Birleşmiş Milletler, Adalet Divanı hukukunu da hiçe sayarak paramiliter Suriye Milli Ordusu’nu kullanan, Federe Kurdistan ve Rojava’da operasyonlar yapan Türkiye’ye KDP desteği sürüyor
Küt kültürünü, diline karşı asimilasyon ve yasak politikası uygulayan, Roboski’den Efrîn’e Kürtlerin başına bomba yağdıran AKP iktidarına KDP desteği sürüyor. Barzani Yardım Vakfı ile AKP’ye yakınlığıyla bilinen İHH, tüm canlılara karşı ağır suçların işlendiği Kuzey ve Doğu Suriye kenti Efrîn’de birlikte hareket ediyor.
MA’nın haberine göre Türkiye ve bağlı paramiliter grupların (Suriye Milli Ordusu-SMO’ya bağlı yapılar) 18 Mart 2018 tarihinden bu yana kontrol altında tuttuğu Efrîn’de, KDP’ye bağlı Barzani Yardım Vakfı ile AKP’ye yakınlığıyla bilinen İnsani Yardım Vakfı (İHH) arasındaki işbirliği sürüyor. Bir süre önce Efrîn’de kırmızı ve beyaz renkli balonlarla “kültür ve sanat merkezi” açılışı yapan Barzani Yardım Vakfı, son günlerde de İHH ile birlikte “yardım” dağıtıyor. Vakıf ve İHH, insanlık suçunun işlendiği kentin tüm merkezlerinde birlikte hareket ediyor. KDP Başkanı Mesud Barzani, Federe Kurdistan Başbakanı Mesrur Barzani 28 Ocak 2024 günü de Helwer’de MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı ağırlamıştı.
Dilsizleştirme, mala çökme, göçertme
Türkiye ve bağlı paramiliter gruplar, 20 Ocak 2018’de “Kürt Dağı (Çiyayê Kurmênc)” olarak bilinen Kuzey ve Doğu Suriye kenti Efrîn’e saldırı başlatmıştı. Saldırılarda sivillerin yoğun bir şekilde hedef alınması üzerine Efrîn Özerk Yönetimi tarafından “geri çekilme” kararı verilirken, kent merkezi ve bağlı ilçeler 18 Mart’ta Türkiye ve bağlı paramiliter grupların denetimine geçti.
Saldırıların sürdüğü dönemde 300 binden fazla kişi Efrîn’i terk etmek zorunda kaldı. Saldırılar öncesi yüzde 98 olan Kürt nüfusu, saldırılar sonrası yüzde 20’lere geriledi. Suriye-Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün geçtiğimiz geçmiş yıllarda açıkladığı verilere göre, Kürtlerden boşalan yerlere paramiliter güçler ve aileleri yerleştirildi; Efrîn’in köy ve ilçelerine yüzbinlerce paramiliter grup üyelerinin aileleri yerleştirildi. Bu kişilerin çoğunu İdlib’in güneyi, Halep ve Şam’ın Doğu Guta bölgesinden getirilen kişiler oluşturdu.
Saldırılar sırasında yaşamını yitiren YPG’lilerin bulunduğu Avesta Mezarlığı’nda bulunan cenazeler çıkarıldı. Yakılan, yıkılan ve el konulan yerler ya cezaevlerine ya da karakollara dönüştürüldü. Yapılan cezaevleri ve karakollar ise, paramiliter gruplar tarafından pay edildi.
Osmanlı ve Türkçü isimler
Türkiye, tüm kurum ve kuruluşlarda Kürtçe’yi ortadan kaldırdı. Her yere Türk bayrakları asılırken, sokak, köy ve kamu kurumlarının isimlerin Türkçe’leştirildi. Efrîn merkezinde bulunan Azadî Meydanı’nın ismi Atatürk Meydanı; Newroz Kavşağı’nın ismi Selahattin Kavşağı; Wetani Kavşağı’nın ismi 18 Mart Kavşağı; Kawayê Hesinkar Kavşağı’nın ismi ise Zeytin Dalı olarak değiştirdi. Qestela Miqdad köyünün ismi Selçuk Obası; Kotana köyünün ismi Zafer Obası; Kurzêlê köyünün ismi ise, Cafer Obası olarak değiştirildi.
Stratejik Kürt bölgelerine Osmanlı isimleri veren Türkiye ve bağlı güçler, Türk bayraklarının yanı sıra her yere AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını astı. Dükkan ve sokaklara Türkçe afişler asılırken, Êzidîlerin kutsal yerleri talan edildi. Herkese Türk kimliği çıkarılıyor.
Evlerine çöktüler
Göç etmek zorunda kalan on binlerce sivilin evine el konuldu. Birçok ev cezaevine dönüştürüldü ya da paramiliter güçlerin karakolu haline getirildi. Efrîn Tarihi Eserler Müdürlüğü’nün verilerine göre de kentte 96 tarihi tepe vardı. Bu tepelerin büyük bir kısmında kazı yapıldı ve tepeler talan edildi. 28’den fazla tarihi yer ve ambar yerle bir edildi, 15’ten fazla mezarlık talan edildi. Bir mezarlık da hayvan pazarına dönüştürüldü. Raco ilçesindeki Meydan Ekbes köyünden, Şêrawa’nın Kefer Cenê köyüne, buradan da Qitmê köyünden geçen tren yolunu kaldırdı ve Ezaz’daki tüccarlara sattı.
İnsanlar kaçırılıyor
Hizbullah ve JİTEM üzerinden 90’lardan beri Türkiye’de uygulanan kaçırmalar Suriye’ye de taşındı.
Türkçeleştirme politikalarının yanı sıra 5 yıllık süreçte birçok insanlık dışı uygulamalar yaşandı. Bugüne kadar 10 bini aşkın kişi kaçırıldı. Kaçırılan kişilerden bazıları katledildi ve ağır işkencelerden geçirildi. Yine yüzlerce kadın bu süreçte taciz ve tecavüze maruz kaldı.
Zeytinler çalındı, ağaçlar kesildi
Doğaya karşı da büyük bir talan yaşandı. 5 yılı aşkın bir sürede en az 368 bin zeytin ağacı ve farklı ağaç türleri kesildi. Kesilen ağaçlardan elde edilen odunlar pazarlarda satıldı. 17 binden fazla zeytin ağacı ise yakıldı. Bununla birlikte 12 bin hektarlık ağaçlık alan ateşe verildi. El konulan zeytinler, ayrıca küresel ticarete dönüştürüldü. Kasım 2018’de yayınlanan belgeler, Türkiye ve silahlı gruplar arasında yağma üzerine bir protokol imzalandığı, zeytinlerin Türkiye’de kimi sermayedarlara peşkeş çekildiği ve buradan da farklı ülkelere satıldığını ortaya koydu.
ŞEHBA