Astana görüşmelerine katılan tüm liderlerin birbirlerine ayar vermeye çalıştığını ifade eden gazeteci Aykan Sever, Ortadoğu’da Kürtlerin siyasal statüsünün şart olduğunun altını çizdi
Geçtiğimiz hafta Suriyeli konulu 21. Astana görüşmesi, Rusya, İran, Suriye ve Türkiye’nin katılımıyla Kazakistan’da gerçekleştirildi. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin iki kez ertelenen Türkiye ziyareti gerçekleşti. İki gün önce Amerikan Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la yaptığı görüşmeler ise Ortadoğu’da yeni gelişmelerin yaşanacağına işaret diyor. Diplomatik temaslarda masaya yatırılan başlıklar arasında ticari ilişkilerin yanı sıra F-16’ların satışı, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırıları var.
Bölgeyi yakından takip eden gazeteci Aykan Sever, Astana Görüşmeleri, Reisi’nin Türkiye ziyareti ve Ortadoğu’nun dengelerini etkileyen diplomatik temasları Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a değerlendirdi.
Sever, Sovyetler birliği ile başlayan Üçüncü Dünya Savaşı’nın Suriye savaşıyla fiilen devam ettiğini, İsrail’in Filistin’e saldırmasıyla da yeni bir etaba geçildiğini altını çizerek; ABD, Çin, Rusya, Türkiye ve İran gibi aktörlerin Ortadoğu’da belirleyici güç olmak için yeni hamleler geliştirdiğini söyledi.
‘ABD çekilirse Suriye; İran ve Türkiye’nin hedefi olur’
Özellikle İran’ın son dönem sahada izlediği politikalara dikkat çeken Sever, Yemen’deki İran destekli Husiler’in, Irak ve Suriye’deki milisler aracılığıyla Amerika’yı bölgeden çıkarmaya zorladığını belirterek, Amerika’nın Irak topraklarından çekilmesi konularının tartışıldığını söyledi.
Sever, “ABD’nin bölgeden çıkarılarak, Suriye Demokratik Güçleri (QSD) ile Suriye’de Esad yönetiminin ittifak yapması ve Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde sorunun çözülmesi gibi bir projeden bahsediliyor. ABD bu topraklardan çekildiği takdirde ise bu bölgeler hem İran’ın hem de Türkiye’nin doğrudan hedefi haline gelecektir. Ama hali hazırda ABD’nin çekilip çekilmemesi konusunda net bir şey yok” ifadelerini kullandı.
‘İran, doğalgaz satışında Rusya’nın yerini almak istiyor’
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşmede 10 anlaşma imzalandığına dikkat çeken Sever, bu anlaşma metninde İran’ın petrol ve doğalgaz satma isteğinin olduğunu dile getirdi. Sever, “İran doğalgaz ve petrol satışlarında Rusya’nın yerini almak istiyor. Bilindiği gibi ABD’nin İran üzerinde ambargosu var. Türkiye ABD’nin ambargosuna hayır deyip, böyle bir ilişki geliştirebilir mi? Onu bilemiyoruz. Çünkü Erdoğan ne yaparsa yapsın, yanına kar kalacağını öğrendi. Batılı ülkeler Üçüncü Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi kaybetmek istemiyorlar. Bu yüzden Erdoğan’ın her türlü kaprisine göz yumuyorlar. Şimdi Türkiye her gün hem Güney Kurdistan’a hem de Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırı ve katliamlar yapıyor. Çoğu batı ülkesi bırak tepki göstermeyi, haberi dahi olmuyor. Erdoğan da bu sessizliği kendine göre kullanıyor” diye belirtti.
‘Türkiye, İŞİD’i topraklarında barındırıyor’
İran’ın ‘terörist’ anlayışı ile Türkiye’nin ‘terörist’ anlayışının farklı olduğunu vurgulayan Sever, “Erdoğan ile Reisi’nin ‘terörle mücadele’ konusunda farklı düşündüklerini biliyoruz. Örneğin en son İran’da onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan patlamaların DAİŞ’in Afganistan’daki kolu olan ‘IŞİD-Horasan’ isimli oluşum tarafından üstlenildi. IŞİD’in Horasan Kolu, Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SADAT) ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından eğitiliyor. Türkiye burada IŞİD’i ‘terörist’ diye tariflerse, İran’da IŞİD’i terörist ilan edebilir. Ama Türkiye IŞİD’i terörist olarak görmediği gibi kendi topraklarında barındırıyor. Reisi ve Erdoğan görüşmesine uzlaşmış gibi bir fotoğraf çıkarmak istiyorlar ama İran ile Türkiye’nin uzlaşması mümkün değil” dedi.
‘Rusya, Türkiye ve İran’ın birbirlerine ‘ayar’ vermeye çalışıyor’
Astana görüşmelerinin içeriğine değinen Sever, Suriye eksenindeki gelişmeler ile ‘terörle mücadele’ başlıklarının masaya yatırıldığını dile getirdi. Sever, görüşmelerde Rusya, Türkiye ve İran’ın birbirlerine ‘ayar’ vermeye çalıştıklarını kaydetti. Sever, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herkes birbirine rakip olmakla birlikte, yan yana durmanın kendileri açısından avantajlı olacağını görüyorlar. Yapılan görüşmelerin konu başlıklarından biri de ayrılıkçı örgütlerdi. Bu gündem başlığıyla Kürtlere karşı pozisyon tarif ettiler. Ayrıksı gündem diyerek hem ABD’ye hem de Kürt hareketine karşı pozisyon almaya çalışıyorlar. Bu görüşmede ikinci büyük mesele ise, ABD’nin Suriye petrollerini çaldığını beyan etmeleri oldu.”
Astana görüşmelerinin diğer bir başlığının ise Esat ve Erdoğan yakınlaşması olduğunu belirten Sever, ancak Esat yönetiminin yaptığı açıklamaya göre bir yakınlaşmanın söz konusu olmadığının altını çizdi. Sever, “Çünkü Esat yönetimi, ‘Türkiye işgalcidir ve Suriye topraklarından çekilsin. İlişkilerimizin iyileştirmemizin koşulu budur’ diyor. Astana toplantılarına katılan herkes birbirine yalan söylüyor. Orada Suriye topraklarında yaşayan Kürtler ve başka halklara söz vermek yerine, işgalci ülkeler Suriye toprakları hakkında çeşitli kararlar alırlar. Astana’da alınan tüm kararların da aslında uygulanmayacağını tüm taraflar biliyor” ifadelerini kullandı.
‘Kürtlerin siyasal statüsü şart’
Ortadoğu’da Kürtlerle birlikte başka halkların büyük bir direnişi olduğunu vurgulayan Sever, “Bu direniş hattı önemli ve kıymetli ama mevcut hegemonik güçlerin içinden başarıyla sıyrılmak için yeterli değil. Kuzey ve Doğu Suriye’nin statüye kavuşturulması konusunda ABD’nin baştan beri bastırması gerekirdi. Bunun yerine sürüncemede bırakıldı. Bunlar yerine Birleşmiş Milletler toplantılarına Özerk Yönetim davet edilebilirdi ya da davet edilmesi konusunda vurgu yapılabilirdi. Bunun üzerinden bir zemin örgütlenebilirdi. Siyasal statünüz olmadığında, başka bir ülke, örneğin Türkiye dronlarla saldırı yaparak birçok katliam yapabiliyor. Buradaki direniş önemli elbette ama bu saldırıların durdurulması için siyasal bir statü şart” dedi.
Sever, şöyle devam etti:
“Ortadoğu’da Kürtler bir model oluşturdu fakat bağımsız bir hat çizilemedi. Ortada bağımsız bir hat çizilemediği sürece, Kürtler veya başka halklar için sağlıklı bir çıkış görünmüyor. Bir defa başka bir dünya istiyorsak, barışı öne çıkaracak bir hat öne çıkarmamız gerekir. Savaş politikaları sürdüğü sürece, bölgede mevcut faşist, militarist güçler çok fazla kanlı katliamlara girilecek pozisyondalar.”
‘Türkiye iki tarafı da kullanan pozisyonda’
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın Türkiye ziyaretine değinen Sever, “Türkiye ve ABD stratejik mekanizması kapsamında yapılan bu ziyaret, daha çok F-16’ların Türkiye’ye satışıyla ilgili. Ortadoğu ve Rusya’yla ilgili olması muhtemel görünüyor. Şimdi Nuland’ın rolü savaşçı bir rol. Türkiye’ye Ortadoğu’da yeni roller biçiyor. Bundan kasıt şu; Suriye ve Irak’tan ABD’nin çekilmesi tartışmaları var. Türkiye’nin, Ortadoğu’da jandarma rolü verilmesi tarafını net ortaya koyması isteniyor. Türkiye açısından Ortadoğu’da bir yer edinmek zaten bir hedeftir. Özellikle Güney Kurdistan’daki petrol bölgelerini işgal etmek için gönüllü. ABD bunun önünü açabilir. Diğer bir olasılık ise Türkiye’nin Rusya’ya karşı daha net bir tavır almasını isteyecekler. Fakat bu koşullarda çok mümkün görünmüyor. Yani Türkiye’nin her iki tarafı da birbirine karşı kullanan pozisyonu devam edecek gibi duruyor” diye belirtti.
HABER MERKEZİ