13 Şubat saat 14 sıralarında Erzincan İliç ve çevre köylerin üstüne kurulan maden işletmesinde başlayan felaket hepimizi içine hızla çekti. Tüm çabalarımıza rağmen önleyemediğimiz olacağını yıllardır belirttiğimiz olay gerçekleşti. Başladığı andan itibaren bizlere ulaşan görüntülerden atık havuzundan dev dalgalarla akan atık çamurunu, çamurun hızla ve dev kütlesiyle akışını izledik, gene çaresiz ve acıyla. Eminim izlerken hepimiz koşup o akışın önüne geçmek o akıyı kesmek, durdurmak istemişizdir.
Köy muhtarlarının en az 15 işçi olduğunu belirttiği 9 işçiyi içine aldığı bilinen (resmi açıklamalara göre saniyede 10 metre) hızla yaklaşık 10milyon m3 atık çamur, liç pasaları pasa havuzunun (atık havuzunun) iki yanına doğru hızla akışa geçti. Karasu ve Fırat’a doğru yol aldı. İlk belirlemelere göre yaklaşık 1 km’ye yakın bir mesafede akışını sürdürdü. Görünen hareketi sona erse bile etkisi ile Fırat Nehri’ni ve Mezopotamya havzasını Basra körfezine kadar yıllarca zehirlemeye devam edecek felaket göz göre göre geldi. Meslek ve ekoloji örgütlerinin uyarılarına, davalar açarak sürdürdükleri hukuk mücadelesine, İliç’de buluşup isyanlarına rağmen Kanadalı Anagold ve Çalık ortaklı firma bölgeden çıkarttığı kayaçları kırma, parçalama, ektraksiyon, cevher zenginleştirme için siyanür çözeltileri (NaCN), sülfirik asitden (H2SO4), Demirli, Sodyumlu bileşikler ve pek çok kimyasal kullanılmakta. Bu işlemler sonucunda tonlarca kayaçtan birkaç kg altını ayrıştırılmakta kalan kimyasallı, kayaçlardan çözünen elementler ağır metaller çamur olarak, mera ve orman alanı üzerindeki pasa/atık havuzlarında depolamakta. Bu havuzların ve maden işletmesinin bütün işgal sahası orman, Fırat nehrinin ve kollarının (Karasu vd.’nin) su havzası, Çöpler, Bağıştaş, Sabırlı köylerinin meraları ve köy yerleşim alanları. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın büyük gayretleri ve desteği ile Çöpler, Bağıştaş, Sabırlı köylerinin arazilerine mera ve orman arazilerine el konarak ve genişleyerek faaliyetini sürdürmekte.
16.04.2008’de Çöpler Kompleks Maden İşletmesi “ÇED Olumlu” kararı onaylandı. 10.04.2012’de “ÇED Olumlu” kararı ile Mobil Kırıcı tesisinin işletilmesi, SART tesisi ilavesi, Çöpler ekonomik olmayan kaya (pasa) sahasının depolama kapasitesinin arttırılması sağlandı. 17.05.2012’de “ÇED Olumlu” kararı ile açık ocak madencilik faaliyetlerinde kapasite artışı, 24.12.2014’de “ÇED Olumlu” ile sülfitli cevher zenginleştirme tesisi ve ADT inşasını da içeren kapasite artışı sağlandı. 07.10.2021 tarihinde alınan “ÇED Olumlu” kararı ile, kapasite artışı, pasa depolama sahalarında revizyon, Yığın Liç tesisinde büyüme ve atık depolama tesisinde (ADT) kapasite artışı sağlandı. Haziran 2022’de işletmeye siyanür çözeltisi taşıyan boru patladı ve Fırat havzasına siyanür çözeltisi günlerce akmaya devam etti.16.08.2023’de Çöpler Kompleks Madeni Açık Ocak işleme projesine ÇED gerekli değildir kararı ile onaylandı.
Maden işletmesi; suyu da Karasu Nehri üzerinde IC İçtaş Enerji’nin (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı onayla, DSİ’den) su kullanım hakkı alarak yaptığı Bağıştaş I ve Akdenizli Üretim A.Ş.’nin aynı yetkilerle kurduğu Bağıştaş II ve Sölperen Regülatörünün tuttuğu barajlardan, yeraltı sularından alarak üretimini sürdürmekte. Karasu ve Fırat havzası şirketlerin ortak ve bütünleşik kullanım alanı haline dönüşmüş durumda. Katliamların bu denli yoğunlaşarak sürmesinin, iş cinayetlerinin olağanlaştırılmasının rejimin ülke genelindeki sonuçlarının ötesinde ele geçirilen bölgelerde şirket- devlet gücünün baskın hale dönüşümü ile daha şiddetli yaşanmakta.
13 Şubat 2024 tarihinde yaşanan ve etkileri yıllarca sürecek olan Çöpler- İliç Maden faciası 6 Şubat ve 10 şubat 2011’de Maraş’taki Afşin-Elbistan B Termik Santrali’ne kömür veren Çöllolar Kömür Sahası’nda 11 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiği bedenleri üstlerine yığılan tonlarca toprağın altında kaldığı gibi üstü örtülecek. Afşin Elbistan’da içinde işçilerin ve mühendislerin bedeni bulunan o facia alanı; şirket ve devlet yetkilileri tarafından, atık depo sahası haline getirildi. Halen atık sahası olarak kullanılıyor. Cinayetin sorumlusu olduğu iddia edilen birkaç firma yetkilisinden çoğu beraat ettirildi, davasından vazgeçmeyen sadece bir işçinin ailesine tazminat ödenerek dava kapatıldı. Elbistan Termik Santrali’nin işletmesine olur veren bakanlık ve yetkililerinin ise yargılanmalarına bile gerek duyulmadı. Şirket yeni üretim santralleri açarak genişlemeye devam etti, Ceyhan Nehri’nden su kullanmaya devam ederek sermaye birikimine devam etmekte. 29 Eylül 2020’de Afşin-Elbistan açık kömür işletmesinde kamyonun altında kalarak can veren Mehmet Kebeli ve yaralanan üç işçinin denetiminin yapılacağı düşünülerek olayın ertesi gününe kadar gece yarısı yollar beyaz şeritlerle gidiş geliş olarak düzenlenmiş ve saha içi yollara trafik işaretleri yerleştirilmişti. Şirketin kusuru bulunmadı, fatura freni patlayan kamyona ve şoförüne kesildi.
Afşin- Elbistan Termik Santrali’nde, daha önce Uşak Eşme’de, Kütahya Dulkadir’de Eti Maden sahasında yaşananlar gibi bugün İliç Çöpler Madeni’nde yaşanan felaket de ne ilk ne son olacak. Halen yürütülmekte olan pekçok kişinin vahşi diye yorumladığı kapitalist sistem ile Türkiye yönetildiği sürece bu vahşet sürecek. İşçiler yörede yaşam, yaşayanlar ve yaşam alanları işletmelerin sürdürülmesi, enerji ve maden işletmeleri için öncelikli gözden çıkarılanlar olacak. Devlet, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı uluslararası ve ulusal şirketlerle birlikte ve onlara sonsuz destek vererek bu katliamı sürdürmeye devam edecek. Katliamları araştıracağız, failleri cezalandırılacak sözleri ile kapatılacak. Bununla da kalmayacak felaketler hızla fırsata çevrilerek, şirketlere yeni sermaye alanları açmaya devam edilecek. Bu cinayetlerin gerçek faillerine Anagold gibi Çalık gibi sermaye birikimi yapacakları yeni maden, su, enerji işletmelerinin olurları verilecek, bu katliamın sorumlusu şirketler ise sermayelerini, güç ve iktidarlarını arttırmaya, katliamlarını sürdürmeye devam edecek. Onay veren siyasi iktidar yaşamı yok etmeye devam edecek. Canımızın yanması yetsin, yitirdiğimiz canları izlemeye mahkûm değiliz…