30 yıllık tutsak Fahrettin Şahin, cezaevinde en çok PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen komplo sürecinde zorlandıklarını belirterek, ‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü daha fazla gündem olmalı. Bunun dışında başka bir şey düşünülmemeli’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 24. yılına girdi. Bu süre zarfında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Abdullah Öcalan’dan 35 aydır haber alınamıyor.
Uluslararası komplonun yaşandığı süreçte cezaevinde olan ve 30 yıl 6 aylık tutukluluğun ardından 14 Ekim 2021’de Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilen Fahrettin Şahin, komplo sürecini ve yansımalarını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Rukiye Adıgüzel’e anlattı.
Şahin, 1991’de Mêrdîn’in Mîdyad (Midyat) ilçesinde yaralı bir şekilde gözaltına alınan ve “devletin birlik ve bütünlüğünü bozma” iddiasıyla tutuklandı. Şahin, 24 yaşında girdiği cezaevinden 54 yaşında çıktı. Şahin, 30 yıl boyunca Mêrdîn, Amed, Dîlok, Aydın, Nazili, İzmir ve Bolu cezaevlerinde kaldı.
‘Bizi en fazla zorlayan 15 Şubat süreciydi’
Cezaevinde en zorlandıkları sürecin 15 Şubat süreci olduğuna dikkati çeken Şahin, “Önderlik (Öcalan) bizim için büyük bir anlama sahiptir. Şu an bunu yeterince izah edebilmem mümkün değil. Önderlik kaçırılmış, görüntüleri burjuva medyasında boy boy psikolojik savaş amacıyla yayınlanmış. Bu durumda bir insan, tutsak, devrimci, PKK’li ne yapabilir ve ne düşünebilir? Dolayısıyla hepimizde büyük bir öfke doğmuştu. O zaman Mereş’te Halil Oral arkadaşın başlattığı, ‘Güneşimizi karartamazsınız’ eylemi oldu. O, eylemle kendisini feda etti ve bu cezaevlerinde bir direniş haline geldi” dedi.
Cezaevlerinde olan bütün PKK’li tutsakların Oral’ın başlattığı “ateş çemberi” eylemine dahil olmak istediğini ancak sonrasında yapılan açıklamalarla bunun engellendiğini hatırlatan Şahin, “Eğer partinin birtakım müdahaleleri olmasaydı bu eylem tarzı bütün cezaevlerini çok derin etkisi altına alacaktı ve belki de yüzlerce insan bedenini ateşe verecekti. Duvarları yumruklayan, geceleri bağıran, çağıran, yataktan fırlayan, halüsinasyonlar gören arkadaşlar oldu. Bunlar o ağır sürecin etkisi olarak açığa çıktı. Ama tabi hep şunu düşünürdük; bir lokma ekmeği, bir nefeslik havayı bile bizlere karşı bir mücadele aracı haline getirmiş bir sistemle yüz yüzeyiz. Diyorduk ki; Önderlikte gelecek bu koşullarda yaşayacak. Bu işte bizim ruh dünyamızı darmadağın ediyordu” ifadelerini kullandı.
Umdukları gibi olmadı
Komployla Abdullah Öcalan’ın Kürtler üzerindeki etkisini kırılması ve Kürt sorununun daha da çözümsüz bir hale getirilmesinin istendiğini vurgulayan Şahin, “Fakat umdukları gibi olmadı, bambaşka bir tablo açığa çıktı. Önderlik ve hareket bırakalım tasfiye edilmeyi, daha güçlü, yepyeni bir perspektifle mücadeleyi kaldığı yerden sürdürdü. PKK, hiçbir zaman bugün olduğu kadar Kurdistan’ın 4 parçasında etki sahibi olamamıştır. Fakat günümüzde 4 parçada belirleyici temel güç haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Önderlik evrenselleşti
Komplonun amacına ulaşmadığına dikkat çeken Şahin, şunları söyledi: “Elini vicdanına koyan herkes bu komplonun amacına ulaşmadığını görecek. Kurdistan’da yaşanan devrimden bahsetmiyorum. Avrupa’da Önderlik öyle bir hava estirmiş ki; Avrupa toplumları arasında 20’nci yüzyılda Bolşevizm nasıl bir etki yarattıysa, 21’nci yüzyılda önderliğin fikirleri o etkiyi yaratıyor. Akın akın katılımlar var. Bugün Meksika’daki köylüler arasında tartışılıyor. Hindistan’da tartışılıyor, Afrika’da Önderlik adına mahalleler kurulmuş. Hatta Kenya’da onun tutsak düştüğü yerde… Bunlar az buz sonuçlar değil. Toplumlarda büyük bir destek var. Komployla Önderliği tasfiye etmek istediler ancak Önderliğin evrenselleşmesine yol açtılar. Ben Rojava Devrimi’ni, Kuzey Kurdistan’daki mücadelenin yarattığı etkileri bir kenara bırakıyorum. Sadece Önderliğin dünyada yarattığı etkiyi bile göz önünde bulundurduğumuzda, bu komplonun başlarında patladığını görebiliyoruz.”
‘Önderliğin paradigmasıyla direnmek’
“Belki de eylemin en büyüğü Önderliğin paradigmasını da örgütleyerek direnmektir” diyen Şahin, Öcalan’ın paradigmasıyla örgütlendikçe toplumun güç elde edilebileceğini kaydetti. Şahin, “Paradigmayı toplum arasında örgütle, komünleri, meclisleri kur, halk kendisi direnir zaten. Başlatılan açlık grevi hamlesine yapılabilecek en büyük katkı budur” dedi. Şahin, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün daha fazla gündem olması gerektiğini belirterek, “Bunun dışında hiçbir Kürt başka bir şey düşünmemeli. Çünkü Önderlik var oldukça, biz var oluruz, toplum oluruz, kültür, tarih sahibi oluruz.”
AMED