Silopiya’da sokağa çıkma yasağında zırhlı araçtan açılan ateşle katledilen Pakize Nayır ve Sêvê Demir’i anneleri anlattı. Mücadeleyi seçen kadınların her zaman devletin hedefinde olduğunu belirten anneler, kızlarının yolundan dönmeyeceklerinin altını çizdi
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçelerinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen ve 2 Mart 2016’da sona eren sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitirenlerden biri de Sêvê Demir ve Fatma Uyar ile katledilen Pakize Nayır idi.
Saldırı ve abluka altındaki halka yardım için Karşıyaka Mahallesi’nden Yeşilyurt Mahallesi’ne geçmek isterken keskin nişancılar tarafından hedef alınarak katledilen 3 kadın, vurulduktan sonra saatlerce hastaneye kaldırılmadı ve hayatını kaybetti. Cenazeleri ancak 5 Ocak’ta aileleri tarafından teşhis edilebildi.
Pakize Nayır, DAİŞ’in 2014 yılında Kobanê’yi işgal saldırı esnasında annesi ile birlikte Kobanê sınırında başlatılan nöbet eylemine katılmıştı. Çeşitli atölyelerin yapıldığı Kadın Evi Akademisi’ne katılan Nayır, yasakların ilan edilmesiyle birlikte Silopiya Halk Meclisi Eşbaşkanı olarak seçildi.
Kızının mücadelesini devralan Behiye Nayır, önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) Silopiya İlçe Örgütü’nün yönetiminde yer aldı daha sonra Barış Anneleri Meclisi’nde yer aldı. Hala Barış Annesi olarak mücadelesini sürdüren anne Nayır, kızının ölüm yıldönümünde Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
‘Annelerin yüreği yanmasın’
Mücadeleyi seçen kadınların her zaman devletin hedefinde olduğunu belirten anne Nayır, Pakize ve arkadaşlarının katledilmesi tesadüf olmadığını ve bu katliamın Sakine Cansızların katledildiği aya denk geldiğini hatırlatarak, “Pakizelerin ardından yine Paris’te Evin Goyi ve yoldaşları katledildi. Bilinçli olarak devrimci ve direnen kadınlar hedef alınıp katlediliyor” dedi.
Anne Nayır, katillerinin bulunmasını istediklerini belirterek, “Tıpkı çocuklarımız gibi hak, hukuk ve adalet mücadelesi veriyoruz. Yüreğimiz yandı ama başka annelerin yüreği yanmasın istiyoruz” diye konuştu.
‘Devlet katliamları aydınlatamaz’
Verdikleri mücadelenin kendilerine miras kaldığını söyleyen Nayır, şöyle devam etti:
“Bugün Filistin’in yaşadığını bizler yıllar önce yaşadık. Onların şimdi yaşadığını bizler aynısını bu kentlerde yaşadık. İsrail’in Filistin’e yaptığını devlet bize yaptı. Çocuklarımız bodrumlarda yakıldı, sokaklarda katledildi. Çocuklarımızın cenazelerini buzdolaplarında sakladık. Cenazeler 7 gün boyunca sokakta kaldı. Kürtler, hiç kimseye haksızlık yapmadı. Hak ve adalet istemekten başka bir şey yapmadı. Çocuklarımız da bunun mücadelesini veriyordu. Yüzyıllardır Kürtlere zulüm uygulanıyor. Çok sayıda katliam yaptılar. Ama yine de Kürtler bitmedi, bitmeyecek. Bu olayın aydınlatılmasını ve sorumluların bir an önce yargılanmasını istiyoruz. Hesap versinler. Bu devlet Roboski Katliamı’nı aydınlatmadı, Cîzir Bodrum Katliamı’nı aydınlatmadı ama bizler katilleri tanıyoruz. Adaleti olmayan devlet katliamları da aydınlatmaz.”
‘Sêvê direnişçiydi’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 12 Eylül 2012’de başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine dâhil olan Sêvê Demir ise cezaevinden çıktıktan sonra ise DBP PM üyesi olarak Mêrdin ve Şirnex’te çalışmalara başladı. 4 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında bölgeye giden Demir’i ölümünün 8’inci yılında annesi Sakine Demir JINNEWS’e anlattı.
Anne Demir, PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 3 yıla yakındır hiçbir haber alınamadığını ve bu sebeple dünyanın, cezaevlerindeki tutsakların, dışarıdaki halkların mücadele ettiğini belirterek kızı Sêvê’nin yirmi yıl boyunca Kürt halkı için mücadele ettiğini hatırlattı.
“Sêvê ne için şehit düştü, Kürt halkı iyi biliyor. Neden, çünkü Sêvê direnişçiydi” diyen anne Demir, hiçbir zaman Sêvê’nin yolundan dönmeyeceklerini, kimlikleri ve toprakları için mücadele edeceklerini vurguladı.
‘Hepimiz ayağa kalkmalıyız’
Kürt sorununun Kürtlerin birliğiyle çözüleceğinin altını çizen anne Demir şu ifadeleri kullandı:
“Biz birbirimizin elinden tutmadıkça hiçbir şey çözülmez. Türk halkının önderi olmasa evlerinde oturabilirler mi? Kürtlerin de yüreği yanıyor. Kürtler de önderlerini seviyorlar ama biz bugün ondan hiçbir haber alamıyoruz. Hepimizin ayaklanması lazım, ayaklanıyoruz ama yeterli olmuyor. Biz Avrupa’ya da çağrı yapıyoruz. Avrupa kendi çıkarlarını düşünüyor ama ne zamana kadar? Bu ülkeye barış gelirse herkesin çıkarına olur. Bazen Sêvê’nin arkadaşları bana diyordu ki ‘Anne bugün ben kalkmazsam, başkası kalkmazsa kim kalkacak?’ Biz ayaklanmaya mecburuz. Bazen de ben Sêvê’ye ‘Yorulmuyor musun?’ diye soruyordum. O da bana ‘Anne ben yorulmuyorum, benim işim çoktur. Kurdistan’ın tüm şehirleri bana yetmez. Benim çalışmam lazım. Yaşamak direnmektir’ diyordu.”
Tutsaklara destek olmalıyız
Cezaevlerinde yaşanan sorunlara ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle tutsakların 27 Kasım’da başlattığı açlık grevlerine de değinen anne Demir, tutsakların birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını vurgulayarak, “Bu hukuksuzluktur. Bugün hepimiz birbirimize destek olmalıyız. Açlık grevleri ne için başlatıldı? Bugün devlet ‘Onlara yol açmıyoruz, bu tecridi kaldırmıyoruz, savaşı da durdurmuyoruz’ diyor. Halkımızın topyekûn ayağa kalkıp yeter demesi gerekiyor. Cezaevlerine selamlarımı gönderiyorum, hepsine başarılar diliyorum. Hepimize başarılar” dedi.
HABER MERKEZİ