‘Kürt annesini görmesin’ politikası nedeniyle tutsaklar ailelerinden uzak cezaevlerine sevk ediliyor. Siyasetçi Zeynel Taş’ın annesi de oğlunu aylardır göremiyor. Anne Taş, ‘Bir kere göreyim, yolda öleceksem de öleyim’ diyor
AKP’nin özel savaş politikası nedeniyle tutsaklar ailelerinden uzak kentlerde sevk ediliyor. Gidilen yolların uzunluğu nedeniyle geçtiğimiz yıl birçok kişi kaza geçirmiş iki kişi ise yaşamını yitirmişti.
Riha’da Hewag (Bozova) Belediyesi Eşbaşkanı Zeynel Taş’ta yerine kayyım atandıktan sonra 2016 yılında sanal medya paylaşımları ve cenazelere katılması gerekçesiyle tutuklanarak 11 yıl 9 ay 22 gün ceza verildi.
Taş, 2022 yılında Yozgat 1 No’lu T Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Ailesi ise Hewag’ta yaşıyor. Mesafenin uzaklığından kaynaklı ailesi 16 aydır Taş’ı ziyaret edemiyor. 76 yaşındaki anne Dursun Taş, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mahmut Altıntaş’a konuştu.
Kalp hastalığı bulunan ve belinde de platin bulunan anne Taş, ve Taş’ın ağabeyi Şevket Taş, Yozgat’a yapılan sevk ile ailenin de cezalandırılmak istendiğini söyledi.
‘Kürt anasını görmesin’ politikası
Yaşananların “Kürt anasını görmesin” politikası olduğunu dile getiren Taş, “Kardeşim BDP’den Belediye Başkanı olduğu için AKP iktidarı hazmedemedi. Bu nedenle de altı boş iddianamelerle kardeşim tutuklandı. Bunun hukukta da hiçbir yeri yok. Halkın iradesi yok sayıldı. Kayyım atandıktan sonra halk yararına hiçbir şey yapmadı. Sonrasında AKP belediyesi de halk yararına bir şey yapmadı. Ancak belediye BDP’nin elindeyken, kardeşimin halka çok güzel hizmetleri oldu. Bu nedenle halk tarafından da çok seviliyordu” diye konuştu.
Aylardır oğlunu göremiyor
Annesinin sağlık sorunları olduğunu aktaran Taş, “Kardeşim Yozgat’a sürgün edildikten sonra tek bir defa annemi götürebildik. Yolda rahatsızlandı, günlerce ayağa kalkamadı. Bir buçuk yıldır annem kardeşimi göremiyor. ” diye belirtti.
Çileye dönüşüyor
Annesinin ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen görüşe gitmek istediğini ifade eden Taş, “‘Bir kere göreyim, yolda öleceksem de öleyim’ diyor. Anneme görüşe gittiğimizi söylemiyoruz. Ondan gizlice görüşe gidiyoruz. Bizler için de gidiş geliş çok zor oluyor. Bir gün öncesinden gitmemiz gerekiyor. Yabancısı olduğumuz bir yer olduğu için kalacak yerimizde yok. Dönüşlerde kardeşim haftada bir olan telefon hakkını tüketmek zorunda kalıyor. Meraklandığı için vardınız mı diye bizi arıyor. O da yolda başımıza bir şey gelecek diye endişeleniyor” ifadelerini kullandı.
Tutsaklara yönelik hak ihlalleri
Cezaevlerinde tutsakların uğradığı hak ihlallerine değinen Taş, şunları söyledi: “Tutsaklar cezaevi idaresi tarafından sürekli keyfi muamelelere maruz kalıyor. Zaten kardeşimin sürgün edilmesi başlı başına keyfi muameleydi. Onun gibi birçok tutsak keyfi gerekçelerle ailelerinden uzak cezaevlerine sürgün edildi. Keyfi gerekçelerle birçok tutsağın infazı yakıldı. Tutsaklar sürekli hak ihlallerine uğruyor.”
‘Halk tutsaklara sahip çıkmalı’
Cezaevlerindeki baskılara karşı halkın tutsaklara sahip çıkması gerektiğine vurgu yapan Taş, “Eğer kardeşimin infazı yakılmazsa, 22 ay sonra serbest bırakılacak. Ancak birçok tutsağın keyfi gerekçelerle infazı yakıldığı için, kardeşimin durumundan da endişeliyiz. Bu hukuksuzlukların son bulması için halkın tutsaklara sahip çıkması gerekiyor. Zindanlardaki tutsakları unutmamız lazım. Hukuksuz ve keyfi muamelelere karşı tutsaklarla dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
RİHA