Cezaevlerindeki tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle sürdürdüğü açlık grevi 52’nci gününe girdi. Tutsak olduğu cezaevinde açlık grevine başlayan Qereyazî Belediyesi Eşbaşkanı Göksu, ‘Sayın Öcalan ve fikirlerine tecrit uygulanıyor. Aslında tecrit edilen hakikatin kendisidir’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü talepleriyle cezaevlerindeki siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi, 52’nci güne girdi.
İmralı’daki tecridin sonlandırılarak Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla 10 Ekim 2023 tarihinde dünya genelinde 74 merkezde yapılan eş zamanlı açıklamalarla birlikte ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ kampanyaları başlatılmıştı.
Kampanya kapsamında Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için sürdürülen açlık grevlerinin 15 Şubat’a kadar sürmesi planlanıyor.
Tecrit hakikatin kendisidir
Öte yandan açlık grevlerine giren tutsaklardan mesajlar da gelmeye devam ediyor. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yerine kayyım atanarak tutuklanan Qereyazî (Karayazı) Belediyesi Eşbaşkanı Melike Göksu, avukatları aracılığı ile gönderdiği mektupta, Kürt sorununun çözümünün tek adresinin PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu kaydederek, herkesi tarihsel sorumluluğu yerine getirmeye çağırdı.
Göksu, yıllardır uygulanan tecrit politikalarının toplumsal hakikate dönük politikalar olduğuna işaret ederek, “Yıllardır İmralı Cezaevi’nde uygulanan ağır tecrit politikaları, Türkiye yönetimi gerçekliğini ortaya koyuyor. Mevcut duruma baktığımızda; tecrit edilenin toplumsal hakikatler olduğunu görüyoruz. Baskı ve tecrit politikaları neredeyse toplumun tüm kesimlerine uygulanıyor. Muhalif olsun olmasın; herkes, her kesim, bu anlayıştan nasibini almış oluyor” diye belirtti.
Göksu mektupta devamla şu ifadeleri kullandı:
“Toplumda yaşanan kutuplaşma azgınlaştırılmış dincilik, milliyetçilik ile yaratılan ötekine pervasızca uygulanan zorbalık, kadına, gençliğe ve çocuklara uygulanan sosyal ve ekonomik baskı, toplumu yaşanmaz hale getirdi. Bu yaşanan durum, Sayın Öcalan’a ve Kürt halkına uygulanan politikalara sessiz kalmanın sonucudur. Bu kadar aleni bir şekilde yaşanan adaletsizliğe ve hukuksuzluğa sessiz kalmak, görmezden gelmek, aslında adalete huzur ve refaha muhtaç kalmaktır. 74 ülkede başlatılan Sayın Öcalan’a özgürlük kampanyasına dünyaca ünlü sosyologlar, düşünürler, yazarlar ve aydınlar Sayın Öcalan’ın fikirlerine desteklerini sundular.
Burada da Sayın Öcalan ve fikirlerine tecrit uygulanıyor. Aslında tecrit edilen hakikatin kendisidir. Dayatılan çözümsüzlüğün tek çözümü Sayın Öcalan ve fikirleri olduğu aşikârdır. Tüm bunların bilinciyle, Sayın Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle başlatılan dönüşümlü açlık grevine girdim. Tüm halkların bu eylemselliğe sahip çıkarak, tarihsel sorumluluğunu yerine getireceğine inanıyorum. Toplumsal barışa her şeyden daha çok ihtiyacımız var. Sayın Öcalan’ın ‘Kürt sorununu bir haftada çözerim’ mesajı çözümün Sayın Öcalan olduğunu açık bir şekilde gösteriyor.”
HABER MERKEZİ