Kobanê Davası’nda Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ açıklamasını hatırlatan avukat Mahsuni Karaman, açıklamanın ardından ilk ölüm olayının gerçekleştiğini ve 6-8 Ekim olaylarının PKK Lideri Abdullah Öcalan çağrısıyla son bulduğunu ifade etti
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu 108 siyasetçi hakkında açılan Kobanê Davası görülmeye devam edildi.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen duruşmayı DEM Parti Hukuk Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatları ile CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu takip etti.
Duruşma, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş müdafisi Mahsuni Karaman’ın savunmasıyla devam etti.
‘Yargı sistemi sabıkalı’
AKP iktidarının 2014-2015 sürecinin ardından yargıyı kendi güdümüne aldığını söyleyen Av. Mahsuni Karaman, “Türkiye yargı sisteminin daha önce hiç olmamış şekilde uluslararası mahkeme tarafından sabıkalı olduğu tescillendi” dedi.
Av. Karaman “Bu haliyle şu an savunma yaptığımız mahkeme, itirazlara bakan tüm savcılar, hakimler, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi ve Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savcılar, hakimler hukuken sabıkalı bir hukuk sisteminin parçaları haline geldi. Bu bizim ithamımız değil, AİHM kararıdır. Savunmalarımızı yaparken bunun bilincinde olarak size hitap ettiğimizi aklımızda tutacağız. Böyle bir sistem içerisinde istediğiniz kadar iyi niyetli hukukçular olun, adaleti tesis edeceğiniz bir karar çıkmayacak maalesef” ifadelerini kullandı.
‘Mesele sadece 6-8 Ekim olarak ele alınamaz’
6-8 Ekim olaylarının DAİŞ’in Kobanê’yi üç koldan kuşatması sonucu başladığını hatırlatan Karaman, “Birleşmiş Milletlerin bu konuda iki kararı var. O tarihte Türkiye’nin sıklıkla ÖSO’ya destek vermesini isteği PYD’nin Suriye hükümetine yakın durması ve bir takım politik nedenlerle birlikte Türkiye’nin DAİŞ’e yakınlaştığı algısı doğdu. Bu algıya karşılık o sırada bir çözüm süreci var. İçerideki Kürtler ise hükümetten PYD’ye destek sunmasını ve Kobanê’yi savunmak açısından destek istiyorlar. Bütün gerilim noktası bu. Kobanê bir Kürt kentidir. Bu ülkede de 20 milyon Kürt yaşıyor. Kobanê ile Suruç arası 5-6 km olabilir. Eylül ayı itibariyle Türkiye’deki herhangi bir siyasetçi kamuoyuna bu konuda bir çağrı yapmamışken, toplumda protestolar başlamış durumda. Meseleyi sadece 6-8 Ekim olarak ele almamak lazım” diye belirtti.
Karaman, beyanlarına şöyle devam etti:
“Çözüm sürecinin ana aktörlerinden birisi HDP. Haliyle bu sürecin ruhuna uygun tutumun beklenmesi, HDP eş başkanları üzerinden deklare ediliyor ama bunların hiçbiri başarıya ulaşmıyor. 29 Ekim günü açılan koridor neden 5 Ekim’de açılmadı meselesinde kim sorumludur? Bilemeyiz ama 6 Ekim gününe kadar Türkiye o koridoru açmadı. Kobanê’de binlerce insan soykırım tehlikesi altında kaldı. Bunu Türkiye’de biliyordu. Bu başarısız olunca HDP MYK tarafından iki adet tweet atılıyor. Ortaya çıkan manzaraya karşı ‘ne iyi oldu’ diyen yok. Bu kadar insanın ölümüne üzülmenin dışında bu insanların ölümüne sebep olmakla yargılanmaları karşısında duydukları üzüntüyü dile getirdiler.
‘Sokak Erdoğan’ın açıklamasını başka anladı’
6 Ekim günü saat 20.20’de atılan ilk tweet’ten sonra sokaklarda hiçbir hareketlilik yok. Ertesi gün öğlene kadar, akşama kadar hiçbir şey yok. Erdoğan’ın İslahiye’de yaptığı bir konuşma var; ‘Kobanê düştü, düşecek’ dedi. Orada bıyık altından gülüyor muydu, yoksa üzüntüsünü mü dile getiriyordu emin değilim. Sokak bu açıklamayı başka bir şekilde anladı. Türkiye’nin o güne kadar sergilediği halin ardından Erdoğan’ın cümlelerinin bir infiale sebebiyet verdiğini anlamak için siyaset uzmanı olmaya gerek yok. Açıklamadan 25-30 dakika sonra ilk ölüm olayı gerçekleşiyor.
‘Olaylar Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son buldu’
Polis tarafından öldürülen Hakan Buksur olayıdır. Daha sonra bu olaylar gelişiyor. Bugün bu kadar kıyamet kopardığımız, her seçim döneminde ‘katil’, ‘terörist’ olarak suçladığımız siyasetçiler varken, o gün itibariyle sürece zarar verilmek istenmediğini görüyoruz. Olaylar Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son buldu. İkinci olarak 29 Ekim’de koridorun açılarak peşmergenin geçişine izin verilmesidir. Bu kriz kötü ve geç de olsa yönetiliyor ve süreç kurtarılıyor.”
Duruşma verilen aranın ardından devam edecek.
Kaynak: MA