Mereş merkezli depremlerin üstünden geçen zamana rağmen konutlar teslim edilmediği gibi bu konutların para ile satılacağı ilan edildi. Savaş bütçesi, damatların silah şirketlerine büyük bütçe ayrılırken depremzedeler için toplanan ‘115 milyarın’ hesabı da verilmedi
Ercan Kaplan
2023 yılının şok edici en büyük olayı şüphesiz depremler oldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Mereş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler birçok kentte yıkıma neden oldu. Yıkıcı depremlerin ilk üç gününde herhangi bir müdahalede bulunmayan AKP-MHP iktidarı, binlerce yurttaşı ölüme terk etti. Resmi rakamlara göre en az 50 bin 783 kişi yaşamını yitirdi. Hasar tespit çalışmalarında 35 bin 355 binanın yıkıldığı, 17 bin 491 binanın acil olarak yıkılması gerektiği ve 179 bin 786 binanın ağır, 40 bin 228 binanın orta ve 431 bin 421 binanın az hasarlı olduğu tespit edildi.
Çocuklar tarikatlara teslim edildi
Yıkıcı depremlerde binlerce çocuk yaşamını yitirirken deprem kentlerinde çocuklar için iyileştirme mekanizmaları uygulanmış değil. Depremde çocukların yaşadıkları sorunların yanı sıra çok sayıda çocuğun kaybolduğu, birçoğunun ise devlet eliyle tarikat ve yurtlara yerleştirildiği gündeme geldi. Kamuoyuna refakatsiz çocukların prosedürlere aykırı olarak cemaatlere, farklı yerlere verildiği yönünde çokça haber yansıdı.
Barınma sorunu sürüyor
Silahlara, damatların silah şirketlerine büyük bütçeler ayrılıp savaş ekonomisi kabartılırken depremlerin üstünden geçen bir yılda kış da durumu ağırlaştırdığı halde deprem konutlarının teslimi yapılamadı. Depremzedeler çadır ve konteynerlerde sağlıksız koşullarda kalmaya devam etti. Milyonlarca insanın göçe mecbur bırakıldığı deprem kentlerinde ilk andan itibaren sahada kurulan kriz koordinasyonu ve gönüllü ekipler yurttaşların ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştı. Depremlerin üzerinden geçen 11 aya rağmen yıkıcı depremlerin açtığı yaralar hâlâ sarılmadı. Barınma sorunu hâlâ çözülmezken depremzedeler kış mevsimini de çadır ve konteynerlerde karşılıyor.
Dayanışmaya kayyım atandı
Depremin ikinci gününde Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve yöre derneklerinin Bazarcix’ta bulunan Hasankoca Cemevi’nde kurduğu Kriz Koordinasyon Merkezi’ne kayyım atandı. Kayyım atanması karşısında çalışmalarını durdurmayan koordinasyon ilçede kurduğu çadır kentte dayanışma ağını büyütmeye devam etti. Yine deprem kentlerinde emek ve demokrasi örgütleri, valilik ve polisin bütün engellemelerine rağmen çalışmalarına devam etti. Bu süreçte alanda bulunmayan AFAD, koordinasyon merkezlerine gönderilen birçok yardıma ise el koydu. Avrupa’dan gelen yardımlara gümrükte bulunan kolluk tarafından “AFAD kaşesi” zorunluluğu getirildi.
Halk donarken Kızılay çadır sattı
Yurttaşlar depremlerin ardından dondurucu soğuklarda gönüllülerin kurduğu dayanışma ağlarıyla yaşamaya tutunmaya çalışırken Kızılay’ın yurttaşlara ücretsiz dağıtması gereken çadırları AHBAP derneğine 46 milyon TL karşılığında sattığı ortaya çıktı. AHBAP derneği tarafından yapılan açıklamada, “Arkadaşlarımız, Kızılay’ın iştirakinde olan Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş. ile görüşme gerçekleştirdiler. Ellerinde 2 bin 50 adet olduğunu öğrendiğimiz çadırların sözleşmesini hemen yaptık ve ertesi sabah 2 bin 50 çadırı deprem bölgesine gönderdik. Çadırlar 2 bölgeden gelecekti. Erzincan’dan 1232 adet (8 TIR) çadır öncelikle en yakın şehirler olan Adıyaman ve Kahramanmaraş’a; Ankara’dan da 918 adet (8 TIR ) çadır Hatay’a gönderilmek üzere 10 Şubat’ta yüklendi ve aynı gece dağıtıldı” denildi. AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent 1 yıl bozulmayan gıda satın aldıklarını da açıkladı.
Selde de öldürdüler
AKP on yıllardır belediyeler ve hükümette olduğu halde altyapıyı da insanca yaşam olanağı sağlayacak şekilde dönüştüremediğinden yağışlar dahi can aldı. Yıkıcı depremlerden etkilenen illerden Riha (Urfa), Semsûr (Adıyaman) ve Meletî’de sağanak yağışlar 15 Mart’ta sele neden oldu. Riha’da 16, Semsûr’da 4 kişi yaşamını yitirdi. Sağanak yağışlar Amed, Mêrdîn çevre kentlerde su baskınlarına neden oldu. Meletî’nin Arende (Darende) ilçesinde bir haftadır etkisini sürdüren yağış nedeniyle Hacılar Şeyhli Mahallesi yolunda 19 Mart’ta heyelan meydana geldi.
Dağıtımda ayrımcılık
Kentlerin ve köylerin yerle bir olduğu depremlerde yardım dağıtımı ve arama kurtarma sürecinde birçok ayrımcılık yaşandı. Yolu dahi olmayan Kürt Alevi köyleri için arama kurtarma çalışması yapılmazken devlet kurumları tarafından da yardım ulaştırılmadı. Özellikle Mereş’te Kürt Alevi yurttaşlar yardım yapılmayarak göçe zorlandı. Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Dikmece köyünde tarım arazileri ve zeytinliklerine Toplu Konut Projesi (TOKİ) inşaatı için “acele kamulaştırma” kararı ile el konuldu. Arap Alevi yurttaşların yoğun yaşadığı Hatay’ın asimilasyon, inkar ve imha politikalarıyla demografik yapısının değiştirilmesi amaçlanıyor.
115 milyar nerede?
Yıkıcı depremlerin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen deprem kentlerinde barınma, su, hijyen sorunları hâlâ çözülmedi. Bunun yanında “Türkiye tek yürek” kampanyası kapsamında 15 Şubat’ta televizyon kanallarında ortak yayınla depremzedeler için toplanan 115 milyar 146 milyon 528 bin lira bağışın akıbeti bilinmiyor. Depremzedelerin “115 milyar nerede?” sorusuna iktidardan tatmin edici bir yanıt alınamazken muhalefet partilerinin bağışların toplam miktarı ve bunların nerelere kullanıldığının araştırılması için Meclis’e verdiği önergeler de AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.
KYK adeta ölüm makinesi
AKP-MHP iktidarı polis devletine, tarikat ve yandaşlara kaynak transferi yaparken, “5’li çete” denen şirketlere ihaleler aktarırken kira ile ev fiyatları uçtu. Ekonomik kriz derinleştikçe barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan öğrenciler intihara sürüklendi. Yılın son aylarında 6 öğrenci yaşamına son verdi.
Aydın’ın Efeler ilçesinde Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda 25 Ekim’de asansörün düşmesi sonucu Zeren Ertaş’ın yaşamını yitirmesi üzerine üniversite öğrencilerinin protestoları kent kent yayıldı. Ücretsiz eğitim, ulaşım, sağlıklı barınma ve beslenme koşulları talep edildi.
Samsun’da üniversite öğrencisi Elif Coşkun, 24 Kasım günü kaldığı yurtta ölü bulundu. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit Kampüsü Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Münevver Ayaşlı Kız Öğrenci Yurdu D Blok 5. katta meydana geldi. OMÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü 1. sınıf öğrencisi olan 18 yaşındaki Elif Coşkun kampüs içindeki kaldığı yurttaki odasında intihar etmiş halde bulundu.
14 Kasım günü Ankara’da bulunan Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü Öğrenci Evleri J Blok’ta Bilgisayar Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Ayşegül Tayyar, hayatını kaybetmiş halde bulundu. Yine Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi İzzah Elif Zamir Khan, 30 Ekim’de yurt odasında ölü bulunmuştu. Çanakkale Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Okul Öncesi Öğretmenliği 1’inci sınıf öğrencisi Samet Taş, 24 Ekim saat 01.00 sularında kaldığı yurdun 5’inci katından atlayarak intihar etmişti. Ağrı Patnoslu olduğu öğrenilen öğrenci ile aynı yurtta kalan öğrenciler, Samet Taş’ın intihar olayından kısa bir süre önce işten geldiği bilgisini paylaştı. Eskişehir Eskişehir’de bulunan Anadolu Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Resul Alan, 15 Ekim’de Eskişehir’de kampüs yemekhanesinde yaşamına son vermişti. İlköğretim matematik öğretmenliği okuyan Resul Alan’ın cebinden çıktığı iddia edilen 3 sayfalık notta geçim sıkıntısı yaşadığını belirtmiş, arkadaşları da bu durumu doğrulamıştı. 22 Ekim’de de Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği öğrencisi S.N.R., kaldığı Mükrime Hatun KYK Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşamına son vermişti.
Suç örgütlerinin merkezi oldu
Ekonominin bir kısmının uyuşturucu ve kara para ile döndürülmesi sık sık tartışma konusu oldu. Türkiye son yıllarda uyuşturucu, silah ticareti gibi yasa dışı işlerin merkezi haline geldi. Yabancı uyuşturucu baronları limanların yakınlarına, İstanbul’a doldu. Kara para aklayanlar, uyuşturucu tacirlerinin, uyuşturucu baronlarının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğrafları basına sık sık çıkarken Mersin gibi limanlara konteynerlerle uyuşturucu taşınıyordu. Muz vb. meyve balyalarıyla uyuşturucu gelirken alıcı firmaların patronları açıklanmıyordu. Uyuşturucu baronları İstanbul gibi yerlerde mülk alınca TC vatandaşı yapılıyordu.
Gri listeden çıkmak için…
AKP-MHP yönetiminin kara para aklamaların önünü açması sonucu Türkiye, Mali Eylem Görev Gücü’nün (Financial Action Task Force-FATF) gri listesine alınmıştı. Bu Türkiye’ye güveni azaltmış, kara para ve uyuşturucu parasının artması nedeniyle yatırımlarda çekingenlikler oluşmuştu. “Gri liste”den çıkmak için Soylu’nun yerine içişleri bakanı yapılan Ali Yerlikaya, hemen her gün sanal medya hesabından bir suç örgütünün “çökertildiği” açıklamaları yaptı.
Mavi bültenle arananlar
Türkiye’de suç örgütlerine yönelik operasyonlar yapılırken bir yandan da özellikle İstanbul’un yabancı suç örgütü liderlerinin saklandığı bir yer olduğu ortaya çıktı. Son aylarda İnterpol tarafından aranan birçok suç örgütü mensubu Türkiye’de yakalandı. İstanbul-Gazi Mahallesi’nin tarikat ve uyuşturucu merkezi yapılmasına karşı çıkanlar silahlı saldırıya uğradı. Interpol tarafından mavi bültenle aranan “Batı Balkan Kanadı” uyuşturucu çetesinin yöneticilerinden Christijan Palıc, İstanbul Beşiktaş’ta yakalandı. 3 Aralık’ta Interpol’ün mavi bültenle aradığı, uyuşturucudan kara para aklamaya kadar birçok suç işleyen Şamil Amirov, İstanbul Sarıyer’de yakalandı.
Kırmızı bültenle arananlar
İtalya ve Arnavutluk tarafından kırmızı bültenle aranan “Kompanio Bello” isimli uyuşturucu çetesi yöneticisi Dritan Rexhepi kasım ayında İstanbul’da yakalanmıştı. 6 Aralık’ta ise İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı İngiltere’nin kuzeydoğu bölgesinde uyuşturucu madde ticareti yapan bir çetenin başı olan Shaun Monaghan ile 13 Aralık’ta yine İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı uyuşturucu ve organize suç örgütü üyesi Muhuannad Aloqah, İstanbul’da yakalandı. 15 Aralık’ta da kırmızı bültenle aranan Muhammed Zahir Miah ve Chen Xuefeng’in İstanbul’da yakalandığı duyuruldu. Miah, Belçika’da uyuşturucu dağıtımı organize eden bir örgütün lideriyken Xefeng ise Vietnam’da ağır yaralama suçuyla aranıyordu. 19 Aralık’ta da İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan 3 kişi Türkiye’de yakalandı. Bu isimlerden Thomas Josef Konrad, Polonya’da uyuşturucu madde ticaretinden; Jinking Peng, Çin’de dolandırıcılık ve yasa dışı örgüt faaliyetlerinden; Daniel Alexander Muller ise Almanya’da 1 ton kokainin ele geçirilmesi olaylarından aranıyordu.
Çetecilere vatandaşlık verildi
Son dönemde yakalanan suç örgütleri üyelerinin yanı sıra Türkiye’de yakalanan birçok çete başına da vatandaşlık verildiği ortaya çıktı. 11 Kasım’da İstanbul’da yakalanan Hırvat uyuşturucu baronu Nenad Petrak’ın Türkiye vatandaşlığı aldığı belirlenirken ondan önce de birçok çete başına Türkiye vatandaşlığı verilmiş durumda. Almanya merkezli dolandırıcılık örgütünün başı İranlı Ahmet Nazari, Hollandalı uyuşturucu baronu Jos Leijdekkers ve sağ kolu İsaac Bignan’a vatandaşlık verilirken Sırp uyuşturucu baronları Jovan Vukotiç, Zeljko Bojaniç, Belçika’da 3.2 ton kokain kaçakçılığıyla ilgili aranan Bosna Hersekli Sani Al Murdaa ve ortağı Arnavut Flamur Sinanaj kırmızı bültenle aranırken vatandaşlık ve oturum izni verilen isimler arasında.