PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi değerlendiren Dr. Thomas Jeffrey Miley, ‘Öcalan, kapitalist moderniteye alternatifin ne olabileceği konusunda önde gelen düşünürlerden biri’ dedi
Demokratik Ulus projesi “tehdit” görülerek, uluslararası güçlerin ortaklığından Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.
Tecrit sürecinde farklı gerekçelerle aile ve avukat görüşü engellenen Öcalan’dan son 35 aydır hiçbir şekilde haber alınamıyor.
10 Ekim 2023 tarihinde dünya genelinde 74 merkezde başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası uluslararası alanda geniş bir sahiplenme ağına ulaştı.
Cambridge Üniversitesi Sosyoloji Departmanı Öğretim Üyesi Dr. Thomas Jeffrey Miley, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesini ve ardından geliştirilen tecrit ile Öcalan’ın barış rolünü Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Öcalan’ı, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkını ve 21’inci yüzyılda Demokratik Konfederalizmi konu alan “Your Freedom and Mine” ve “Self-determination struggles: in pursuit of the democratic confederalist ideal” adlı kitaplarının da yazarı olan Miley, komplonun arkasında Türkiye’nin üyesi olduğu NATO’nun olduğunu hatırlattı.
Komplonun arkasında uluslararası güçler
Miley, Öcalan’ın kaçırılmasını anlayabilmek için emperyalist sitemin çözülüşünü ve mevcut durumdaki kriz koşullarının anlaşılması gerektiğini belirtti. Miley, “Bugünlerde haberlerde de görüyoruz; Filistin’e yönelik savaş, Filistin’e yönelik etnik temizlik ve soykırım… Bunlar aynı zamanda ABD ve onun ortağı İsrail tarafından destekleniyor” dedi.
Öcalan’ın kaçırılasında uluslararası komplonun arkasında ABD’nin olduğunu belirten Miley, “Öcalan’ın yakalanması; hem emperyalist güçlerin nasıl bir arada olduklarını hem de Öcalan’ın alternatifinin statükoya karşı nasıl tehlikeli olarak algıladıklarını gösteriyor. Çünkü Öcalan sadece bir krizde barış için kilit bir rol oynamıyor, aynı zamanda bu emperyal düzene alternatifin nasıl olabileceğine dair de bir fikir üretiyor. Çeşitli isimlerle anılan bu duruma bazen Demokratik Konfederalizm diyoruz” dedi.
‘Kürtlere yapılan zulüm’
İmralı’da Öcalan’a istisnai bir rejim dayatması olduğunu, bunun da Türkiye’nin tercihi olduğunu ifade eden Miley, “Öcalan yaşanabilecek bir barış sürecinde kilit rol oynamaya devam ediyor. Bu bakımdan Öcalan’ın İmralı’da hukukun üstünlüğünün dışında kalması Kürtlere yapılan zulmün simgesidir” dedi.
‘Uluslararası güçlerin çabası zayıf’
Batılı güçlerin yapmak istediklerinin de sınırları olduğuna değinen Miley, yakın zamanda Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) eski başkanının Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılmasına ilişkin çağrısını hatırlatarak, “Uluslararası toplum tarafından yasal veya hukuka uygun standartların uygulanmasına yönelik bazı asgari adımlar atıldı. Ancak Öcalan’a yönelik insanlık dışı muamelenin devam ettiği ve emperyalist güçlerin kendi ticaret ortakları Türkiye’yi üzmemek için ellerinden geleni yapmaları gerektiği açık. Uluslararası düzenle ilgili sorunun bir kısmı, İmralı’daki durumun çözülmesi konusundaki çabalarının çok zayıf olması” dedi.
‘Ateşi yakan kibrit’
Miley, “Bence Öcalan harika bir sembol. Kapitalist moderniteye karşı onun demokratik modernite dediği versiyonun çok ilham verici olduğunu düşünüyorum. Uluslararası güçlerin Öcalan’ı bu kadar tehlikeli görmesinin bir sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Öcalan’ın “ateşi yakan kibrit” olduğunu söyleyen Miley, “Öcalan’ın Demokratik Modernite ya da Demokratik Konfederalizm üzerine ciltler dolusu yazılarıyla kapitalist moderniteye alternatifin ne olabileceği konusunda da önde gelen düşünürlerden biri. Böylece sadece Kürtlerin değil, aynı zamanda dünya çapındaki birçok radikalin de hayal gücünü yakalıyor” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan’ın düşüncelerini susturamıyorlar’
Miley, İmralı heyetinde kendisinin de yer aldığını ve konuya dair kitabının olduğunda sözlerine ekleyerek, “Your Freedom and Mine’ kitabını Nelson Mandela’nın avukatı olan, aynı zamanda Türkiye’ye giden bu heyetlerin öncülüğünü yapan hâkim Essa Moosa’ya ithaf ettim. Essa Moosa, Öcalan’ın, Apartheid rejiminin sona ermesinde Nelson Mandela’nın oynadığı role çok benzer bir rol oynayabileceğine inanıyordu. Ve diğer şey ise Türklerin onu öldürmeye asla cesaret edemediği. Öcalan’ı izole ediyorlar, onu izole ederek düşüncesini susturabileceklerini düşünüyorlar ama düşüncelerini susturamıyorlar. Fakat Öcalan ölümsüz değil. Ve bir barış süreci için serbest bırakılması çok önemli, hatta herhangi bir nedenle o hayattayken barış süreci gerçekleşmezse, bir daha barışın gerçekleşmesinin çok zor olacağını düşünüyorum” ifadelerinde bulundu.
Demokratik Konfederal ideal
Your Freedom and Mine kitabının sonrasında “Self-determination struggles: in pursuit of the democratic confederalist ideal” kitabında ise Öcalan’ın katkısıyla halkların kendi kaderini tayin hakkını daha geniş bir çerçeveye yerleştirmek istediğini kaydeden Miley, şöyle devam etti:
“21’inci yüzyılda Demokratik Konfederalizmin ne anlama gelebileceğini düşünmek için daha fazla detaylandırmaya ihtiyaç olduğunu hissettim. Kitapta, Öcalan’ın savunduğu bu Demokratik Konfederal idealin peşinde ilerleyen çeşitli makaleler var. Kitabın arkasındaki fikir de Demokratik Konfederalizmin 21’inci yüzyılda ne anlama gelebileceğini gerçekten ayrıntılarıyla ortaya koymaktı.”
Kapitalist moderniteye alternatif
Kitaplarını yazmasındaki motivasyonun Kürt Özgürlük Hareketi olduğunu dile getiren Miley, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:
“Öğrencim tarafından Rojava’da olup biteni görmek için 2014 yılının aralık ayı sonunda Suriye’ye gidecek bir heyete davet edildim. Oradan Kürt Özgürlük Hareketi etrafında seferber olan bu insan ağının içine dahil oldum ve gördüklerimden çok etkilendim. Hem akademik düzeyde hem de Avrupa Parlamentosu, Birleşik Krallık Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nde Kürt davası için lobi faaliyetlerine giderek daha fazla dahil oldukça, davanın entelektüel meşruiyetinin Kürt davasına katkıda bulunulması gerektiğini hissettim. Dolayısıyla hareketin fikirlerini çok ciddiye almanın, hareketi meşrulaştırmanın ve güçlendirmenin bir yolu olduğunu düşündüm.”
HABER MERKEZİ