Meclise sunulan ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ kanun teklifini değerlendiren İTO Başkanı Dr. Pınar Saip, yeni şiddet yasası tasarısı diye getirdikleri yasa da hiçbir hüküm bizim beklentimizi karşılamadığını ve yasa tasarısının hiçbir anlamının da olmadığını söyledi.
AKP milletvekillerince 30 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ve sağlık çalışanlarını yakından ilgilendiren “Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı” Meclis Sağlık Komisyonu’nda görüşülmeye devam ediyor. İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Dr. Pınar Saip, Meclis’te görüşülen yasa tasarısını Mezopotamya Ajansı’ndan Melike Ceyhan’a değerlendirdi.
‘Yasanın hiçbir anlamı yok’
“Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı” şeklinde sunulan 25’inci maddenin TTB’nin istediği yasa tasarısıyla hiçbir ilgisi olmadığını dile getiren Saip, “Bizim önerilerimizde sağlıkta şiddete maruz bırakanlarla ilgili 2 ile 4 yıl arasında hapis cezasının verilmesi, hükmün açıklanmasının ertelenmesinden yararlanmaması, şiddet girişimi sağlık hizmetine sunumunu engellediyse cezaların iki kat artırılması gibi talepler vardı. Yani caydırıcılık içeriyordu. Bu yeni yasa tasarısında ise hiçbir değişiklik yok. Yeni şiddet yasası tasarısı diye getirdikleri yasa da hiçbir hüküm bizim beklentilerimiz karşılamamaktadır. Bu nedenle yeni getirilen yasa tasarısının hiçbir anlamı da yok” diye konuştu.
‘Mesleğin icra etmesine engel’
Saip, yasa tasarısının 5’inci maddesiyle hekimin mesleğini icra etmesiyle ilgili bir yargı kararı olmaksızın kişilerin güvenlik soruşturması nedeniyle mesleğini icra etmesinin elinden alındığını kaydetti. ‘’Kimin tarafından verildiği belli olmayan bir takım güvenlik soruşturmaları sonucunda hekimin mesleğinin icrasının elinden alınması korkunç bir maddedir’’ diyen Saip, “Hiçbir hukuksal dayanağı olmadan hekimin çalışma hakkının elinden alınmasının bir örneğini Nazi Almanyasının Yahudi hekimlerine karşı kullandığını görüyoruz. Dünyada bunun başka bir örneği daha yoktur” diye belirtti.
‘TTB işlevsizleştirilmek isteniyor’
Bir hekimin ikinci bir iş alacağı zaman Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) onay alması gerektiğini hatırlatan Saip, TTB’nin yetkisinin bu kanunla kaldırılmak istendiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu, büyük ticari işletmelerin hekimleri birçok ilde gereğinden fazla çalıştırarak hekim emeğini sömürmesi anlamına geliyor. Bu tür izinlerin Sağlık Bakanlığı tarafından değil meslek odaları tarafından verilmesi gerekiyor. Bu yetkinin TTB’nin elinden alınması odaları işlevsizleştirme anlamı taşımaktadır” ifadelerini kullandı. Saip son olarak şunları dile getirdi: “Her bir maddenin uzun uzun tartışılması gerekiyor. 5 milletvekilinin imzasıyla bu kadar geniş, sağlık alanını bu kadar çok etkileyebilecek maddelerin bir anda tek bir torba yasası ile getirilip iki gün öylesine bir tartışma yapılması Türkiye demokrasisi açısından kabul edilebilir bir şey değildir.”
Diyarbakır’dan ‘ortak’ tepki
Öte yandan, Diyarbakır Barosu, HAK İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, “Sağlıkta Şiddet Yasası” diye Meclis’e sunulan kanun teklifine ilişkin yazılı açıklama yaptı. İktidar vekilleri tarafından Meclise sunulan teklifin, çok daha ağır bir ihlal içerdiğine dikkat çekilen açıklamada, teklifle, bugüne kadar KHK ile ihraç edilen yahut güvenlik soruşturması engeliyle karşı karşıya bırakılan hekimlerin SGK ile anlaşması olan hastanelerde çalışmasının önü kapatılmak istendiği hatırlatıldı. Soruşturmaların sonucu beklenmeden, insanların emniyet ve istihbaratın muğlak, keyfi ve hukuksuz raporlarına dayanılarak işlerinden atılmaları yahut hak kazandıkları işe alınmamalarının çalışma hakkının ağır bir ihlali olduğu belirtilen açıklamada, bu ağır ihlalin mağduru olan hekimlerin SGK ile anlaşması olan hastanelerde çalışmalarının önünü kapatılmasının, bu insanları sosyal ölüme terk etmek demek olduğu kaydedildi. Açıklamada, “Çoğunun hakkında soruşturma dahi açılmamış hekimlerin birden fazla cezaya ömür boyu çarptırılıyor olması yasal olsa bile hukuki değildir, meşru değildir” denildi.