Kobanê Davası’nda konuşan tutuklu siyasetçi Alp Altınörs, HDP’nin suç konusu yapılan çağrısının o dönem BM ve diğer uluslararası örgüt ve güçlerin yaptıkları çağrılarla benzer olduğunu belirterek, ‘BM Genel Sekreterinin de mi KCK’den talimat aldığını savunacaksınız?’ diye sordu
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde yaşanan halk protestoları gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda aylık tutukluluk incelemesi ile sürdü.
İddia makamı tutuklu tüm siyasetçilerin tutukluğunun devamını talep etti.
Tutuklu siyasetçilerden Alp Altınörs ile Bülent Parmaksız salonda hazır bulunduğu duruşmaya, Selahattin Demirtaş ve Sebahat Tuncel’in aralarında olduğu siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşmayı HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar takip etti.
Mahkeme heyeti, Demirtaş’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı savunma sırasında çekilip sanal medyada paylaşılan görüntüsünün Sincan’da çekildiğinin tespit edildiğini, bu nedenle olaya dair tutanak tutulmasına karar verdi.
İddia makamı tutukluluğun devamını istedi
Aylık tutukluluk incelemesi yapan mahkeme, iddia makamına söz verdi. İddia makamı, tutsak siyasetçilerinin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi ve Demirtaş’ın çekilen görüntüsüne ilişkin suç duyurusunda bulunulması taleplerinde bulundu.
‘Bunun adı yargısız infazdır’
İddia makamının taleplerine karşı söz alan tutsak siyasetçi Alp Altınörs, iddia makamının verdiği mütalaanın kendilerini şaşırtmadığını belirterek, “Tutukluluk halinin devamındaki ısrarınız nedir?” diye sordu.
Altınörs, “Yüzde yüz beraat edeceğimizi her seferinde söylüyorum. Bu davada beraat dışında hiçbir karar çıkamaz. Buna rağmen tutuklu yargılıyorsunuz. Bunun adı yargısız infazdır. Her yönüyle çökmüş bir dosyada, ısrarla tutukluluğun devamı yönünde karar veriyorsunuz. Suç iddiasının değişme ihtimali kararı verdiğiniz halde hala tutuklu yargılıyorsunuz” dedi.
MGK Bülteni mahkemeye sunuldu
Beyanlarını sürdüren Altınörs, 30 Ekim 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına işaret ederek, MGK’nin bu dönemde 6-8 Ekim olaylarını “paralel devlet” provokasyonu olarak değerlendirdiğini belirti. MGK’nin bu yönlü basın bültenini mahkemeye sunan Altınörs, o dönemde Birleşmiş Milletler (BM) dahil diğer uluslararası örgüt ve güçlerin Kobanê’ye dair yaptıkları çağrıya benzer bir çağrı yaptıklarını aktararak, bu çağrının suç konusu haline getirilemeyeceğini söyledi. Altınörs, “BM Genel Sekreterinin de mi KCK’den talimat aldığını savunacaksınız. Tarihsel gerçekler, yalancı tanıklar ile örtbas edilemez. BM IŞİD’in girdiği her yerde soykırım yaptığını söylüyor. Kobanê’de de soykırım yapacağını söylüyor. Acil eylem çağrısı yapması da bunu ortaya koymaktadır. Ne diyordu bu açıklamasında? Elinde imkân bulunan herkes eyleme geçmeli. Bizim elimizde bulunan imkân sanal medyada açıklama yapmaktı. Biz de tweet attık, çağrıda bulunduk. Dört yıldır bu tweet nedeniyle hapisteyiz” diye konuştu.
‘Beraat dışında verebileceğiniz bir karar yok’
Altınörs, açıklamalarında olası soykırıma karşı çağrı yaptıklarını ve çağrılarının BM’nin çağrısı ile aynı gün yapıldığını ve içeriklerinin de aynı olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: “Şimdi bu aynılık, yasadışı örgütlerin çağrıları ile değil, sivil toplum örgütleri ile aynı olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Savcının savunduğu her şey gümbürtü ile çökmüştür. Çöptür bu dosya. HDP MYK’sini nasıl terörizm ile suçlarsınız ya! Beraat dışında verebileceğiniz bir karar yok. Siz yalan beyanları tutukluluk gerekçesi mi yapıyorsunuz? Aleyhimde ifade veren biri ifadesini de geri aldı. Bir de polis tehdit ettiği için ifade vermişti. Hukuki menfaat elde ederek, tahliye oldu. Bu denli kumpas içerikli ifadeleri aleyhimde tutukluluk gerekçesi yapıyorsunuz. Demek ki bu dosyada bir şey yok ki gidip başka dosyalarımızdan bir şeyler bulup ona sarılıyorsunuz. Siz üç yıldır tutukluluğa gerekçe yapıyorsunuz ancak bir başka mahkeme bu iddialardan 3 ay tutuklu kalmasın diye tahliye etti.
‘Yaptıklarımızın arkasındayız’
Bizler yaptıklarımızı inkâr edecek insanlar da değiliz. Çünkü biz doğru bir şey yaptık, meşru bir şey yaptık ve sonuna kadar da arkasında duruyoruz. MYK toplantısına katılmam gibi tümüyle siyasi fillerden suçlanmaktayım. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik tek bir tehdit, emare olmamasına rağmen ısrarla tutuyorsunuz. Neden? Üzerimizde siyasi baskı yapılan bu yargılamaya son veriniz.”
‘Türkiye çöküşe doğru gidiyor’
Altınörs’ün ardından söz alan Bülent Parmaksız ise, Kürtlerin ayrılıkçı değil, birlikte yaşama taleplerinin olduğunu söyledi. Türkiye’nin yüz yıllık bir tarihi ile son 40 yılda yaşananlara ışık tutan Parmaksız, çatışmaların son bulması gerektiğini ifade etti. İttihat ve Terakki ile pek çok örgütün yaptığı katliamları hatırlatan Parmaksız, MİT Başkanı İbrahim Kalın’a “Kalın, tarih bilgin var, biliyoruz. Suikastlar dışında çözüm olarak ne öneriyorsun?” diye seslendi.
Osmanlının çöküş sürecine işaret eden Parmaksız, şu anda Cumhuriyetin de aynı aşamada olduğunu ifade etti. Parmaksız, “ABD bu suikastların yaşanması için mi hava sahası açıyor? Aynı ABD hem Kuzey Irak’ta hem de Kuzey Suriye’deki Kürtlere silah ve para desteği veriyor. Aynı ABD niye iki farklı şey yapıyor? Diğer sorum ise Filistin’e ilişkin miting neden Galata Köprüsü’nde yapıldı?” diye sordu.
ABD’nin suikastlere izin vererek, Kürtleri sürekli zayıf tuttuğunu ve bu durumun PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ile benzerlik taşıdığını dile getiren Parmaksız, “Türkiye çöküşe doğru gidiyor. Her iki tarafı birbirine kızıştıran ABD, günün sonunda kazanan olacak” şeklinde konuştu.
‘Sosyalistler Kürtlerin taleplerinin arkasında’
Bu sırada araya giren mahkeme başkanı Parmaksız’ın sözünü kesmek istedi. Bahsettiği hususların dava ile doğrudan bağlantılı olduğunu dile getiren Parmaksız, Kürt sorununun tarihsel arka planına işaret etmeyi sürdürdü. Parmaksız, şöyle devam etti: “Hep merak etmişimdir, acaba ABD’nin bir Kürt politikası var mı? Kürtlerin yüz yıllık bir talepleri var. Onurlu, hakkaniyetli bir ilişki istiyorlar. Kültürlerini ve dillerini özgürce yaşamak istiyorlar. ABD’de de Kürtler kendini yönetebiliyor mu? diye izledi. Kurucu bir isyana ve sürece ihtiyacı var. Kendilerini yönetebileceklerini gördü. Türkiye’de belediyeleri aldılar ve 30 yıldır yönetiyorlar. ABD, Kürtlerin tarih sahnesine çıktığını görmüştür ve Kürt politikasında netleşmiştir. Ne istiyor? Türkiye’yi İran üzerinden savaşa zorluyor. Netanyahu ne dedi? Haritalar değişecek dedi.
Hükümetin Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir adımı yok. Bu işi çözün, yoksa daha da büyüyecek. Kimse ölümlerin olmasını istemiyor. Benim ailemde de subaylar var. Ölümlerin yaşanmasını istemiyorum. Kürtlerin ne istediği ortada. Biz sosyalistler olarak Kürtlerin taleplerinin arkasındayız.”
Parmaksız’ın sözü kesildi
Savunmasını sürdürdüğü sırada yeniden Parmaksız’ın sözünü yarıda kesen mahkeme başkanı duruşmaya ara vermek istedi. Parmaksız bu duruma tepki gösterip sözlerini sürdürdü. Parmaksız konuştuğu sırada mikrofonun kapatılması talimatı veren mahkeme başkanı, avukatların itirazına rağmen “Yeterince söz verdim” diyerek engellemeyi savundu.
Yaşanan tartışmalar üzerine söz alan Selahattin Demirtaş, bazı milletvekillerinin bulunduğu Edirne Cezaevine ziyaretine geldiğini ve onlarla görüşeceği için duruşmanın öğleden sonraki bölümüne katılamayacağını paylaşarak, “Bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.
Mahkeme başkanı, duruşmaya öğlen arası verdi.