İHD kayıp yakınları bu hafta Colemêrg’te Abdullah Canan’ın, Amed ve Şırnex’ta Nuri Dayan ve Ömer Önen’in, Êlih’te Mehmet Şirin Maltu’nun akibetini sordu
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları her hafta ‘Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın’ şiarıyla düzenledikleri eylemlerine bu haftada devam etti.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, 106’ncı haftada devam eden eylemlerini Gever ilçesindeki şube binası önünde gerçekleştirdi. Açıklamaya İHD yöneticileri, Gever Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve kayıp yakınları katıldı. Bu haftaki eylemde 17 Ocak 1996 tarihinde evinden çıkan ve gözaltına alındıktan sonra 21 Şubat 1996 yılında işkence edilerek katledilen Abdullah Canan’ın akıbetini soruldu.
Açıklamada konuşan İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, “Geçmişte siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi” ifadelerini kullanmasının bir itiraf olduğunu söyleyerek, “Devlet bile bile failleri korumaya devam ediyor. Bütün faili meçhul cinayetlerdeki ailelerin çocuklarının ahında boğulacaksınız. Burada toplanan tüm insanlar bir intikam amaçlı değil, adaletin sağlanması ve faillerin bulunması için burada” dedi.
‘7 kurşunla katledildi’
Abdullah Canan’ın hikayesini oğlu Avukat Tayyüp Canan okudu. 43 yaşındaki Abdullah Canan’ın Gever’de yaşayan bir iş insanı olduğunu belirten oğlu, bölgede yaygın bir biçimde işlenen ve ailesini de hedef alan ağır hak ihlalleri nedeniyle o dönemde savcılığa başvurduklarını belirterek hikayeyi şöyle anlattı:
“Yedi akrabası ile birlikte yaptıkları başvuruda Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bunun üzerine Yurdakul, Canan ve şikâyetçilerden 2 kişiyi taburdaki makamına çağırdı. Onlardan kendisi hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmelerini istedi. Abdullah Canan şikâyetinden vazgeçmeyeceğini söyleyince, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi. 7 Ocak 1996 sabahı Hakkari’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı. Tanık beyanlarına göre Yüksekova – Van karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı. Askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldü. Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Abdullah’ın bulunmasını istedi. Ancak onun gözaltına alındığı inkâr edildi. 21 Şubat 1996 günü Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova- Esendere karayolundaki bir menfeze bırakılmıştı. Canan Ailesi, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Abdullah Canan’ın öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul aleyhine suç duyurusunda bulundu. Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu’nda, Yargıtay Başsavcısı’nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan’ı gözaltına alanlar, işkence ile katledenlerin isimleri yazılı ve failleri bellidir. Devlet, Abdullah Canan’ın kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlenmeli, fail ve sorumlular üzerindeki koruma kalkanı kaldırılarak yeniden yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmalıdır. Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Amed
Amed’de İHD ve kayıp yakınları 780’inci hafta eylemini, Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eylemde Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesinde 14 Ocak 1994’te kaybedilen Nuri Dayan ve Ömer Önen’in akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, 30 yıldır kayıpların mücadelesini yürüttüklerini söyleyerek, “Kendilerince bazı siyasi cinayetlerin mertçe işlendiğinden bahsettiler. Dönemin İçişleri bakanlarından biri olan siyasi parti genel başkanının bu beyanı bir itiraftır. Özellikle Kürtlere, muhaliflere yönelik işlenen cinayetlerin bir övünç kaynağı olarak görüldüğü, bu itirafla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın terk edilmesi ve hesaplaşılması gerekmektedir” diye belirtti.
Açıklamada konuşan Önen’in eşi Nezire Baran, “30 yıl geçti. Onu ve arkadaşlarını arıyorum. Bu acı unutulmaz. Onları anıyorum. Onların yolunda geçiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyoruz. Devlet hem kaybetmişti hem de her gün eve baskın yapıyordu. Bize eşin ‘PKK’ye mi katıldı’ diye soruyorlardı. Bizde onlara hayır diyorduk, kaybettiniz diyorduk. Biz devletin zulmünden sonra Amed’ê yerleştik. Bugün torunum 13 yaşına geldi. Biz bu yolu sürdüreceğiz. Bizler ölsek de torunlarımız devam ettirecektir. Bizler bu mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
‘Hizbullahçı köyleri arasında kayboldular’
Konuşmaların ardından İHD Amed Şebesi Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi hikayeyi okudu:
“Ömer Öner Diyarbakır’ın Xan Axpar (Çınar) ilçesi Aktepe köyünde ikamet eder. Olay tarihinde köyden arkadaşı Nuri Dayan ile birlikte traktörle kaybolan hayvanlarını aramaya çıkar. Görgü tanıkları iki arkadaşı en son, Kuği ve Pire köyleri arasın da görür. Kuxi ve Pire köylüleri akrabalardır. Her iki köy halkı koruculuk yapar. İki köy çevrede Hizbullahçı olarak bilinirler, Öner ve Dalyan bu iki köy arasında kaybolur. Eşinin söylemlerinde şunlar yer alır; ‘Eşim, Çınar Karakol komutanı tarafından açıkça tehdit ediliyordu, bu olaydan sonra da baskılar artmaya başladı.
Eşim kaybedildikten sonra oğlum öldü. Hastaydı, doktora götüremedim. Askerler hem eşimi kaybettiler hem de her gece evime baskın yapıyorlardı. Bir baskında beni zorla askeri araca bindirirken çocuklarım eteğime yapışıp, beni bırakmıyorlardı. Beni darp ederek araca bindirdiler. Başka araca da kaynım Fevzi Öner’i bindirmişlerdi. Bizi Çınar Karakoluna götürdüler, baskı yaptılar. ‘Senin eşin dağa gitmiş ve sık sık eve geliyor’ deyince, ben de benim eşimi siz kaybettiniz bunu herkes biliyor. Hem eşimi kaybediyorsunuz hem de dağa çıktı diyorsunuz diyerek karşı çıktım. O sırada Aşağıkonak Karakol komutanı da oradaydı, zaman zaman evimize baskın yapılırken kendisini görüyorduk, bu nedenle onu tanıdım.’
Olaydan yaklaşık 6 -7 ay sonra Amed merkeze bağlı Tavuklu köyünde köylüler terk edilmiş bir traktör bulur. Traktör kurşunlanmış ve motoru sökülmüş haldedir. Bu olay zaten devlet tarafından baskı altında olan ve sık sık gözaltına alınan Ömer Öner’in öldürüldüğü fikrini güçlendirir. Öner ve Dayan aileleri askerlerin süren yoğun baskısı nedeniyle her hangi bir kuruma resmi başvuruda bulunmaz. Kendi çabaları ile çevre köylere haber salarak bilgi edinmeye çalışan aileler, Ömer Öner ve Nuri Dayan’dan bir daha haber almaz.”
Êlih
Êlih’te (Batman) de İHD ve kayıp yakınları, 616’ıncı haftada Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Êlih Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri katıldı.
Bu haftaki eylemde 31 Ocak 1995 yılında Êlih’in Hezo (Kozluk) ilçesi Zediya mezrasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Maltu’nun akıbeti soruldu. Maltu’nun kaybedilme öyküsünü anlatan İHD Şube Yöneticisi Yunus Bağış, 17 yaşındaki Mehmet Şirin Maltu’nun evine 31 Ocak 1995 gecesi, aralarında asker, özel tim ve köy korucularının da bulunduğu güvenlik güçleri, panzerler eşliğinde baskın yapıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Kimlik kontrolü yapan askerler Maltu’yu dışarı çıkardılar. Sabah saat 04.00’e kadar açık alanda işkence gören Maltu’nun çığlıkları duyuldu. Ardından, Maltu’yu alıp götürdüler. Ertesi gün saat 12.00 civarı dört araç eşliğinde elleri, ayakları bağlı ve kafasına çuval geçirilmiş halde köye geri getirdiler. PKK sığınaklarını ve silahlarının göstermesini istediler. Köylüler; Maltu’ya işkence yapıldığını, ayakta duramayacak durumda olduğunu, Maltu’nun PKK ile ilgisinin olmadığını ve sürekli ‘bilmiyorum’ dediğini belirtmişlerdir. Daha sonra askerler Maltu’yu taşıyarak araca bindirip götürdüler. Aile baskına katılan Bekirhan Jandarma Karakolu ve Kozluk Jandarma Bölük Komutanlığına başvurur. Aileye çocuklarının gözaltında olmadığı söylendi. Aynı tarihlerde Batman Komando Taburu’nda gözaltında tutulan bir kişi serbest bırakılınca Maltu ailesine, Mehmet Şirin’i taburda gördüğünü ve altı gün boyunca beraber gözaltında tutulduklarını anlattı.”
Şırnex
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şirnex Şubesi, gözaltında kaybedilen ve kaybettirilenler için kayıp yakınlarıyla basın açıklaması yaptı. Cizîr ilçesinde bulunan sanat sokağında yapılan açıklamaya, DEM Parti ve MEBYA-DER yöneticileri ile insan hakları aktivistleri katıldı. Açıklamada konuşan İHD üyesi Lokman Dirican, Amed’in Çinar ilçesine bağlı Kuği ve Pire köyleri arasında 1994 yılında kaybettirilen Ömer Öner ve Nuri Dayan’ın akıbetini sordu.
HABER MERKEZİ