Sayıştay raporlarının idari soruşturmaya tabi tutulmadığını Söyleyen HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, “Meclis’in Sayıştay raporlarından hareketle etkin bir araştırma yapma ihtiyacı duyulmayacaksa Sayıştay’a ne gerek var?” diye sordu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, gündeme dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
‘Sorunun siyasi olduğu çok açık’
Bilgen, 4 Kasım 2016 tarihinde partilerine dönük operasyonlarda, HDP’li vekillerin tutuklanmasına ilişkin, “İki yıldır tutukluluk; Türkiye iç hukukunda da uluslararası kararlarda da uzun tutukluluk olarak kabul ediliyor. Konunun hukuki boyutu kabul edilemez nitelikte. Ancak sorunun siyasi olduğu çok açık. DEP’li milletvekilleri 10 yıl cezaevinde tutuldular. Türkiye sonunda ‘Biz üzerimize düşeni yaptık sıra Avrupa’da’ diye açıklama yaptı, Türkiye’nin adaylık süreciyle ilgili” diye konuştu.
‘Ekonomi önümüzdeki günlerde kaosa dönüşebilir’
Ülkede devam eden ekonomik krize de değinen Bilgen, “Yozgat’a 4 bin kişilik cezaevi yaparak mı işsizlik ve enflasyon sorununu çözeceksiniz?” diye sordu. Bilgen sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki günlerde krizin kaosa dönüşebileceği alanlardan birisi de ekonomi. Bir sorunun çözümü için önce nedenlerini doğru okumak gerekiyor. Enflasyonla ilgili güya topyekun mücadele yürütülüyor. Ancak TÜİK rakamları gösteriyor ki TÜFE’de yıllık yüzde 25, ÜFE’de 45’i bulmuş durumdayız. Ortada bir öngörü var mı? Hayır. Sonunu öngöremiyorsunuz, beklentileri tutturamıyorsunuz; ama sorunu çözebileceğinizi düşünüyorsunuz. Nasıl çözeceksiniz? Bu anlayış, sorunu çözmek bir yana daha toplumsal bir kaosa dönüştürme potansiyeli taşıyor.”
‘Sayıştay’a ne gerek var?’
Bütçe görüşmelerine dikkat çeken Bilgen, Sayıştay raporlarının idari soruşturmaya tabi tutulmadığını belirtti. Bilgen, “Türkiye’nin kendisine sorması gerekiyor. Sayıştay raporları hiçbir idari soruşturma gerektirmiyorsa, Meclis’in Sayıştay raporlarından hareketle etkin bir araştırma yapma ihtiyacı duyulmayacaksa Sayıştay’a ne gerek var? Sayıştay bir anayasal kurumsa ortaya koyduğu çalışmaları yok saymak nasıl bir hukuksuzluğu ifade eder? Çok açık iddialar var. Usulsüz satın alamalar, ihale dışı hizmet alımları ve utanılacak düzeyde kişisel harcamalar, belediye hizmeti olarak sunulmuş. Bunlar, kayyumlarla yönetilen belediyelerde de var. Kayyumlarla ilgili hiç olmazsa Sayıştay raporları üzerinden bir açıklama yapmak yerine yine kayyumlarla yönetmeye devam etmek bu ülkeyi yolsuzluk içerisinde yönetmekle tercih etmek değil midir? Eğer 15 Temmuz, 17-25 Aralık’ın bir devamıysa bu kadar şeffaflıktan uzak olan anlayış, yeni 17-25 Aralık’ları beraberinde getirmez mi? Biz bu konuyu sadece bir ekonomik denetim konusu olarak görmüyoruz. Türkiye’deki yönetim anlayışıyla doğrudan ilgili konular olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İnsanları diri diri gömün!’
Sağlıkta Şiddet Yasa teklifine dair de konuşan Bilgen “KHK’lerle işinden olan sağlık emekçilerinin özel sektörde dahi çalışmasını engelleyen düzenlemenin konulmasını siyasi ve ahlak açısından nereye koyacağımızı bilmiyoruz. Bari oldu olacak KHK ile ihraç edilen insanları diri diri gömün! Bu, sorunu uluslararası çözüme itmekten başka bir işe yaramaz” diye belirtti.
HABER MERKEZİ