Kapitalizmin dünyada neden olduğu ekolojik yıkımların sonucu yaşanan küresel ısınmaya çare olarak attığı adımlar çok daha büyük yıkımlara neden olacak. Okyanusların kirliliğe sürüklendiği günümüzde Norveç derin deniz madenciliğini başlatıyor
Kapitalizmin ‘sürdürülebilirlik’ iddiasıyla ortaya koyduğu ‘yenilenebilir enerji’ yaklaşımı dünya üzerinde süren ekolojik yıkımı daha da büyütecek özelliğe sahip. Yenilenebilir enerji girişimi bugüne kadar doğal yaşam üzerinde ortaya çıkarılan yıkımı katbekat aşan yeni yıkımlara neden olacağı görünmez kılınırken, bu bağlamda bilimsel çalışmaların yetersizliğinden faydalanılmaya çalışılıyor. Atmosfere salınan karbonun neden olduğu küresel iklim değişimini, karbon yakıtlarından vazgeçilerek önleneceği söylenirken, diğer yandan ‘yenilenebilir enerji’nin olmazsa olmazı olan Nadir Toprak Elemetleri (NTE) ve mineral madenciliği ile doğal yaşamda bugüne kadar görülmüş boyutta yıkımların önü açılıyor. Karasal alanda dağlar, ormanlar, sular ve topraklar adeta yok oluşa sürüklenirken, petrol, doğalgaz ve plastik kirliliğine maruz kalan okyanusların derin deniz madenciliğine açılmak istenmesi yaşamsal boyutta büyük yıkım demek.
Norveç parlamentosu onayladı
Norveç geçtiğimiz salı günü parlamentoda yapılan bir oylamayla deniz yatağını ticari derin deniz madenciliğine açan dünyadaki ilk ülke olma adımını attı. Çıkarılan yeni yasa, ‘yeşil teknolojiler’ için yüksek talep gördüğü belirtilen mineral metallerin denizlerden çıkarılmasını hedefliyor. Çevre bilimcileri tarafından deniz yaşamı için son derece yıkıcı bir girişim olduğu uyarıları ise duymazdan geliniyor. Norveç önümüzdeki süreçte derin deniz madenciliğinin vereceği çevresel zarar nedeniyle AB ve İngiltere ‘geçici’ olarak yasaklanması çağrısı yaparken, AB ve İngiltere mineral madenciliği için girişimleri ise aralıksız sürüyor. Norveç parlamentosun da 20’ye karşı 80 oyla kabul edilen yeni yasa sadece Norveç sularını ilgilendiriyor. Ancak uluslararası sularda madencilik konusunda da çeşitli anlaşmalar söz konusu.
280 bin Km2 alan başvuruya açık
Denizin derinliklerinde lityum, skandiyum ve kobalt gibi mineraller içeren, nodül ve kabuk adı verilen patates büyüklüğünde kayalar bulunuyor ve bunlar piller de dahil olmak üzere yeşil teknolojiler için kritik öneme sahip. Norveç, sularının 280 bin kilometre karesini şirketlerin bu kaynakları çıkarmak için yapacakları başvurulara açacak. Bu, İngiltere’den daha büyük bir alana denk geliyor. Bu mineraller aslında karada da bulunuyor, ancak birkaç ülkede yoğunlaşmış olmaları tedarik sorununu ortaya çıkarıyor. Dünyanın en büyük kobalt rezervlerine sahip Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin bazı bölgelerinde çatışmalar yaşanıyor olması tedarik sorununa örnek veriliyor.
Okyanus habitatı için felaket!
Norveç hükümeti, derin deniz madenciliğinin Avrupa’nın elektrikli araç bataryaları, rüzgar türbinleri ve güneş panelleri için gerekli kritik minerallerin tedarikinde Çin’e olan bağımlılığını azaltmasına yardımcı olabileceğini savunuyor. Aynı zamanda en büyük ihracat kalemi olan açık deniz petrol ve doğal gazının azalması beklenirken, Norveç’in yeni bir denizcilik endüstrisi geliştirmeyi hedeflediği belirtiliyor. BBC’de yer alan haberde, Çevre Adaleti Vakfı’nda okyanuslar konusunda kampanya yürüten ve araştırmacı olan Martin Webeler, Norveç’in kararının okyanus habitatı için “felaket” olduğunu söylüyor. Webeler, Norveç hükümeti yüksek çevre standartlarını uygulamak istediklerini belirtirken bu girişim ikiyüzlülük olur diyor.
Biyoçeşitliliğe verilecek zarar
Uluslararası Doğa Koruma Birliği’ne (IUCN) göre, deniz tabanından mineral çıkarma işlemleri önemli ölçüde gürültü ve ışık kirliliğine yol açabilir ve nodüllere bağımlı organizmaların yaşam alanlarına zarar verebilir. Kasım’da 120 AB milletvekili açık bir mektup yazarak Norveç parlamentosunu “bu tür faaliyetlerin deniz biyoçeşitliliğine zararı ve iklim değişikliğini hızlandırma riski” nedeniyle projeyi reddetmeye çağırmıştı. Mektupta ayrıca Norveç tarafından yürütülen etki değerlendirmesinde çok fazla bilgi boşluğu olduğu belirtilmişti. Norveç Deniz Araştırmaları Enstitüsü (IMR), hükümetin küçük bir araştırma alanından varsayımlarda bulunarak bunu sondaj için planlanan tüm alana uyguladığını söylüyor. Enstitü, madenciliğin türler üzerindeki etkilere ilişkin beş ila 10 yıllık bir araştırmaya daha ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
BM’de oylama 2025 yılında
Norveç’te hazırlanan orijinal planı değerlendiren Enerji ve Çevre Daimi Komitesi Başkanı Marianne Sivertsen Næss BBC’ye yaptığı açıklamada, “Şu anda gerektiği şekilde mineralleri deniz tabanından almak için yeterli bilgiye sahip değiliz. Hükümet, belli bir alanı özel şirketlerin o bilgiyi edinebilmesi için açmak istiyor. O alanları açmak işlemi onaylamak anlamına gelmiyor” dedi. Loke Minerals’dan Sognnes ise hükümetin planının derin deniz ortamlarının araştırılması için özel sektörden çok ihtiyaç duyulan yatırımı sağlayacağını söylüyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi (ISA) bu yıl bir araya gelip kurallara son şeklini vermeye çalışacak. 30’dan fazla ülke deniz madenciliğinin yasaklanmasından yana, ancak Çin gibi ülkeler ISA’nın müzakereleri sürdürmesini istiyor. Nihai oylama ise 2025 yılında yapılacak.
EKOLOJİ SERVİSİ