Türkiye’de “cezaevleri” denildiğinde akıllara hemen çoğunlukla sorunlu adalet sisteminin mağdur ettiği tutuklu ve hükümlülerle birlikte, buralarda yaşanan insanı hakkı ihlalleri gelse de, cezaevlerindeki iş yurtlarında çalıştırılan tutuklu ve hükümlü işçiler de birçok haktan yoksun bırakılarak çalıştırılıyor. Adalet Bakanlığı’na bağlı cezaevi işyurtları kocaman birer fabrikaya dönüşmüş durumda.
Bu işyurtlarında tarımsal üretimden tekstile, hayvancılıktan el işi sanatlarına, mobilyadan yangın tüpü imalatına kadar çok geniş bir alanda üretim söz konusu. Buna rağmen oldukça düşük ücretler karşılığında çalıştırılan mahkumların emekleri sömürülüyor. Cezaevinde çalışmayı düzenleyen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a göre, hükümlüler sağlık problemleri yoksa ve meslek sahibi değillerse çalışmak zorunda. Hapiste çalışma, Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı tarafından yürütülmekte.
Bakanlığın 2017 yılı verilerine göre, Türkiye cezaevlerinde 50 binin üzerinde tutuklu çalışıyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) hazırlamış olduğu “Türkiye Hapishanelerinde İşçi Mahpus Olmak” adlı rapora göre de, cezaevlerindeki mahkumlardan çırak olanlar 10 TL, kalfa olanlar 11 TL, usta olanlar ise 13 TL karşılığında mal ve hizmet üretiyor. CİSST Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Eren, bu mahkum işçilerin hangi koşullarda çalıştırıldığını, mahrum bırakıldıkları hakları ve mevcut durumlarını anlattı. Cezaevlerinde gelir getirici işlerin İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı tarafından düzenlendiğini belirten Eren, teşkilat yapısının “Merkez Teşkilatı” ve “Taşra Teşkilatı” olarak ikiye ayrıldığını ifade etti.
Her iki teşkilatın toplam bütçenin 2017 yılında yaklaşık 4 Milyar TL olduğunu söyleyen Eren, elde edilen gelirlerin yüzde 1’inin bile işçilere geri dönmediğini, bütçenin büyük bir kısmının yeni cezaevlerinin ve yeni adliyelerin inşaatına gittiğini kaydetti. Mahkumların asgari ücretin çok çok altında çalıştırıldığına işaret eden Eren, bu kişilerin sigortalarının dahi yapılmadığını kaydetti. Eren, “Adalet Bakanlığı; ‘mahpusların sigortalarını ödüyoruz’ diyor. Fakat bu sigorta sadece kaza, meslek hastalığı ve analık sigortasını kapsıyor. Zaten hapishanede tutulan tüm insanların sağlığı devletin güvencesi altında. Bu sigortanın mahpuslar açısından ekstra bir getirisi olmuyor. Örneğin, 25 yaşında cezaevine giren 20 sene hapis cezası alan biri çıktığında 45 yaşında olacak. O yaştan sonra yeniden bir iş bulup, emekli olmasına imkan yok. Bu nedenle çalıştırılan mahpusların sigortaları emekliliği kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Özel sektörle işbirliği
Eren, kimi özel firmaların bu mahkumları kendi adlarına düşük ücretlerle çalıştırması nedeniyle özel sektörle işbirliğinin eleştirilecek önemli konulardan biri olduğunun altını çizdi. Özel bir firmanın herhangi bir hapishane müdürüyle, herhangi bir ihale olmadan el sıkışabildiğini belirten Eren, şöyle konuştu: “Firma, hapishaneye kendi makinalarını götürerek hapishanenin gösterdiği alana kuruyor. İçeridekileri 10-13 TL’den çalıştırıyor. Dışarıda olsa çalıştıracağı herkese en az asgari ücret vermesi gerekirken, içerde asgari ücretin dörtte biri kadara mahpus çalıştırabiliyor.” Türkiye’de ilçe cezaevlerinin kapatılarak kampüs tipi cezaevlerine geçiş yapıldığını hatırlatan Eren, ülkede şu an 16 tane merkezi düzeyde büyük cezaevi kampüsü olduğunu söyledi.
‘Zorla çalıştırma’
İdare tarafından verilen görevin yerine getirilmemesi halinde ise, disiplin cezalarının verildiğini söyleyen Eren, “Bu, yasalarda doğrudan belirtilmese de satır aralarında geçiyor. Yani verilen görevi yapmadığın zaman hücreye kapatılarak cezalandırılıyorsun. Bu nedenle çalışma zorunlu kılınıyor. Aslında cezaevlerindeki tutukluların büyük bir kısmı yoksul olduğu için çalışmak istiyor. Hiçbir geliri olmadığı için günde 10 TL de olsa çalışarak kantinden alacağı yemek parasını, sigara parasını karşılayabiliyor. Bizim zaten formüle ettiğimiz talepler arasında hapishanede çalışmak kaldırılsın gibi bir şey yok. Yeterli bir ücretin verildiği, işin güvenlik kapsamına alındığı, sigortaların emekliliği kapsadığı, çalışan mahpusla çalışmayan mahpus arasında statü farkının olmadığı ve çalışmanın zorunlu olmadığı koşulda çalışma gerçekleştirilebilir” diye konuştu.
Melike Ceyhan/İstanbul-MA