Yargıtay Başsavcılığı, Dedeoğulları Ailesi katliamında ‘azmettirmekten’ yargılanan 10 kişi hakkında verilen beraat kararlarını hukuka aykırı buldu. Savcılık, yeniden araştırma talep etti
Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan ve sürekli Keleş ile Çalık ailelerinin ırkçı saldırısına maruz kalan Dedeoğulları Ailesi 30 Temmuz 2021 günü yan komşuları Lütfi Keleş’in kayınbiraderi Mehmet Altun tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırıya uğradı. Ailenin 7 ferdi yaşamını yitirdi, yaşadıkları ev ateşe verildi.
Katliama ilişkin açılan davaya bakan Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, cinayetleri işleyen Mehmet Altun’a ‘canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. İşlenen cinayetleri azmettirmek ile yargılanan diğer 10 sanık hakkında ise beraat kararları veridi. Karar, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi tarafından onandı.
Dosyanın taşındığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yaptığı incelemede Mehmet Altun ve diğer sanıklara dair yeterli derecede araştırma yapılmadığı, Altun’un azmettirenlerin olup olmadığının ortaya çıkarılmadığını gerekçesiyle dosyanın bozulup tekrardan görülmesini talep etti.
Hesaba yatırılan paralar ve harcamalar araştırılmadı
Başsavcılık, incelemesinde işsiz olan sanık Mehmet Altun’un banka hesaplarına yatırılan yüklü miktardaki paralara, yapılan harcamalara ve Türkiye’nin farklı kentlerindeki lüks otellerde konaklayan Altun’un bu ödemeleri nasıl yaptığının araştırılmadığına dikkat çekti. Başsavcılık, Altun’un 20 Temmuz’da kiraladığı araç ile Meram ilçesini geri döndüğü, sonrasında ise Dedeoğulları Ailesi’ne yönelik katliam hazırlığına başladığını kaydetti.
Başsavcılık, sonrasında yaşananlara şöyle yer verdi:
“Araçtan inerek yüzünde tanınmamak amacıyla beyaz bir maske taktığı halde, elinde içinde suçta kullandığı tabanca, tabancaya takılı halde içinde on beş adet merminin basılı olduğu bir şarjör, yine içerisinde on beş tane mermi basılı başka bir şarjör ve yirmi adet mermi ihtiva eden kutunun bulunduğu beyaz bez torba ile maktullerin ikamet ettiği evin dış kapısının önüne gittiği, burada yanına gelen maktullerden Sibel’e kendisinin Meram Belediyesinden geldiğini söyleyerek, maktulleri toplu halde bir araya toplamak amacıyla bütün aile fertlerinin evde olup olmadığını sorduğu, Sibel’in kardeşi Barış’ın evde olmadığını fakat kısa süre sonra eve geleceğini söylemesi üzerine aracına binip bir süre dolaştıktan aynı gün saat 18.19 sıralarında tekrar maktullerin evinin önüne gelmiştir.”
‘Çalık ve Keleş’inde elinde atış artığı tespit edildi’
Altun’un tüm aile bireylerini bir araya topladığı, ardından da beyaz maskeyi yüzünden çıkarıp 7 aile üyesine ateş ettiğini belirten Başsavcılık, sanığın kimseyi hayatta bırakmamak için yerde yatan Barış ve Metin Dedeoğullarına ateş ettiğini, 7 kişiyi öldürdükten sonra aldığı benzinle evin içine girip ateşe verdiğini kaydetti. Başsavcılık, 4 Ağustos günü yakalandığında Altun’un katliamda kullandığı silahın da üzerinde bulunduğunu ifade etti. Başsavcılık sanıklardan Ali Çalık ve Veli Keleş’in ise ellerinde atış artıklarının tespit edildiğini de işaret etti.
Irkçı saik yok, detaylı inceleme talebi
Dedeoğulları Ailesine yönelik saldırı ve katliamın ırkçı saikle yapılmadığı, bu nedenle ‘soykırım’ veya ‘insanlığa karşı suç’ kapsamına girmediğini savunan Başsavcılık, Altun’a verilen cezanın onanmasını uygun gördü, sanıklardan Ali Çalık, Ali Keleş, Ayşe Keleş, İbrahim Keleş, Ali Keleş, Lütfi Keleş, Ramazan Çalık, Ali Keleş, Veli Keleş ve Yahya Çalık hakkında verilen beraat kararı için ‘ayrıntılı değerlendirme gerekmektedir’ dedi.
Cinayet mahalli ve çevresi ile tarafların evlerinden elde edilecek tüm görüntü kayıtlarının temin edilerek titizlikle incelenmesi gerektiğini belirten Başsavcılık ayrıca sanıkları tanıyan yerel halkan kimselerin de delilleri değerlendirmesi, görüntüleri incelemesi gerektiği yönünde görüş bildirdi.
Sanıklardan Ali Çalık ile Veli Keleş’in ellerinde bulunan atış artıklarının ne şekilde bulaştığına dair araştırmanın ve bilirkişi raporların yeniden hazırlanması gerektiğini söyleyen Başsavcılık, yine katil zanlısı Mehmet Altun’un Mayıs ve Temmuz ayları boyunca kaldığı farklı otellere ve yaptığı seyahatlere işaret ederek, “Konaklamış olduğu otellere ve kiraladığı araca ödemiş olduğu ücretlerin kalem kalem tespit edilmesi, en son çalışmış olduğu iş yeriyle ilgili; işten ayrılma tarihi, çalışma süresi, maaşı, ayrılış nedeni, işi bırakmasının ardından iş yeri tarafından kendisine herhangi bir tazminat ödenip ödenmediği, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere çeşitli bankalardan çekmiş olduğu kredilerin miktarı, kredi taksitlerinin ödenip ödenmediği, ödendiyse kimin tarafından ödendiği, tüm bankalardaki hesap hareketlerinin araştırılması gerekmektedir” dedi.
Beraat kararı bozuldu
Altun’un harcamaları ile varsa çektiği kredilerin birbiri ile uyuşup uyuşmadığına dair bilirkişi raporunun hazırlanmasını da isteyen Başsavcılık, şunları belirtti:
“Kendisine herhangi bir maddi yardımda bulunup bulunulmadığı, bulunulduysa bu yardımın kimler tarafından yapıldığı hususlarında ayrıntılı rapor alınması, tüm sanıkların iki ay boyunca kiralamış oldukları da dahil olmak üzere fiilen kullanmış oldukları taşıtların plakalarının tespit edilmesi, ardından plaka tanımlama sisteminden faydalanmak suretiyle, mezkur süre boyunca ‘fail’ sıfatı olan sanık Mehmet Altun ile birlikte bulunup bulunmadıklarının araştırılması, birlikte bulunduklarının tespiti halinde bu durumun konumu, tarihi ve saatinin belirlenmesi, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin edilmesi yerine, soruşturma ve kovuşturma aşamasında toplanan delillerin hükme ne şekilde esas alındığı karar yerinde tartışılmadan, içerikleri ve mahkumiyete niçin yeterli olmadıkları tam olarak değerlendirilme yapılıp açıklanmadan, alınan bilirkişi ve ekspertiz raporlarının içeriklerinden bahsedilmeden, sadece mezkur delillerin nelerden ibaret olduklarının gerekçeli kararda gösterilmesi ve ayrıca eksik soruşturma yapılması suretiyle yazılı biçimde beraat hükümleri kurulması kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Savcılık, talebini Yargıtay 1’inci Ceza Dairesine iletti.
MA / Mehmet Aslan