Seçim ile ilgili tartışmalar başladı. En önemli konu hakkında ne YSK, ne içişleri bakanlığı ne de adalet bakanlığı yanıt vermiyor. Oy potansiyelli taşıma, tekrardan devreye konacak bütün veriler bunu gösteriyor. Cumhur ittifakının az oyla kaybettiği yerel bölgelere yeni kayıtlar başladı. Şırnak’taki en son yerel seçimlerde, asker ve polisin oy kullanılmasıyla Şırnak HDP’nin elinden alınmıştı. 2000’li yıllardaki seçimlerde Kürdistan’da sandıklarda özel tim, asker ve korucular denetiminde halk oyunu kullanmaya giderdi. Hatta korucu olan muhtarlar toplu oy dahi kullanıyorlardı. Sandık hilesi, korku, devletin imkânları ile senelerdir seçimler yapılıyor bu ülkede. Ve bugünlere geldik. Sözüm ona çağdaş ve demokratik bir ülke olma yolunda büyük adımlar atarak ilerlemeye, büyümeye devam ediyoruz. Büyümeden neyi kast ettiklerini bir türlü anlayamadık. Ortada büyümeden ziyade küçülme, ileri adımdan ziyade karanlıklara adımdan başka bir şey göremiyoruz.
Yıllardır Erdoğan kazanıyor kazanmasına da vergiden muaf olan yandaşlar, yolsuzluklara bulaşanlar, uyuşturucu ticareti yapanlar ve mafya grupları da ülkede cirit atıyor. Para nereden gelirse gelsin dendi ve ülke kara para aklama yerine döndü. Zaten hiçbir zaman tam rayına oturmayan adalet ve hukuku da bitirdiler. Mersin’de ele geçirilen 4,9 ton uyuşturucu hangi adrese geldi açıklanamıyor ve kimse de üzerinde durmuyor. Her şeyi ne kadar çabuk unutuyoruz.
Şu anda dünya büyük bir skandalla çalkalanıyor. J.Epstein’a ait özel bir adada çocukların tanınmış insanlara pazarlanması. Epstein olayında bulunan listedeki kişiler dünyanın önemli siyasileri ve tanınmışları. J.Epstein’ın Yahudi kökenli ve multimilyarder olması konuyu daha da büyütüyor. İddialar çok önemli ayrıca işin içinde Türkiye de var. 1999 depreminde kaybolan çocukların akıbetinin de gündeme gelmesi daha da önem taşıyor. Bu en son depremde de çocukların kaybolduğu iddiaları gündemde. Her ne kadar ispatlanmış bir belge olmasa da “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözü aklımıza geliyor. Çünkü yakın zamanda ülkemizde çocuk istismarı olayları yaşandı. Ensar Vakfı’nda yaşanan olay halen hafızamızda, “bir kereden bir şey olmaz”da. Birçok kere çocuklara taciz ve tecavüz olayına şahit olduk bu ülkede. Rojava’da IŞİD terör örgütüyle beraber çalışan, bir zamanlar “öfkeli çocukların” sahipleri de İŞİD’in kadın kaçırma olaylarına göz yumdular, unutmamak gerekir. Hatta kaçırılan kadınlar Ankara’da ortaya çıktı. Anlaşılan o ki, uçkur meselesi gündemden düşmeyecek, sapık zenginler ve siyasetçiler olduğu müddetçe.
Seçim ve seks skandalıyla ülke ve dünya çalkanırken Ortadoğu’da kan gölü dolmaya devam ediyor. Özelikle de son günlerde Zap’ta yaşanan savaş dikkat çekiyor. Her iki tarafın açıklamalarına bakalım. Türkiye basını 9 askerin ölümünden dolayı yas tutuyor ve arkasından MSB açıklama yapıyor “78 yeri imha ettik ve 77 teröristi etkisiz hale getirdik.” HPG basını da “61 askerin etkisizleştirildiğini” açıklıyor. Senelerdir aynı olaylar. Asker ölümlerinden sonra gelen klasik bir açıklama. Şu anda saat 21.33 ve evimin üzerinden jetler uçuyor. Birilerin bekası için şart bu uçuşlar. Her seçim öncesi olduğu gibi savaş tırmandırılıyor. Muhalefetin, STK’ların ve halkın bu iktidara “neden savaşıyoruz” diye güçlü bir sesle sormasının vakti geldi geçti bile. 40 senedir emekçinin, emeklinin ve geleceğin imkânları heba ediliyor. Buna en yakın zamanda dur demek gerekir. Ekonominin durumu ortada, uzmanlar bu konuda bilgi veriyorlar. Halkın yaşam koşulları kalmadı. Milliyetçilik ve dini nedenler ortaya atılarak insanlara algı operasyonları yapılıyor. Birlikte onurluca yaşanacaksa her parti lideri kendi sorumluluğunu yerine getirmelidir.