DEM Parti Gençlik Meclisi, Abdullah Öcalan’a dönük tecride dikkat çekmek ve CPT’nin 2022’de İmralı’ya yaptığı ziyaret raporunun açıklanması istemiyle CPT’ye mektup yolladı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sürdürülen mutlak iletişimsizlik haline ilişkin Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) mektup yazdı. Abdullah Öcalan ile görüşme başvurularına Adalet Bakanlığı’nın sessiz kalmasının hatırlatıldığı mektupta, CPT’nin 2022’de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine yaptığı ziyaretin raporunun açıklanması istendi.
Abdullah Öcalan’ın mevcut durumuna dair kaleme alıyoruz
Mektupta, “Bu mektubu DEM Parti Gençlik Meclisi olarak, kapitalist modernitenin tüm dünya halklarını savaşa ve yıkıma sürükleyen krizine karşı demokratik bir toplum için çabalayan özgürlük hareketinin önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın mevcut durumuna dair kaleme alıyoruz” denildi. Mektubun devamında, “Sayın Abdullah Öcalan, yıllardır tüm halkların kendi özgünlükleriyle var olup eşitçe yaşayabilmesini temel alan bir demokrasi mücadelesi vermesi dolayısıyla yalnızca Kürt halkının değil, halkların önderidir. Buna karşın 35 aydır hiçbir iletişim koşulunun bulunmadığı mutlak bir tecrit altında tutulmakta ve bugün biz size bu mektubu iletirken İmralı Ada Hapishanesi’ndeki tutukluluğunun 25’nci yılını doldurmaktadır. 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkmak zorunda kalan Sayın Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’a kadar devam eden içinde İtalya, Almanya, Yunanistan, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinin de bulunduğu kirli sürecin ardından çok sayıda ülkenin istihbaratının parçası olduğu uluslararası bir iş birliği aracılığıyla gerçekleştirilen komployla uluslararası hukuka da aykırı şekilde 14 Şubat’ta Kenya’dan kaçırılarak Türkiye’ye teslim edilmiş ve ardından kendisi için özel bir infaz rejimi inşa edilmiştir. İmralı Ada Hapishanesi ve çevresi Askeri Yüksek Güvenlik Bölgesi olarak ilan edilirken 2009 yılına kadar Başbakanlık’a bağlı kaldıktan sonra Adalet Bakanlığı’na bağlanarak F tipi cezaevi statüsüne alınmıştır. Her ne kadar İmralı Ada Hapishanesi F tipi cezaevi statüsüne alınmış olsa da diğer cezaevlerinden farklı uygulamalara ve tecrit uygulamalarına sahne olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Sayın Abdullah Öcalan’a sudan bahanelerle defalarca kez disiplin cezaları verilmiş bu cezalar da avukat ve aile görüşlerinin yasaklanmasına sebep gösterilmiştir. Uygulanan bu infaz rejimi 27 Temmuz 2011 tarihinden 2 Mayıs 2019 tarihine dek 8 yıl boyunca kesintisiz olarak avukat görüşlerini yasaklamıştır. 7 Ağustos 2019 tarihinde yapılan son avukat görüşünün ardından günümüze kadar da avukat görüşlerine izin verilmemiştir. Asrın Hukuk Bürosu’nun 2023 yılı içerisinde yaptığı 110 avukat görüşü başvurusu cevapsız bırakılmıştır. İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulan diğer tutsaklar Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Veysi Aktaş ise İmralı Adası’na nakledildikleri 2015 yılından bu yana avukatları ile bir kez bile görüşme imkanı bulamamıştır. Nitekim CPT 6-7 Mayıs 2019 tarihinde yaptığı ziyaretin ardından 2020 yılında açıkladığı raporda disiplin cezaları ile aile ve avukat görüşlerinin yasaklanması uygulamasına son verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Sayın Abdullah Öcalan üzerinde 25 yıldır sürdürülen ve 35 aydır mutlak bir iletişimsizlik formunda süren tecrit uygulaması öncesinde son ziyaret kardeşi Mehmet Öcalan tarafından 3 Mart 2020 tarihinde gerçekleştirilmiş ve yine son telefon görüşmesi de kardeşi tarafından 25 Mart 2021 tarihinde yapılmış ve bu görüşme de yarıda kesilmiştir. Bu görüşmede Abdullah Öcalan da avukatları ile görüşme talebini kardeşine iletmiştir.”
CPT İmralı raporunu açıklamalı
Mektubun devamında şu ifadelere yer verildi: “CPT yayınladığı dönemsel raporda Sayın Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Ada Hapishanesi için sadece tek bir cümlelik “İmralı Hapishanesi’nde bulunan dört mahpusa sunulan ortak faaliyetlere ve dış dünya ile temaslara dikkat edildiği” açıklamasına yer vermiştir. Bu tek cümlelik açıklama başta Kürt halkı olmak üzere kendisinden 35 aydır haber alınamayan Sayın Abdullah Öcalan’ın durumunu merak eden tüm halkları ve kamuoyunu cevapsız bırakmıştır. Sayın Abdullah Öcalan’ın 2013 yılında Barış Mektubu aracılığıyla öncülük ettiği çözüm süreci gösterir ki bu topraklarda barış umudunun yeşermesi için diyaloga ve müzakereye ihtiyacımız vardır. On binlerce kişinin ölümüne ve tutsak edilmesine sebep olan bu savaşın bitmesi için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Toplumsal barışı inşa etmenin yolu Sayın Abdullah Öcalan şahsında tecrit olarak somutlaşan işkence ve inkâr siyasetine karşı tavır almaktan geçer. İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit rejimine yönelik yaptırımsızlık ve kayıtsızlık dönemsel ve siyasidir; ve bu tutumun bedeli, halklar için kan ve gözyaşı olmaktadır.15 Şubat 1999 yılından bu yana İmralı Ada Hapishanesi’ni ziyaret edebilen tek kurum olan CPT başta bireysel hakları ihlal edilen Sayın Abdullah Öcalan’a ve dünya demokratik kamuoyuna karşı görev ve sorumluluğunu yerine getirerek son ziyaretinin ardından açıklaması gereken raporu açıklamalıdır. Son ziyaretinin ardından Türk hükümetine sunduğu raporunun onaylanmasını bekleyen ve diplomatik kaygılar içerisine düşen CPT bağımsız bir insan hakları ve işkenceyi önleme kurumu olarak kalmalı ve bu konu hakkında oluşan soru işaretlerini gidermelidir.”
Kaynak: MA