Boşanma sonrasında “yoksulluğa düşeceği” tespit edilen tarafın desteklenmesi için verilen nafaka uygulamasının düzenlenmesine ilişkin değişikliklerin yapılması tartışmaları devam ediyor. Medeni Kanun’un 175 ve 176. maddeleri ile tanımlanan nafaka düzenlemesine dair yapılmak istenen değişiklikler, kadın örgütleri başta olmak üzere birçok çevrenin tepkisine neden oldu. Nafakanın kaldırılmasına ilişkin gündeme gelen yasa tasarısını Jinnews’e değerlendiren Avukat Gülşen Özbek, tasarının erkeği koruma amacı taşıdığını belirterek, “Kadınların güçsüz düşme koşullarını tamamen ortadan kaldırabilen, kadını güçlendirmeye dönük bir yasa tasarısı sunulması gerekirken, bugün kadını tamamen yok sayan bir yasa tasarısı gündeme geliyor” diye tepki gösterdi. AKP iktidarı süresince kadın kazanımlarına dönük ciddi saldırıların olduğunu vurgulayan Özbek, “Erkek zihniyetinin daha da iktidarlaşmasına yol açan bu uygulamalar ve politikalar üzerinden kadınlar çok ciddi bir saldırı ve tehlike altına girmiş oluyor” diye konuştu.
‘Erkeği koruyan anlayış’
AKP’nin kadın politikalarına ve uygulamalarına paralel yasal değişikliklere gittiğini belirten Özbek, toplumun böyle bir talebi yokken gündem yaratıldığını ifade etti. Tasarının kadınların nafaka alıp almama durumunu, çocuk sayısı, çocuğun olup olmaması, kadının kusur durumu ve evlilik süreci içerisinde geçirmiş olduğu süreye dayandırdığını ifade eden Avukat Özbek, şöyle dedi: “Oysa zaten mevcut yasada nafakanın hükmedilebilmesi bir takım şartlara bağlı. Yeni yasa tasarısı tamamen erkeği koruyan bir anlayışla düzenleniyor. Bu yasa tasarısı erkeğe geniş alan tanırken, kadını ise boşanmaktan caydıran bir şart olarak karşımızda duruyor. Tasarıda kadını koruyan hiçbir durum söz konusu değil. Kadın daha da mağdur olacak, özgürlükleri daha da elinden alınmış olacak. Kadın, maalesef ev içerisinde uğramış olduğu psikolojik, fiziksel ve her türlü şiddete boşanma sonrası yaşayacağı zorluklardan ötürü katlanmak zorunda kalacak.”
‘Devlet olanak sunsun’
Yasa tasarısının ortaya çıkmasıyla beraber feminist kesimlerin bu yasa tasarısına ilişkin anlayışlarında bir takım eksiklikler olduğunu belirten Özbek, “Eleştiriler haklı, fakat bence eleştirilerde eksiklik söz konusu. Biz şüphesiz ki kadının boşandıktan sonra ekonomik olarak eski eşine bağlı bir hayat sürdürmüş olmasını doğru bulmuyoruz. Ülkede nafaka dışında farklı bir yol ve yöntemi tartışma söz konusu olabilir. Mesela; yoksul duruma düşen kadına eski eşi tarafından değil de, devlet tarafından bir takım olanakların sağlanması gerekiyor. Bugün erkeğe ekonomik olarak bağlı bir kadını değil, boşandıktan sonra ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duran, temel ihtiyaçlarını karşılayabilen, aynı zamanda kadının sosyal hayat içerisine girmesini sağlayan bazı koşulları tartışabilirdik” diye konuştu.
‘Nafaka haktır’
Kadınlar için daha özgür bir yaşam isteniyorsa, devletin koşulsuz ve şartsız bazı olanakları sağlaması gerektiğini söyleyen Özbek, devamında şunları ifade etti: “İşsiz olan kadına iş, çalışamayacak durumda olan kadına sosyal yardımlar kapsamında maddi destek verilmesi gerekiyor. Yani nafakayı erkeğin değil, devletin koşulsuz ve şartsız olarak çeşitli olanaklar sunması daha adil ve doğru olandır. Anayasa’da Türk Devleti kendini ‘sosyal devlet’ olarak niteliyor. Fakat sosyal devletin gerektirdiklerini yerine getirmiyor. Kadını tamamen evlilik kurumu içerisine hapseden bir anlayış hükmediyor. ‘Kadına para verdik, kadınlar artık evlenmiyor’ ülkeyi yöneten ağızlardan bunları duymuş oluyoruz. Bu söylemler asla kabul edilebilir söylemler değildir. Kadın kazanımlarına dönük bu saldırıları asla kabul etmiyoruz. Bu bir lütuf değil, sosyal devlet olmanın zorunluluğudur.”
DİYARBAKIR