Kurucu üyesi olduğu ve Genel Başkan Yardımcılığı görevi üstlendiği AKP ile sonraki yıllarda yolu ayrılan Fatma Bostan Ünsal, 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran genel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP-MHP arasında yerel seçimlere dair yaşanan ayrışma ve yeni ittifak arayışlarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Necla Demir’e değerlendirmelerde bulundu. AKP-MHP için yerel seçimlerde ittifakın hayati önemde olmadığını savunan Ünsal, “MHP’li belediyeleri kazanma ihtimali olduğunu düşünen AK Partili siyasetçiler yüzünden zor bir ittifak olacaktı. Nitekim MHP Genel Başkanı Bahçeli, AK Parti için çok önemli olduğunu düşündüğü İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarına aday göstermeyeceklerini, karşılığında da benzer bir tavır beklediğini ifade edince bu teklif başta Erdoğan olmak üzere AK Partili siyasetçilerce hüsnü kabul görmedi. Ayrıca belediye başkanlığını kazanmanın hayati önemde olduğu İstanbul’da, HDP’nin üçüncü büyük parti olması bu şehirde seçimi kazanmak isteyen AK Parti için MHP ittifakını cazip olmaktan çıkarıyordu” dedi.
‘Yapıcı muğlaklık’taktiği
Mevcut durumun birçok farklı boyutu olduğuna değinen Ünsal, şöyle dedi: “AK Parti, çatışma çözümü çalışmalarına aşina olanların ‘yapıcı muğlaklık’ ifadesinin çok iyi uyduğu bir durumdan faydalanmak istiyor gibi görünüyor. Bir taraftan ‘Cumhur İttifakı devam ediyor’ derken, diğer taraftan yerel seçimlerde anlaşmazlığa düşme ve Andımız ile ilgili birbirine zıt görüş bildirme ile İstanbul gibi büyük şehirlerde, ana muhalefet partisinden sonraki en büyük parti olan ve büyük oy potansiyeli olan HDP’li seçmene ulaşmanın imkanları ortaya çıkmaktadır.”
‘İktidarını kaybetmemek için…’
Yerel seçimlere doğru gidilirken başka ittifakların ortaya çıkmasının mümkün olup, olmadığı sorusuna da yanıt veren Ünsal, demokrasinin en temel özelliklerinden biri olan ‘iktidarın seçimler yoluyla değişmesinin normal görülmesinin’ adeta unutulduğu bir siyasi vasatın ortaya çıktığını ifade etti. Ünsal, “İktidarın el değiştirmesi o kadar normaldir ki, bazen buna zorlanır bile. İktidarın seçimle değişebilir olması temelinde bir araya gelmesi gereken seçmen ve partili yapısından çok uzaklaşmış durumda Türkiye siyaseti. Bu yüzden Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı ve 2015 Haziran seçimlerinden sonra TBMM, kendi içinden bir kabine oluşturmadı. Ne yazık ki o dönemde Türkiye toplumu, TBMM’yi hükümet kurmak üzere zorlayamadı. Bu iktidarın el değiştirmesi temel prensibinin her düzeyde yaygın kabulü olmadığı takdirde seçimlerin de esasen bir manası olmaz. Demokrasinin bu özelliğini hatırla(t)mak bu ortamda hayati önemdedir.İktidarın aşırı önemde görüldüğünü anladığımız Erdoğan’ın iktidarını kaybetmemek için çok büyük değişiklikler yaptığını ve birbirine zıt gruplarla ittifaklar yapabildiğini gördük. Türkiye siyasetini, yerel seçimler öncesindeki ittifakın bu belirsiz yapısı çeşitli riskleri barındırdığı için hiç akla gelmeyecek yeni çalımlar, yeni hamlelere açık hale getirmiştir” dedi.
İSTANBUL