İHD ve kayıp yakınları, 1994’te Cizîr’de katledilen Abdullah Düşkün ve Colemêrg’te katledilen Mehmet Zeki Yılmaz’ın faillerini, 1988’de Silopiya’da kaybedilen İsa Soysal’ın ise akıbetini sordu
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 778’inci haftasında Amed Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde kaybettirilenlerin akıbetini sordu. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı açıklamaya çok sayıda kayıp yakını ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Bu haftaki eylemde, 1 Ocak 1994 yılında Cızîr (Cizre) ilçesine bağlı Güçlükonak Damlarka köyünde kaybettirilen Abdullah Düşkün’ün hikayesi paylaşıldı. Abdullah Düşkün’ün hikâyesini İHD Amed Şube Üyesi Fırat Akdeniz okudu.
‘Hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındı’
Abdullah’ın hikayesini paylaşan İHD Amed Şube Üyesi Fırat Akdeniz, Düşkün ve ailesinin yaşadıkları köyün devlet güçleri tarafından yakıldığını bu yüzden Cızîr’e taşındıklarını ve Düşkün’ün orada hayvan alım-satımı ile uğraştığını söyledi. Akdeniz, Düşkün’ün ailesi ile birlikte evde otururken, evlerine gelen sivil kıyafetli polisler tarafından herhangi bir gerekçe gösterilemeden gözaltına alındığını ifade ederken, olaydan üç gün sonra bir minibüs şoförü Nisêbîn’deki (Nusaybin) evlerinin yakınlarında bir cenaze bulunduğunu ve bunun da Düşkün’e ait olabileceği şüphesiyle ailesine haber verdiğini aktardı. Akdeniz, Düşkün’ün ailesinin bunun üzerine Nisêbîn’e gittiğini ve aileye köy muhtarı tarafından saati ve elbisesinin teslim edildiğini dile getirdi.
Silahlı kişilerce gözaltına alındı
Daha sonra Akdeniz, Düşkün’ü eşi Hediye’nin olay ile ilgili beyanlarını şu şekilde aktardı: “Evimize 2 kişi geldi. Birisi ince, uzun boylu ve sarışındı. Diğeri kısa boylu, siyah ve gür bıyıklıydı. Şahısların göğüs ceplerinde telsizleri vardı. Sarışın olanın belinde tabanca, omzunda uzun namlulu silah asılıydı. Diğerinin silahı yoktu. Kimliklerimizi istediler. Eşime ‘aradığımız şahıs sensin’ dediler. Eşimi alıp yanlarında götürdüler. Peşlerinden gitmek istedik, ancak ‘bir adım daha atarsanız vururum’ dendi. Eşimi, beyaz bir arabaya bindirip kaçırdılar. Bu olaydan 3 gün sonra bir minibüs şoförü bize, eşimin cesedinin bulunması ile ilgili haber verdi. Nusaybin’e bağlı ve Kürtçe adı Girefşe olan köyünde, ana caddeye yakın kendilerine ait olduğu bir evde, bir gün önce bir erkek cesedi bulunmuş. Jandarmaya haber verilmiş. Gerekli işlemlerden sonra cesedi köye defnetmişler. Bize eşimin saati ve elbiseleri verildi. Eşyalarını bize köyün muhtarı verdi.”
Tüm başvurular yanıtsız kaldı
Akdeniz, bu durumun üzerine Düşkün’ün annesinin karakola gittiğini ve savcılığın olay yeri tutanaklarındaki fotoğraflardan oğlunu teşhis ettiğini belirtti. Ardından Akdeniz, cenaze gömülmeden savcılık tarafından çekilmiş fotoğraflarda Düşkün’ün kafasından vurulduğunun anlaşıldığını, ailesi tarafından savcılığa başvuru yapılmasına rağmen hukuki süreçte bir gelişme olmadığını kaydetti.
Açıklama, oturma eylemi ile sona erdi.
Êlih
İHD ve kayıp yakınları, 614’üncü haftada Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Êlih Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri katıldı.
Bu hafta, Şirnex’ın Silopiya (Silopi) ilçesine bağlı Bozalan köyünün Karox mezrasında 1 Ocak 1988’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsa Soysal’ın hikayesi İHD Êlih Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi tarafından okundu.
Soysal’ın kaybediliş hikayesi şöyle: “Evli ve üç çocuk babası İsa Soysal, evine gelen sivil giyimli kişiler tarafından zorla götürüldü ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Ailesi Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek İsa’nın kayıp olduğunu, orada olup olmadığını sorar, ancak olumsuz cevap alır. Soysal’ın yakınları döneme hâkim olan korku atmosferi nedeniyle 2009 yılına kadar resmi bir şikâyette bulunamadı. 2008 yılında gazeteci Faruk Arslan’ın kaleme aldığı ‘Karakutu: Ergenekon’un Karanlık İsmi Tuncay Güney’ isimli bir kitapta JİTEM tarafından öldürülen birçok kişinin Silopi Botaş Askeri Tesislerine gömülmüş olduğu beyanı yer alıyordu. Bunun üzerine yakınları Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve bahsi geçen yerlerde kazı yapılması talep edildi. Yapılan kazıda kemik ve giysi parçalarına ulaşıldı ancak İsa Soysal’a ait herhangi bir bilgiye ulaşamadı. İsa Soysal o tarihten beri hala kayıp.”
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerini bu hafta da Gever ilçe merkezindeki Sanat Sokağı’nda gerçekleştirdi.
Açıklamaya, Barış Anneleri, ÖHD ve DEM Parti yöneticileri katıldı. Açıklama öncesinde gözaltında kaybedilen ve faili meçhul şekilde katledilenlerin fotoğraflarının yanı sıra “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açıldı.
İHD Colemêrg Şube Sekreteri Pınar Zengin, Colemêrg’in Şemzînan (Şemdinli) ilçesinde 2 Şubat 1994 yılında kar maskeli 5 kişi tarafından kaçırılan ve cansız bedeni 4 gün sonra 60 kurşunla katledilmiş halde Manîs köyünde bulunan Mehmet Zeki Yılmaz’ın yaşam hikâyesini okudu. Okunan yaşam hikâyesinin ardından Mehmet Zeki Yılmaz’ın yakınları tarafından gönderilen mesajlar paylaşıldı.
HABER MERKEZİ