İleri derecede hasta, yaşlı arkadaşlarımızın tedavisi engellenmekte, doğru dürüst teşhis konulmamakta, ATK ideolojik saiklerle duruma bakıp ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermekte. Son iki-üç yılda kaldığımız bu cezaevinde üç arkadaşımız yaşamını yitirdi
Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Rodi Lerwan Kaplan, 11 Aralık 2023 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Gerek şu an kalmakta olduğumuz cezaevinde, gerekse diğer cezaevlerinde baskı, hak gaspı ve hukuksuzluklara her gün bir yenisi ekleniyor. Şu anda çeşitli cezaevlerinde binlerce tutuklu sadece ve sadece devletin kendi hukukuna, yasasına, taahhütte bulunduğu uluslararası sözleşmelere uyması için açlık grevindedir. İmralı F Tipi Cezaevi’ndeki yoldaşlarımıza karşı geliştirilen uygulamalar tüm cezaevlerine ve hatta tüm topluma yaydırılmaya çalışılmaktadır. Eşi-benzeri görülmemiş bir tecrit ve izolasyon siyaseti izlenmektedir. Gerek aile, gerek vasi görüşleri, avukat, telefon hakları -ki ilgili kanunlarda düzenlenmiştir- iletişim hakkı, name, faks gönderme; bunların yanı sıra sağlık ve güvenlik hakkının da engellendiğini son 7-8 yıldır izliyoruz-izlemekteyiz. Peşi sıra diğer cezaevlerinde yaşananları da…
İleri derecede hasta, yaşlı arkadaşlarımızın tedavisi engellenmekte, doğru dürüst teşhis konulmamakta, ATK ideolojik saiklerle duruma bakıp ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermekte. Son iki-üç yılda kaldığımız bu cezaevinde üç arkadaşımız yaşamını yitirdi. En son Cemal Tanhan arkadaşımız ATK’nin verdiği ‘cezaevinde kalabilir’ raporundan kısa bir süre sonra hastaneye yatırılmış ve alelacele infazı ertelenerek tahliye edilmiştir. Ancak 29 gün sonra yaşamını yitirmiştir. Son 6-7 ayda onlarca kez Bakanlık ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na yazmamıza rağmen erken bir yaklaşım sergilenmemiştir. Haliyle Cemal Tanhan’ın yaşamını yitirmesi deyim yerindeyse ‘cinayettir’. Halen yüzlerce hasta arkadaşlarımızın cezaevlerinde tutuldukları bir gerçektir. Bu arkadaşlarımızın olması gereken yerler tam teşekküllü hastanelerdir.”
* * *
Düzce T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Resul Baltacı, 18 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Şahsınızda tüm gazete emekçilerinin yeni yılını kutluyorum. Umarım yeni yıl ülkemize, halkımıza ve tüm insanlığa özgür ve onurlu bir barışa vesile olur. 27 Eylül 2023 tarihli kartını aldım. Şu an, burada biz 7 arkadaş, bir odada kalıyoruz. Buraya ne gelen var, ne de uğrayan. Başvurduğum birçok kurumdan cevap gelmedi. Sadece yaptığım bireysel başvuru için Anayasa Mahkemesi, verdiği cevapta şöyle diyor: Bireysel başvuru hakkı 2012 itibariyle başlamıştır. Oysa sizin davanız çok daha öncesindedir. O davalara bakmıyoruz…
Oysa aynı mahkeme yıllarca birlikte kaldığımız Abdullah Aydın hakkında karar verdi. Sadece o değil, bu konuda verilmiş 4-5 karar var. Anayasada lehime olan kararlar uygulanmıyor. Adalet Bakanlığı’na yazıyorum. Orası savcı ve infaz hakimliğini adres olarak gösteriyor. Onlara başvuruyorum. Onlar içeriğine bile bakmadan ret kararı veriyorlar. İki yıldır durmadan her ay sevk yazıyorum, hep ret geliyor. İyi bir hukukçu olsaydı, benim tahliyemi sağlayabilirdi. Hatta iyi bir yazar olsaydı, çok önemli bir kitap çıkarırdı yaşadığım haksızlıktan. Bana verilen üç hücre cezası yüzünden 6 yıl fazladan yatacağım. Oysa söz konusu üç hücre cezası, topluca verilen cezalardandı. Hukuk toplu cezaları kabul etmiyor.
Bu arada, mecliste bulunan birçok partiye de dosyamı gönderdim. Fakat hiçbirinden ses çıkmadı. Cevap bile vermediler. Artık hukuka, adalete olan inancım tükendi. Galiba hiçbir vatandaşlık hakkım yok. Hatta beni belki de insan olarak bile görmüyorlar. İmkânım olsa, bir başka devletin vatandaşı olmak için başvuracağım. En çok zoruma giden ise ailemin de aynı acıları çekmesi. Maddi imkansızlıklar yüzünden son üç yıl içinde sadece bir kez üç torunumu, oğlumu, gelinimi ve eşimi görebildim-görüşebildim. Buraya gelmeleri, ancak aktarmalı olarak ve 22 saat süren bir yolculukla mümkün olabiliyor. Görüşte torunlarımla çektirdiğim fotoğrafları, posta pulu param olmadığı için tahliye olan bir arkadaşıma verdiğim için yeni bir disiplin cezası aldım. Düşünün torunlarının fotoğrafları yüzünden disiplin cezası alabiliyor insan!”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Yusuf Kenan Dinçer, 3 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Altı arkadaşımız 84 aydır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Macit Şahinkaya, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü değil. Tek kişilik hücrelerde kalma talepleri de yok. Kendileriyle aynı statüde olan tutsaklar, burada ve diğer infaz kurumlarının tamamında üç veya daha fazla kişilik hücre ve koğuşlarda kalıyor. Onlar ise buraya getirildikleri günden bu yana tek kişilik hücrelerde tutularak cezalandırılıyorlar.
Kitap, dergi, gazete gibi süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkı 5275 sayılı yasada yer alan temel haklardan biridir. Ama burada bu açık yasa hükmüne de, bağlayıcı AYM kararlarına da uyulmuyor. Hakkında toplatma kararı olmayan kitaplar yasaklanıyor. Haftada 10 saat sohbet hakkı uygulanan tecridi kaldırmanın bir adımıydı. Pandemi sürecinde hiç kullandırılmayan sohbet hakkımız halen haftada 2.5 saat olarak kullandırılıyor. Sohbet hakkımızın 10 saate çıkarılmasını istiyoruz.
Haber kanalları yayına verilmiyor. Talebimiz olan Halk TV ve Tele 1 kanallarını, bunca yıldır talep etmemize rağmen izleyemiyoruz. 1.5 saate çıkarılan kapalı ve açık görüş süresi, pek çok başka cezaevinde uygulamaya konulmuş olsa da, burada bizlere görüş süresi 1 saat olarak veriliyor. Dahası ziyaretimize gelen kişilere ziyaret yerinde ceketsiz, montsuz ve kabansız oturtularak bir nevi işkence uygulanıyor. Hastane ve mahkemelere saatsiz ve kemersiz götürülme uygulaması devam ettiriliyor. Akil Nergüz’e 3 ay ziyaret, Talat Şanlı’ya 1 ay telefon, Yusuf Kenan Dinçer’e 1 ay ziyaret yasağı 29 Kasım 2023 günü başlatıldı.
Gazze’de 7 Ekim’den bu yana günümüzün Nazileri ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri ve jandarması İsrail Siyonizmi tarafından evleri yerle bir edilip, ekmeksiz, susuz, elektriksiz, ilaçsız, hastanesiz bırakılarak vahşice katledilen Filistin halkıyla dayanışmada bulunmak için Adalet Bakanlığı’na başvurduk. Abluka sona erene kadar iaşe bedelimizin sabah kahvaltısı ve akşam yemeği bölümünü bağışlamak ve ayda bir kez yapacağımız kan bağışının Gazze’ye ulaştırılmasını istedik. Bakanlık iaşe bedelinin böyle kullanılamayacağına dair cevapla talebimizi reddederken; kan bağışı konusunda şimdiye kadar herhangi bir yanıt vermedi.”
* * *
Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulan Dr. Ayhan Kavak, 12 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Yeni bir yılı daha karşılayacağız. Yeni yılın halklara ve insanlığa özgür yaşam getirmesi dileklerimle başta sizin olmak üzere gazete emekçilerinin ve dik duranların yeni yılını kutlarım. Ben de -bizler de- iyi sayılırım. Malum biraz fazla kilo alınca bari rejim yapayım diyerek 15 günlük perhize girdim. Bugün onbeşinci gün ve akşam bırakacağım. 9 Kasım tarihli kartını tam bir ay sonra, 9 Aralık günü alabildim. Neticede kaybolmamasına seviniyorum yine de. Bu günlerde, telefon ve diğer iletişim cezalarının biri bitiyor, diğeri başlıyor. Bu konudaki cezalardan benim payıma düşenlerin sayısı dört oldu. Oysa aslında sadece bir tane olmalıydı.”
MEKTUBU GELENLER:
Rodi Lerwan Kaplan – Bolu F Tipi Cezaevi
Resul Baltacı – Düzce T Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Ayhan Kavak – Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi
1. Kenan Dinçer – Van Yüksek Güv. Cezaevi