Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırıları sürüyor. Gaz, elektrik, petrol tesisleri, tahıl ambarları, hastaneler, okullar ve fabrika tesisleri saldırılara maruz kalanların başında geliyor. Saldırılardan şimdiye kadar onun üzerinde insan yaşamını yitirdi, onlarca insan da yaralandı.
Faşist AKP-MHP iktidarı öncülüğündeki Türk faşizmi Rojava’nın alt yapısına, üst yapısına ve içinde yaşayan milyonlarca insana yönelik bir soykırım saldırısı içinde.
AKP-MHP öncülüğündeki faşizmin temel odak noktası Kürt düşmanlığıdır. Bu temelde yapmadığı ahlaksızlık, yapmadığı kötülük, yapmadığı zulüm ve işlemediği suç yok.
AKP-MHP iktidarı ve başı Tayyip Erdoğan bir taraftan Netanyahu’ya “Filistinlere karşı savaş suçu, soykırım suçu işliyorsun” derken, diğer taraftan Netanyahu’ya söylediklerinin aynısını kendisi Kürt halkına yönelik yapmaktan bir an, bir milim bile geri durduğu yok.
Türkiye’de iktidar ve iktidarın birer aparatı olan siyasal İslamcıların, kafatasçı milliyetçilerin ve sol görünümlü şovenistlerin, faşizmin görünür ve görünür olmayan tüm aparatlarının İsrail-Filistin savaşı ve bu savaşın oluşturduğu atmosfer üzerindeki hesapları; Kürt halkını katliama tabi tutma üzerinedir. Rojava Kürdistanı ve Başur Kürdistanı’nı daha fazla işgal etme, Kürtlerin kazanımlarını tasfiye etme üzerinedir.
Türk faşizmi ve aparatları hesap yapmasına yapıyorlar ama evdeki hesaplarının çarşıya pek uymadığı, başka bir ifade ile gerçeğe pek uymadığı ortada.
AKP-MHP iktidarı ve devlet 2019’dan beri Zap, Xakurkê, Metina ve Avaşin alanlarına yönelik Pençe-Kartal, Pençe-Yıldırım, Pençe-Şimsek, Pençe-Kilit adları altında, on civarında işgal hareketini yürüttü. Sahaya on binlerce asker ve binlerce korucu sürüdü, hemen hemen her gün yoğun bombalamada bulunuldu.
SİHA’larla, İHA’lalar, kimyasal gazlarla, toplarla, tanklarla, uçaklarla bombalanmayan bir karış alan bırakmadılar. Buna rağmen ciddi bir sonuç elde etmediler. İktidarın 4 ayı aşkın bir hazırlıktan sonra 2021 şubatında Garê bölgesine yönelik başlattığı saldırı hezimetle sonuçlandı ve uluslararası alanda alay konusu oldu.
AKP-MHP iktidarı şimdi ikinci bir hezimeti yaşıyor.
HPG güçlerinin 22-23 Aralık’ta Türk ordusunun operasyon birliklerine yaptığı saldırıda onlarca asker yaşamını yitirdi ve onlarca askerin de yaralandığı belirtiliyor. İktidar sözcüleri HPG’lilerin ayakkabı numaralarını dahi bildiklerini iddia ediyorlardı. Ama o numarasını bildikleri ayakkabılar ve onu giyen güçler operasyon birliklerinin ta içine kadar, üslerine kadar girdiler.
Kamuoyunda tartışıldığı gibi gerçeğin farklı olduğu, gerçek olanın iktidarın oluşturduğu algının ve yaptığı demagojinin tam tersi yönde olduğu en açık haliyle bir kez daha açığa çıktı.
AKP-MHP iktidarı yıllardır Bakur, Başur ve Rojava Kürdistanı’nda Kürtlere karşı bir savaş yürütüyor. Kürtlere yönelik sürdürdüğü savaşta, savaş kurallarını dahi her gün ayaklar altına alıyor. Sivilleri, sivil yerleşim alanlarını bombalayarak, okulları, hastaneleri, su depolama ve arıtma merkezlerini, elektrik tesislerini bombalayarak büyük bir suç işliyor.
Halkın bağlarını, bahçelerini, ekinlerini ateşe vererek, arazilerine, evlerine, malına, mülküne el koyarak ve milyonlarca Kürdü kendi toprağından, binlerce yıllık mekanlarından göçerterek ve demografik yapıyı değiştirme temelli bir savaşı Kürt halkına karşı yürütüyor. Buna savaş denilir mi? Bunun savaştan öte bir soykırım konsepti ve saldırısı olduğu aşikar. Buna savaş deniliyorsa o da soykırım hedefli bir savaştır.
AKP iktidarı ve Türk faşizminin şimdi temel histerisi Kürt halkına yönelik soykırım saldırısını daha bir üst aşamaya çıkarma yönünde depreşiyor.
Başta Kürt halkı olmak üzer bölge halklarının ve insanlığın başına bela olan bu faşizme karşı mücadele temel bir insani sorumluluktur.
2024 yılında faşizme karşı mücadelenin en güçlü, en kararlı ve en sonuç alıcı düzeyde olması beklentisi ve dileği ile mücadele içinde olan herkesin yeni yılı kutlu olsun.