“Uluslararası İnsan Hakları Rejiminin Krizi” çalıştayında konuşan hukukçular, insan hakları doğasının değiştiğini belirterek, ”İnsan haklarında bir ihlal gördüysek onu öne itip mücadele etmeliyiz” dedi.
Uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu tarafından İzmir’de düzenlenen, “Uluslararası İnsan Hakları Rejiminin Krizi” başlıklı çalıştayı, “Uluslararası İnsan Hakları Rejiminin Geleceği: Alternatifler mi, inşa mı?” konulu tartışmanın ardından son buldu.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen çalıştay, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Uluslararası Demokrat Hukukçular Örgütü, İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Hukukçular Örgütü ve İzmir Dayanışma Akademisi tarafından organize edildi. Nesin Matematik Köyü’nde gerçekleşen çalıştayın son oturumunda konuşmalar yapıldı.
‘Bir değeri kalmadı’
Oturumda ilk olarak konuşan Essex Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Carla Ferstman, insan haklarının, mücadelenin önemli bir parçası olduğunu belirterek, bu hakların farklı yerlerde, farklı istismarlara maruz kaldığını söyledi. İnsan haklarının, insanların kendi haklarına tutunması için önemli olduğunu dile getiren Ferstman, günümüzde insan hakları projesinin bir değeri kalmadığını söyledi.
Türkiye de uyacağını söylüyor ama…
Ferstman, “İnsan hakları projesi, sürekli olarak mücadelemizi güçlendirmesi açısından önemli bir proje. Türkiye de insan hakları projesine uyacağını söylüyor; ama bir türlü mücadeleye uymuyor” dedi. Bütün halkların görevinin mücadele etmek olduğunu belirten Ferstman, ”Biz insanlar, insan haklarında bir ihlal gördüysek onu öne itip mücadele etmeliyiz. İnsan haklarının çok farklı tartışmaları var. Her ülke insan haklarına karşı farklı temel bakış açılarına sahiptir” ifadelerini kullandı.
D’Souza: Demokrasi sadece zenginler için var
Westminster Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Radha D’Souza da, Özgürlük ve demokrasinin sadece zenginler için var olduğunu söyleyerek, “İnsan hakları adı altında Hindistan’daki çiftçi ve yerli halklara çok sayıda hak ihlali uygulanıyor. Devletin zalimane uygulamalarını gördük” dedi.
İnsan hakları denilen bir şey yoktur
Ülkesinin üçte birinin hala askeri yönetim altında olduğunu hatırlatan D’Souza, böyle bir ülkede anayasanın anlamının olduğunu düşünmediğini vurguladı. ”İnsan hakları denilen bir şey yoktur” diyen D’Souza, sözlerini şöyle tamamladı: ”Evet, insan hakları iyidir dedik. Bu yüzden insan hakların doğası çelişti. İnsan haklarının doğası, 19’uncu yüzyılda değildir. İnsan hakları şu anda emperyalist güçleri desteklemek için vardır.”