaldırmış, sonra da kütüphaneyi kapatmıştır. Belediyelerde bulunan çok dilli tabelalar kayyımlar tarafından kaldırılmış. Ayrıca Dersim, Amed gibi yerleşim yerlerine ait isimler de tabelalardan çıkarılmıştır” dedi.
Mersin’in Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyum, belediyeye ait İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Özgür Çocuk Parkı’nda kolluk güçleri tarafından vurulan çocukların isimlerinin bulunduğu panoyu kaldırmıştır
Kültür ve bellek
Mehmet Şahin, kayyımların bellek silme politikalarının üzerinde duruyor ve şu noktaların altını çiziyor: “Kayyımlar eliyle yapılan bir diğer uygulama ise Kurdistan halklarına ait toplumsal sembol ve değerlerin imha edilmesi olmuştur. Bellek silme faaliyeti kapsamında farklı dönemlerde devletin gerçekleştirdiği katliam ve infazları sembolize eden heykel ve anıtlar kayyımlar tarafından kaldırılmıştır. Mêrdîn’in (Mardin) Qoser (Kızıltepe) ilçesinde 2004 yılında babasıyla birlikte 13 kurşunla katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz anısına belediye tarafından yaptırılan heykel, Kürt demokratik siyasetinde önemli bir yeri olan Şırnak eski Milletvekili Orhan Doğan’ın Cizîr (Cizre) Belediyesi tarafından yaptırılan heykeli, Kürt şair, edebiyatçı ve filozof Ehmedê Xanî anısına Bazîd’te (Doğubeyazıt) yapılan heykel, Şirnex’in (Şırnak) Roboskî köyünde gerçekleştirilen ve sonucunda 34 Kürt’ün toplu olarak katledildiği Roboskî Katliamı anısına Amed’de yapılan anıt kayyımlar tarafından kaldırılmıştır. Mersin’in Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyım, belediyeye ait İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Özgür Çocuk Parkı’nda kolluk güçleri tarafından vurulan çocukların isimlerinin bulunduğu panoyu kaldırtmıştır. Panoda, katledilen Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Bedran Encü, Çetin Encü, Erkan Encü, Bezat Özer, Enes Ata, İbrahim Aras, Ümit Kurt ve Nihat Kazanhan’ın isimleri ile katledildikleri yaşları yazmaktaydı. Kayyımlar birçok parkın adını da değiştirmişlerdir.
-Çatak Kayyımı, Diyarbakır Baro Başkanı iken katledilen Tahir Elçi’nin adının verildiği parkın ismini değiştirmiştir.
-Lice Kayyımı, 12 yaşında üzerine havan topu düşmesi sonucu yaşamını yitiren Ceylan Önkol’un adının verildiği parkın ismini değiştirmiştir.
-Diyarbakır merkezinde, Yenişehir Belediyesi’ne atanan kayyımın talimatıyla Mervani Parkı’nda bulunan ve Mervanileri simgeleyen kabartmalar sökülmüştür. Kapatılan merkezlerde eğitim alan 3 bin 366 öğrencinin bu imkânları elinden alındı. 220’ye yakın sergi, eğitim, film gösterimi ve tiyatro gibi etkinlik iptal edildi. 288 sanatçı, kültür emekçisi ve eğitmen işinden oldu.
-Amed’de Aram Tigran Kent Konservatuarı, Wan’da Nûda Kültür Merkezi, Cizîr’de Berivan Kültür Merkezi ve Êlih’de kentin simgesi haline gelen Yılmaz Güney Sineması kapatıldı. Kayyım atanan tüm il ve ilçelerde, kültür merkezleri kapatıldı. Kürt tiyatrosuna önemli katkılar yapan tiyatrocuların işine son verilirken bu oyunculara oyunlarını sergileyecek sahne verilmedi.”
Amed’de Aram Tigran Konservatuarı, Wan’da Nûda Kültür Merkezi, Cizîr’de Berivan Kültür Merkezi ve Êlih’de kentin simgesi haline gelen Yılmaz Güney Sineması kapatıldı. Kayyım atanan tüm il ve ilçelerde, kültür merkezleri kapatıldı
Kayyımın Kürtçe düşmanlığı
Dil kültür için taşıyıcı bir araçtır. Daha basitleştirerek söylersek dil olmadan kültür olmaz, kimlik olmaz. Bu nedenle Kürtçe dil okulları hedeflendi. Mehmet Şahin bu konu ile ilgili de bir döküm yapıyor: “Asimilasyon politikaları kapsamında belediyelere bağlı Zarokîstan, Xalxalok, Ferzad Kemanger gibi Kürtçe eğitim veren onlarca ilkokul ve kreşler kapatıldı. Bu kreş ve okullarda Kürtçe öğrenen ve yaşları 5 ila 12 arasında değişen yüzlerce çocuk ise ya evlerine gönderildi ya da seçeneksiz bırakıldı. Birkaç örnek verebiliriz;
-2014’te Amed’in Bağlar ilçesinde bulunan Dibistana Seretayî a Ferzad Kemangar- Ferzad Kemanger İlkokulu,
-Amed’de Kürtçe eğitim veren Ali Heriri İlkokulu,
-Amed’in Lice ilçesine bağlı Yalaza (Kerwas) köyünde 4 katlı Kürtçe okul,
-Amed Kayapınar ilçesinde Kürtçe eğitim veren Dicle Fırat Koleji,
-Şırnak Cizre ilçesinde Dibistana Seretayî a Berîvan- Berivan İlkokulu,
-Hakkari Gever’de Üveyş Ana İlköğretim Okulu,
-Wan’da kurulan Perperok Kreşi ise ilk kayyım döneminde kapatıldı.
-DBP’li belediyelerin desteklediği Kürtçe eğitim veren müfredatı Kürtçe olan Zarokistanlar ve diğer kreş/anaokulları belediyelerin başına geçirilen kayyımlar tarafından Türkçe eğitim veren kurumlara ya da Kuran kurslarına dönüştürüldü.
-Cizre Belediyesi kayyımı, kentin tarihi ve turistik yerlerinin tanıtımının yapıldığı tabelalarda sadece Türkçe ve İngilizceye yer verdi. Batman Belediyesi’ne atanan kayyım, Kürt dili üzerinde çalışmalarıyla tanınan dilbilimci Zana Farqînî’yi işten çıkardı. Belediyenin web adresinden Kürtçe dil seçeneğini kaldırdı. Yaya geçitlerinde bulunan iki dilli ikonlarda Kürtçe’ye yer vermeyerek Türkçe olarak yeniledi. Kayyım yönetiminden önce yazılar iki dilli olarak “Peşî Peya” ve “Önce Yaya” olarak yazılmıştı. Kars Belediyesi kayyımı geldiği gibi belediyenin Kürtçe Twitter hesabını dondurdu.”
Kayyım kültürü
Düzenlenen sahte festivallerle kültürel kodları değiştirilmeye çalışıldı. Bu uğurda Kürtçe söyleyen sanatçılar bile icat edildi. Mehmet Şahin, bu yeni tür festivalleri şöyle değerlendiriyor: “Festivaller aynı zamanda geçmişin, bugünü ve geleceği besleyecek şekilde değerlendirilmesi açısından kültür aktarımının canlı bir şekilde sağlandığı etkinliklerdendir. Kültürel mirasın sürdürülebilirliği için yerel halkın katılımcı süreçlerle bilinçlendirilmesinin ya da gizil öğrenme yaratılmasının en etkili ortamlarındandır. Festivaller tam da yukarıda belirtilen çerçevede, yerel yönetimlerin bilinçli çabalarıyla yöresel değerlerin özgün çekiciliklere dönüştürüldüğü bir uygulamaydı. Yerel yönetimler bu tür uygulamalar ile Kürt kültürünün korunmasını ve aktarımına katkı sunarken aynı zamanda gelenek göreneklere ve kültürel öğelere olan bağlılığı da arttırıyordu. Düzenlenen festivaller bir taraftan yerel halkın Kurdistan’a, Kürt kimliğine ve yaşadığı şehire yönelik aidiyet duygularını artırırken, diğer taraftan toplum içinde farklı gruplar arasında hoşgörü kültürünü geliştirerek birlikte daha iyi yaşamalarına da olanak sağlıyordu. Kayyımların işbaşına gelmesi ile festivaller gerçek anlamından uzaklaştı. Kürtlere Kürt kültürünü unutturma ve Türk kültürünü empoze etme ve popüler kültür aktivitelerine dönüştürüldü. Her alanda görüldüğü gibi festivaller de de çoklu kültür yerine tek kültür, çoklu kimlik yerine tek kimlik, hoşgörü yerine dayatma esas alındı. Sanatın kültürel yanı, toplumsal yanı köreltilerek ticarileştirildi. Bu da kendisiyle beraber kültürel yozlaşmayı getirdi. Elbette bunu cumhuriyetin son yüzyılında Kürtler üzerinde yürütülen kültürel soykırım politikasının bir devamı olarak görmek gerekiyor.”
Daha çok halklaşma
Mehmet Şahin, sözlerin bitirirken, kültürel asimilasyon çabalarının başarılı olamadığını belirterek şunları ekliyor: “Kayyum atanan tüm il ve ilçelerde, kültür merkezleri ve evleri kapatıldı. Kayyımların tasfiye çabalarının sanatın daha çok halklaşmasını, daha çok halkla iç içe olmasını sağladığını söyleyebilirim. Hiçbir gerekçeye sığınmadan halkın desteği ile mahalle aralarında açılan tiyatrolar, müzik evleri, sinema çalışmaları kayyımların tasfiye politikalarına verilen en güçlü cevaptır. Bütün kısıtlı imkânlara rağmen her yıl sergilenen onlarca tiyatro oyunları, çekilen sinema filmleri, MA Müzik vb. kurumlar öncülüğünde yürütülen müzik çalışmaları ve üretkenlik, yine sayısı her gün artan Kürt yayın evleri ve basılan Kürtçe eser sayısındaki artış bunun en somut örnekleridir.”
Kayyım süsleniyor!
Kayyımların süse düşkün olduğunu kendilerine yaptırdıkları altın varaklı klozetlerden anlamıştık. Orada kalmadılar, sinemaları bozup süs havuzu yaptılar. Şahin, bu süs düşkünlüğüne dair verdiği örneği ise şu şekilde sıraladı:
-“Birinci kayyım döneminde yangın çıktığı ileri sürülerek Yılmaz Güney sineması o dönem kayyımı tarafından atıl durumda bekletilmiş ve onarımı yapılmamıştı. HDP yönetimi tarafından tekrar onarılması kararı alınan sinemanın, kayyım atandıktan sonra süs havuzuna çevrilmesi kararı alındı.
-Wan’ın Çaldıran ilçesine bağlı birçok mahallenin isimlerinin yer aldığı Türkçe ve Kürtçe yön levhaları Van Büyükşehir Belediyesi kayyımı tarafından söküldü. Sadece Türkçe mahalle isimlerin yazıldığı tabelalar dikildi.
-Siirt Belediyesi kayyımı belediyeye ait Celadet Alî Bedîrxan Kütüphanesi’ni önce boşalttı, ardından da yıktırdı. Taziye evini Ülkü Ocakları’na tahsis etmiştir. Kayyım, Ülkü Ocakları’na tahsis edilen taziye evinin 6-8 Ekim Kobanê olayları sırasında yakıldığını söylemiştir. Ancak o tarihte henüz taziye evi yapılmamıştı.
-Kayapınar Belediyesi Cegerxwîn Kültür ve Sanat Merkezi’nde 2012’de kurulan kütüphanede bulunan 10 bini aşkın kitap, belediyeye kayyım atamaları sonrası peyderpey azalarak 300’e kadar düştü. Halk Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis edilen Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden bir gün önce tahrip edildi.
-Yenişehir Belediyesi’ne ait olan yas evleri kayyım tarafından müftülüğe ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne 5 ila 25 yıl arasında tahsis edilmiştir.
-Erciş Belediyesi kayyımı kütüphaneye çevrilen otobüsü garaja çektirerek, üzerindeki Kürt şair ve edebiyatçıların fotoğraflarını söktürdü.
-Sur Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla birlikte Amîda Jîn Kadın Danışmanlık Merkezi’ne erkek müdür atandı. Tabelası indirilen merkez, işlevsizleştirilerek, kahvehaneye çevrildi.
-Cizre Belediyesi kayyımı kültürel amaçlı kullanılan 10 adet binayı ve 2 parkı bedelsiz olarak diğer kurumlara devretmiştir.
-2014 yılında Van Büyükşehir Belediyesi tarafından açılışı gerçekleştirilen Nûda Kültür Merkezi önceki kayyım tarafından depoya dönüştürülmüştü. 31 Mart sonrası belediyenin alınması ile tekrar kullanıma hazır hale getirilen Kültür Merkezi belediyeye kayyım atandıktan sonra ikinci defa kapatıldı.
-Daha önce Kürt yerel yöneticiler tarafından açılan onlarca Kadın Evi ve Kadın Emeği Kooperatifler kayyımlar tarafından kapatıldı.
-HDP’li belediyeler tarafından mahallelerde kurulan halk dilinde ‘Mala Gel’ olarak bilinen Halkevleri kapatıldı.”