İnanılacak gibi değil, bunca yıl hayatımızda bir efsane gibi yer alan Füruzan’ın nüfus kağıdındaki adını hiç merak etmemişiz. Asıl adı Feruze Çerçi imiş meğerse. Öykü ve romanlarına meftun olduğum Füruzan ile yüz yüze görüşüp, aynı panelde yer alma şansımın üstünden çok geçmedi. Ama yine de az değil; on yıl kadar olmuş galiba.
Ankara Öykü Günleri kapsamında yapılan bir panele davetliydim! Konu cezaevi edebiyatı. Daha da doğru söylersek; cezaevinde kaleme alınan eserlerin değeri üzerine konuşuyoruz. Mutlaka başka konuşmacılar da olmalı ama özellikle Sibel Öz ile ayrı düşüyoruz. Yani o benim “cezaevindeyken yazan arkadaşların eserleri yayınlanmadan önce ince elenip, sık dokunmalı” şeklindeki tezime ya da uyarılarıma karşı çıkmış ve beni epeyce eleştirmişti panelde.
Panelistlerin konuşmaları sona erdikten sonra, daha önceki yıllarda Ankara Öykü Günleri’nden birinde Onur Yazarı seçilmiş olan Füruzan’a da söz verilmiş ve bu konuda onun görüşlerini de dinlemiştik. Füruzan ile aynı ortamda bulunmanın büyülü anı nedeniyle, şimdi onun bu konuda neler söylediğini tam olarak hatırlayamıyorum maalesef.
Benim basın dünyasına balıklama dalmam, 1970’li yılların ortalarında Ankara’da oldu. En büyük sol yayınevlerinin bulunduğu, yeni kurulan sol-sosyalist partilerin ve tüm sendikaların genel merkezlerinin yer aldığı yerdeydim. Çalıştığım Ser Yayınevi vesilesiyle kitaplarından tanıdığım birçok yazarla bizzat tanışabildiğim bir yer olarak Ankara benim hayatımda büyük bir anlam taşır.
İşte böylesi ortamda beni çarpan kadın yazarların başında Sevgi Soysal, Füruzan ve biraz da Adalet Ağaoğlu vardı. Sevgi Soysal’ı biliyorum ama diğer ikisinin Ankara’da yaşayıp yaşamadığını bilemiyorum ama kitapları o dönemin yine en ünlü yayınevlerinden biri olan Ahmet Tevfik Küflü’nün Ankara merkezli Bilgi Yayınevi’nde yayınlandığı için olsa gerek onları Ankaralı sayıyorduk.
Füruzan kimdir?
Füruzan ya da asıl adıyla Feruze Çerçi, 29 Ekim 1932’de İstanbul’da doğdu. Babasını küçük yaşta kaybetti. Yalova ve İstanbul’un değişik okullarında ilköğretimini tamamladı. Ailesinin kısıtlı ekonomik imkanları nedeniyle ortaokula gidemedi. 1950’li yıllarda tiyatrocu olmaya karar verdi. Bir süre Küçük Sahne’de bulundu. Uzun bir süre resim ile ilgili çalışmalar yaptıktan sonra tamamen edebiyatla ilgilenmeye karar vererek çalışmalarını bu alana yöneltti.
Kendisinin gençlik hevesi olarak tanımladığı ilk öyküleri kimi dergi ve gazetelerde yayınlandı. 1958 yılında evlendiği Turhan Selçuk’tan bir süre sonra boşandı. 1960 sonrasında yayınlanan tüm eserlerinde (Turhan Selçuk’un şöhretinden yararlanmak istemediği için) sadece Füruzan adını kullandı.
İlk kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanınca ünlendi. Bu ödülü kazanan ilk kadın yazar unvanını aldı. Parasız Yatılı’yı Kuşatma (1971) ve Benim Sinemalarım (1973) adlı öykü kitapları izledi. Öykülerinde düşmüş kadınların, çöküş sürecindeki burjuva ailelerin, yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların dramlarına sevecen bir bakışla eğildi. Benim Sinemalarım kitabının ardından öyküye dokuz yıl ara verdi.
Efsane romanı: 47’liler
1974’te ilk romanı Kırkyedililer ‘i yayımladı. Türkiye tarihine 68’liler olarak geçmiş, devrim ve isyancı bir kuşak olan 1947 doğumluların hikâyesini anlatan eser, geniş bir kitle tarafından sevildi. 1975’te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü aldı. Daha sonra gittiği Almanya’da Türk işçilerle yaptığı röportajlarını bir Yeni Konuklar adlı kitabında topladı.
Ah Güzel İstanbul öyküsünden uyarlanan aynı isimdeki filmde 1981’de Ömer Kavur ile birlikte senaryo çalışması yaptı. Film, hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Film Festivali’nde ikincilik ödülü aldı. 1982’de yayımladığı Gecenin Öteki Yüzü kitabında yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1986’da TRT tarafından dizi olarak çekildi.
Dizi, TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi olarak seçildi. Bütün çekimlerde sette bulunan Füruzan, bu deneyimden sonra kendisi de yönetmenlik yapmaya karar verdi. 1988-1989’da “Benim Sinemalarım” adlı öyküsünü senaryolaştırarak çevre tasarımcısı Gülsün Karamustafa ile birlikte aynı adla sinema filmi olarak çekti. Film, uluslararası festivallerde büyük ilgi gördü.
Füruzan, Redife’ye Güzelleme, Kış Gelmeden ve Sevda Dolu Bir Yaz adlı öykülerini ise oyunlaştırmıştır. “Kış Gelmeden” ve “Sevda Dolu Bir Yaz” Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi. 1991’de Lodoslar Kenti adlı ilk ve tek şiir kitabını yayımladı.
Hayatımızın içinden bir Füruzan geçti! Ne mutlu bize!..