AYM, DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile tutsak siyasetçiler Zeynep Ölbeci, Alp Altınörs ve Bülent Parmaksız’ın başvurularında, yakalama, gözaltı, tutuklama ve adli kontrol tedbirlerinin “hukuksuz” olmadığını ileri sürdü
Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in ve Kobanê Davasından tutuklu bulunan siyasetçiler Zeynep Ölbeci, Alp Altınörs ve Bülent Parmaksız’ın yaptığı başvurulara ilişkin 23 Ocak ve 24 Ocak’ta aldığı kararın gerekçesini açıkladı.
Önder’in yaptığı başvurulara ilişkin verilen kararda AYM, KCK Konseyi üyelerinden Murat Karayılan’a ait olduğu ileri sürülen bir sanal medya hesabından yaptığı paylaşımlara yer vermesi dikkat çekti. Karayılan’a ait olmadığının bilinmesine rağmen yer verilen hesapta 5 Ekim 2014’te paylaşılan bir gönderi, 6-8 Ekim 2014’te Kurdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde yaşanan halk protestolarını başlattığına dayanak olarak gösterildi.
‘Tanıkların’ beyanlarını doğru kabul etti
Doğru olmadığı pek çok davada da ortaya çıkan gizli ve açık olarak tanımlanan kişilerin beyanlarının da gerekçe olarak yer aldığı Önder’in kararında AYM, Önder’in “Kişi hürriyeti ve güvenlik hakkının ihlali” kapsamında yaptığı başvurunun idari ve hukuki yollar tüketilmeden yapıldığına işaret etti. AYM, bu gerekçe nedeniyle bu başlıkla yapılan başvuru reddetti. AYM Önder’e ilişkin verilen adli kontrol şeklindeki ceza uygulamalarının da seyahat özgürlüğünü ihlal etmediğini ve bu gerekçe ile yapılan başvuruyu da reddetti. AYM, Önder’in konuşmalarının suçlama konusu yapılmasını da değerlendirerek, söz konusu konuşmalara dair derece mahkemesini henüz karar vermediği, bu nedenle bu aşamada başvurunun incelemesinin mümkün olmadığına yönelik karar verdi.
Tutuklu hali ölçülü buldu
Kobanê davasında 4 yıldır tutuklu bulunan HDP eski MYK üyesi Alp Altınörs’un tutuklanması ile “kişi hürriyetinin ihlali” edildiğine dair başvuruya dair de gerekçesini açıklayan AYM, Altınörs’un suçlandığı, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiasını öne sürerek, yerel mahkemenin henüz bir karar vermemesine rağmen Altınörs’un tutuklamasının ölçülü olduğunu savundu. HDP’nin olaylara ilişkin yaptığı çağrıyı ileri süren ve henüz mahkeme karar vermeden olayların yaşanmasında bu çağrının neden olduğunu kabul eden AYM, “Belirtilen tüm hususların tutuklama tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir” ifadesine yer verdi. AYM, Altınörs’un suçlandığı iddialara denk gelen suçlamaların katalog suç kapsamına girdiğini anımsatarak, bu hali de tutuklama halinin uygun olduğuna gerekçe olarak gösterdi. AYM ayrıca Altınörs’ü kaçma şüphesinin de olduğunu ileri sürdü.
İfade hürriyeti incelemesi ‘Gerekli değil’
AYM, başvurucunun siyasi bir amaçla tutuklandığı ve tutuklama tedbiri nedeniyle ifade hürriyeti, örgütlenme hürriyeti ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiği iddialarının incelenmesini ise “gerekli olmadığını” ifade etti ve “kabul edilemez” kararı verdi.
Bülent Parmaksız’ın 17 Aralık 2020 tarihinde “yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması ile soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” yönündeki başvurusunu da değerlendiren AYM, kararına diğer siyasetçilerde olduğu gibi “6-7 Ekim Olaylarına İlişkin Genel Bilgiler” başlıklı kopyala-yapıştır metin ile giriş yaptı.
‘Kuvvetle suç şüphesi’
Parmaksız’ın kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin hukuk yollarının tüketilmediğini belirten AYM, bu gerekçeyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi. AYM, tutuklamanın hukuki olmadığına dönük iddiaya dair ise tutuklama kararını veren Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 6-7 Ekim olaylarına ilişkin müşteki, tanık ve şüpheli beyanları, araştırma/tespit tutanakları ve diğer bilgi ve belgelere dayanarak “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçu ile olaylar sırasında işlenen farklı suçlara azmettirme suçları yönünden başvurucu hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunduğunu öne sürdü.
Gizli ve açık tanık ifadeleri
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Kobanê Davası’ndaki gizli ve açık tanık ifadelerine yer verilen AYM kararında, “isnat edilen suçlar için öngörülen yaptırımın ağırlığı ve işin niteliği gözetildiğinde uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu görülmektedir” değerlendirmesi yaparken, iddiaya dair “dayanaktan yoksun olduğu” gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verdi.
Ölbeci’nin başvurusunda aynı gerekçeler öne sürüldü
Siyasetçi Zeynep Ölbeci’nin 17 Şubat 2021 tarihli yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine dair başvurusu da aynı gerekçelerle kabul edilmedi.
MA / Fırat Can Arslan