PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komployu protesto eden ve fiziki özgürlüğünü talep eden on binlerce kişi Almanya’nın Köln kentinde yürüyüş gerçekleştirdi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle Almanya’nın Köln kentinde büyük bir yürüyüş organize edildi.
Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinin 25’inci yıldönümünde Köln’de yürüyüş düzenlendi.
On binleri bulan kitle PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın dev posterleri eşliğinde yürüyüşe geçti.
Severinsbrücke köprüsü üzerinden yürüyüşe geçen kitle, Ren Nehrini geçtikten sonra “Öcalan’a özgürlük”, “Free Öcalan”, “Fredeedom Öcalan” yazılı flamaları taşırken, sık sık “Selam Selam, İmralı’ya bin selam”, “ Biji Serok Apo” sloganları eşliğinde yürüdü.
Yürüyüşteki coşku ve yüksek katılım dikkat çekerken, Alman polisin enternasyonalist gruplara yönelik provokatif yönelimleri ise kitlenin tepkisini çekti.
Yüz binlerce kişi Ren Nehri üzerinde bulunan Severinsbrücke köprüsünde geçerken, köprünün sallanması paniğe neden oldu.
Eylemciler Köln sokaklarında Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları ile yürürken, Siegburger str köprüsünden Deutzer Brücke’ye ulaştıklarında Siegburger str Deurzer Wer miting alanını doldurdu. Ren Nehri kenarında bulunan miting alanı Abdullah Öcalan’ın posterleriyle donatıldı. Miting Ey Raqiq Marşı’nın okunması ve saygı duruşuyla başladı. Mitinge KNK Eş Başkanı Ahmet Karamus, KCDK-Eş Başkanları Zübeyde Zümrüt, Engin Sever Avrupa Demokratik Kürt Kurumları temsilcileri, sürgünde yaşayan Kürt siyasetçiler, sanatçılar, kadın kurumları katıldı.
Ardında KCDK-E Eş Başkanları Zübeyde Zümrüt ve Engin Sever kitleye yönelik birer konuşma yaptılar.
‘Önder Apo’yu özgürleştireceğiz’
Zübeyde Zümrüt, “Önder Apo’ya binlerce kez selam gönderiyoruz. Bu alanda Önder Apo ve yoldaşlarına binlerce kez selam diyoruz. Bugün Almanya’nın Köln şehrinde tarih yazdınız. 4 parça Kurdistan Önder Apo’nun özgürlüğü için ayaktadır. Bugün tarih yazdınız. 25 yıl önce uluslararası komplocu güçler Kürt halkı için kara bir sayfa açtılar. Ancak bugün Almanya’da Kürt Halkı ve dostları yeni bir sayfa açtı. Yeni bir tarih yazdılar. Özgürlük için yeni bir adım atıldı. Kürt halkı 1925 yılından bugüne kadar hiçbir zaman zulme boyun eğmedi. Kürt halkının 10 Ekim’de başlattığı özgürlük hamlesi ile halkımız her yer alanlardadır. Önder Apo’nun özgürlüğü için toplumsal, diplomasi ve hukuksal mücadele için herkes alanlardadır. Halkımız alanlardadır. Önder Apo’yu özgürleştireceğiz” dedi.
Uluslararası bir lider
Ardında konuşan Engin Sever de 10 Ekim 2023 yılında Abdullah Öcalan için küresel çapta başlatılan özgürlük hamlesine değinerek, “25 yıldır Önderliğimiz esaret altındadır. Amaç Önder Apo’yu unutturmaktı. Halkımız alanlardadır. Önderliği iradesidir. Kimse iradesini kıramaz. Önder Apo artık sadece Kürt halkının lideri değil uluslararası bir liderdir artık. 2024 yılı Önder Apo’nun özgürlük yılı olacak. Önder Apo 2024’te özgür olacak ve Amed’de halkının içinde olacaktır” dedi.
KCKD-E Eş başkanların konuşmasının ardından TEV-CAND Müzik korusu kitleye Abdullah Öcalan için bestelenen şarkılar eşliğinde bir sunum yaptı.
Kürt Halkının dostlarının mesajları okundu
Kürt Halkının dostlarının mitinge gönderdiği mesajlar okundu. Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu’nun (EUTCC) Başkanı Prof. Kariane Westerheim mesajı okundu. Westerheim mesajında şunları ifade etti: “Abdullah Öcalan’ın Kenya’da kaçırılıp son derece onur kırıcı koşullar altında Türkiye’ye getirilmesinin 25. yılını anmak üzere burada toplanmış bulunuyoruz. Devam etmekte olan Kürt sorunu ve bölgedeki barış arayışları üzerinde düşündükçe, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün ne kadar büyük bir önem taşıdığı daha da belirginleşmektedir. Alman hükümeti de dahil olmak üzere Avrupa devletlerinin 25 yıl önce Öcalan’ın Avrupa’ya sığınmasına izin vermeme kararı, geniş kapsamlı sonuçları olan vahim bir hata olarak ortada durmaktadır. Bu karar sadece Öcalan’ı özgürlüğünden mahrum bırakmakla kalmamış, aynı zamanda Kürdistan’da şiddetin tırmanmasına ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Dahası, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve CPT gibi kurumlar bu tarihi adaletsizliğin düzeltilmesinde ortak bir sorumluluk taşımaktadır. Onların müdahalesi ve Öcalan’ın özgürlüğünü savunmaları bölgede uzlaşma ve kalıcı barış yolunda önemli bir adım olabilir. Buna ek olarak, Türkiye’nin son 25 yılda otokrasiye doğru gidişatında Avrupa desteğinin rolünü kabul etmek de çok önemlidir. Avrupa devletleri ve kuruluşlarının desteği, Türkiye’de demokratik değerlerin aşınmasına ve otoriter eğilimlerin güçlenmesine olanak sağlamıştır. Geçmişte alınan kararların sonuçlarıyla yüzleşirken, telafi ve düzeltme için de bir fırsat doğmaktadır. Avrupa devletleri Öcalan’ın özgürlüğünü savunarak ve geçmişteki hatalarını kabul ederek adalet, barış ve demokratik ilkelere bağlılıklarını gösterebilirler. Öcalan’ın barış arayışına olan sarsılmaz bağlılığı ve insanlık dışı koşullar karşısında bile müzakere çağrısı yapması, bu davanın aciliyetinin ve öneminin altını çizmektedir. Siyasi mahkum Abdullah Öcalan İmralı’daki hücresinden, demokratik konfederalizm, radikal feminizm ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı gibi siyasi ve felsefi görüşlerini dile getiren çok sayıda kitap ve yazı kaleme almıştır. Yazılarıyla sadece kendi halkının öğretmeni olarak değil, bundan çok daha fazlası olarak, dünyanın öğretmeni olarak karşımıza çıkıyor.”
Hindistanlı temsilci: Dayanışma içindeyiz
Bir Milyar Direnişte Hareketin Hindistan temsilcisi/adil ve eşitlikçi toplum örgütü Jagori Grameen kurucusunun mesajı: “Çok yaşayın dostlar ve yoldaşları. Hepimiz, 15 Şubat 1999’da hapsedilen vizyoner filozof, yazar ve aktivist Abdullah Öcalan’ın derhal serbest bırakılmasını talep etmek için buradayız. Bu dünyanın Kürt vatandaşları yeni bir dünya düzeni -devletsiz federal bir demokrasi kurmak için devrimci mücadelelerini sürdürüyorlar. Bugün onlarla dayanışma içindeyiz. Abdullah Öcalan’ın ve dünyanın her yerinde tüm İnsan yaşamının onuru için, adalet için, kapsayıcı siyaset ve uygulama için durmaksızın çalışan tüm düşünürlerin, İnsan hakları aktivistlerinin, yazarların ve gazetecilerin, hukuk camiasının, kadınların ve erkeklerin derhal serbest bırakılmasını sormuyoruz, biz bunu talep ediyoruz. Gelin hep birlikte insanlığa karşı işlenen suçların hesabını soralım ki dünyanın her parlamentosunda bu ortak sesimiz ve talebimiz yankılansın.”
İspanyol sendikanın mesajı
İspanya Sendika Konfederasyonu üyesi Valentin Brugos Sales, İspanya Sendikaların mesajını okudu: “Sizlere Aragon’dan OSTA, Katalonya’dan IAC ve Intersindical, Galiçya’dan CIG, Bask Bölgesinden ELA ve LAB, Valensiya Bölgesinden Intersindical Valenciana, İspanya Devletinden de Confederación Intersindical sendikal örgütlerinin dayanışma selamlarını getirdik. İspanya Devleti’nde var olan kültürel ve siyasi çeşitliliğin tanınmasını reddeden merkeziyetçi ve otoriter bir siyasi rejimin etkilerini biliyoruz. Bu deneyim bizi Türkiye’deki işçi hareketinin mücadelelerini ve özellikle de Kürt halkının bugüne kadar inkar edilen haklarının tam olarak tanınması için yürüttüğü seferberliği dikkatlice ve büyük bir sempatiyle takip etmeye yöneltti. Kürtçe eğitim hakkının tam olarak tanınması için mücadele etmenin önemini anlıyoruz, çünkü biz de kendi toplumsal gerçekliğimizde bu mücadelelerdendir. Demokratik konfederalizm önerileri ile bağlantılı siyasi deneyimlerin gelişimini ilgiyle takip ediyoruz, çünkü meclis karakterli katılımcı bir siyasi modelin gerekliliğine inanıyoruz. Bir yandan Siyonistlerin Gazze’yi bombalamasını kınarken, diğer yandan Rojava’da her gün inşa edilen toplumsal ilerlemeyi yok ederek aynı şeyi yapan Erdoğan rejiminin ikiyüzlülüğünü kınamak istiyoruz. Tüm bunlar uluslararası toplumun suç ortağı sessizliği ve NATO’nun stratejik çıkarları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Yoldaşlar, gösterilerimizde haykırıldığı gibi: Kuzeyden güneye, doğudan batıya, ne pahasına olursa olsun, mücadele devam ediyor. Kürt halkı için demokratik ve adil bir çözüm için, Öcalan’a özgürlük.”
Mapelle’nin mesajı
Punto Rosso Kültür Derneği Başkanı ve Punto Russo Yayınevi’nin editörü Roberto Mapelli mesajı: “İçinde yaşadığımız uygarlık sistemi bize nasıl bir dünya sunuyor? Soykırımın bir kez daha normal bir durum haline geldiği, bir kez daha savaşın içine düşmüş bir dünya. Kapitalizm maskesini çıkarıyor: doğayı ve emeği sömürmeye devam etmek için demokrasi olmadan çalışmak zorunda ve topluma egemenliğini dayatmak için ulusu ve devleti kullanıyor. Tıpkı 1930’larda içine düştüğü büyük krizin üstesinden gelmek için yaptığı gibi. Ancak bu kez risk altında olan gezegenin ve insanlığın varlığıdır. İnsanlığın kendini savunma hakkı vardır. Barış içinde var olma hakkına sahiptir. Bu nedenle yeni bir vizyon, geleceği hakkında yeni bir düşünme biçimi benimsemelidir. Ve bu yeni vizyon bize, dünyayı göremediği ve görünüşe göre bir geleceğinin olmadığı bir hapishaneye kapatılmış bir adamdan geliyor. Başkan Öcalan’dan. Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm dediği şey, farklılıkların gücü merkezileştirme yarışına girmeden eşit bir zeminde karşılaştırılabildiği şeydir. Ve ancak bu tür bir demokrasi dünyayı savaştan kurtarabilir. Ve belki de başkalarına özgürlüğün ve demokrasinin ne olduğunu öğretmek isterken kendini yok eden Batı Avrupa düşüncesine de hayatta kalma şansı verebilir.”
Mitingde uluslararası alanda çok sayıda dost kurum ve Türkiyeli sol grupların da mesajları okundu.
HABER MERKEZİ