DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, geçen seçimde tek oyun olduğu emniyet ve askeriyeye bağlı meskenlere bir anda iki bini aşkın seçmen yazıldığını, bu kaçak seçmenleri tespit ettiklerini, hukuki başvuruları yaptıklarını söyledi
Selman Çiçek
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nde (DEM Parti) aday adaylık başvuruları 25 Aralık’ta sona erdi. Ocak ayı itibariyle ön seçim yapılarak, adayların belirlenmesi bekleniyor. DEM Parti’nin etkili olduğu hem büyükşehir hem de il ve ilçe belediye eşbaşkanlığı için binlerce kişi aday adaylığı başvurusu yaptı. Seçim süreci yaklaşırken AKP-MHP iktidarı, polis ve askerleri, Kürt illerine hukuksuz bir şekilde aktarırken DEM Parti’ye de siyasi soykırım operasyonları arttı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile başvuru süreci, ön seçim ve seçmen taşıma iddialarını konuştuk.
- Yerel seçim süreci aday adaylık süreci ile başladı. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz ve beklediğiniz ilgi ile karşılaştınız mı?
Yerel seçimlerle ilgili aday adaylık süreci başladı ve partimiz açısından 25 Aralık’ta bu süreci tamamladık. Kayyım tehditlerine, baskılara, kriminalize etmeye dönük her türlü çabaya rağmen binlerce başvuru aldık. Biz bu süreçte partisine, halkına ve mücadelesine sahip çıkan her bir aday adayı arkadaşımızı kutluyoruz.
Mücadelemiz tarihinde aday adaylığı sadece bir makama talip olma değil, halkını ve mücadelesini sahiplenme tutumudur. Bu yönüyle çok değerlidir. Bu sürecin partimiz açısından muazzam bir ilgi ve sahiplenme ile geçtiği için çok mutluyuz.
- Aday adaylık sürecinin ardından belki Türkiye tarihinin en büyük ön seçimlerinden birisi yapılacak. Ön seçim ile ilgili düşünceleriniz neler, bu süreçteki son hazırlıklar nelerdir?
Dünyada benzeri görülmemiş bir “demokrasi şöleni”ne hazırlanıyoruz. Kısa bir süre içerisinde çok sayıda merkezde “ön seçim” gerçekleştirecek ve halk kimi işaret ediyorsa onu aday göstereceğiz. Bu açıdan dünya demokrasi tarihine geçecek bir adım atıyoruz. Ön seçimlerle ilgili son hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. En yakın zamanda illeri, ilçeleri, beldeleri ön seçimle demokrasi şöleninde buluşturacağız.
- ‘Kent uzlaşısı’ ile adaylar belirlenecek. ‘Kent uzlaşısı’ ne demek, bize biraz tanımlar mısınız?
Kent Uzlaşısı stratejimiz, 2024 yılı seçimlerine dair “kazan-kazan” formülümüzün toplumsal ayağını oluşturmadır. Bizim iddiamız şudur: Bir kentte kim yaşıyorsa, emeği kim veriyorsa, üretimi kim yapıyorsa onların kenti yönetmesidir. Kent Uzlaşısı stratejimiz bu iddiamızı gerçekleştirecek çerçevedir.
Bu strateji, bir kentte yer alan toplumsal kesimler, sivil toplum örgütleri, kadın hareketleri, ekoloji mücadeleleri, gençler başta olmak üzere o kente rengini veren kim varsa bir uzlaşıyla bir araya getirilerek belediyeleri yönetme amacıdır. Bu stratejinin en güçlü şekilde hayata geçmesi, 31 Mart 2024 tarihindeki seçimde güçlü sonuçlar alması için büyük bir mücadele yürütüyoruz.
- DEM Parti Batı illerinde 27 merkezde aday göstereceğini açıkladı. İl merkezleri ile ilgili karar ne zaman açıklanacak? Bu noktada nasıl bir tavır ve ittifak izlenecek?
Biz her yerde ince eleyip sık dokuyoruz. Yerel seçim çalışmalarına en erken başlayan partiyiz. Yeniden yapılanma süreciyle paralel bir çalışma başlattık. Bu açıdan mahalle mahalle, ilçe ilçe değerlendirmelerimiz devam ediyor. İlk aşamada 27 merkez açıkladık. Çalışmalarımız ilerledikçe yeni merkezleri açıklamaya ve her yerde yerel yönetimlerde yer alma hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Biz yereli esas alan güç birlikleri oluşturmak için yola çıktık. Aylardır temel ilkelerimizi, ret ve kabul ölçülerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu açıklamalar ışığında güç birlikleri gerçekleştirme hususunda kararlıyız.
- Seçim sürecinin en temel noktalarından biri de, AKP’nin asker ve polisleri seyyar oy olarak Kurdistan’a kaydırdığı bilgisi basına yansıdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ve ne gibi önlemler alınacak?
Demokratik bir ortamda yapılacak seçimlerle bizimle baş edemeyeceklerini anlayınca kentleri talan etmek, halkın iradesine el koymak amaçlı kayyımlar atadılar. Kayyımlarla ilgili korkunç bir propaganda makinesini devreye koydular. Her türlü yalana rağmen kayyımların irade gaspı ve talan uygulaması olduğu her seferinde ortaya çıktı. Devlet kurumlarını denetlemekle görevli Sayıştay bile kayyımlarla ilgili yargılama süreci başlattı.
Şimdi AKP’yle, kayyımla halk iradesine yenileceklerini anlayınca birçok merkeze masa başı mühendislikle kaçak seçmen kaydırmaya başladılar. Geçen seçimde tek oyun olduğu emniyet ve askeriyeye bağlı meskenlere bir anda iki bini aşkın seçmen yazdılar. Biz bu kaçak seçmenlerin hepsini tespit ettik. Hukuki başvurularını yapıyoruz.
Onlarca yıldır hilelere, kumpaslara, usulsüzlüklere rağmen nasıl başardıysak yine başaracağız. Bizim için halkı ilkelerimiz etrafında örgütlemek, geleceklerine ve iradelerine ipotek konmasına karşı çıkmak ve halk için hizmet üretmek için oylarını almak temel hedeftir. Biz bu hedefi gerçekleştirdikçe hileler ve usulsüzlüklere karşı büyük zafer elde edeceğiz.
- Seçimlerden sonra kazanılmış belediyelerde kayyum tehdidine karşı nasıl bir savunma ile karşı duracaksınız?
Kayyım tehdidi halkın iradesini kırmaya dönüktür. Biz bu tehditlere asla pabuç bırakmayız. Her zaman diyoruz; o belediyeler halkın belediyeleridir. Bu belediyelere kayyım atayanların hedefi partimiz değil, halkın iradesidir. Kayyım atayarak Kürt halkını hiçe sayıyorlar.
Biz aday belirleme sürecinden seçim öncesi çalışmalara ve belediyeleri aldığımız gün ile sonrasına kadar toplumla birlikte hareket edeceğiz. Kimse ellerini ovuşturmasın. Çünkü halk kendinin olanı vermeyecek, teslim etmeyecek. İradesine sahip çıkacak. Bu defa her şey çok farklı olacak.
- Partiniz Kongre sonrası ciddi bir ivme kazandı. Bu ivmenin önü iktidar ve ortakları tarafından kesilmek isteniyor. Bu konuda ne demek istersiniz?
Parti kongremizi halkın büyük sahiplenmesiyle gerçekleştirdik. Kongremiz öncesinde yeniden yapılanma sürecini yaşadık. Bu süreçte halka gittik, eksikliklerimizi ve yanlışlarımızı halkın dilinden, fikrinden, gönlünden dinledik ve politikalarımızı buna göre gözden geçirdik.
“Özgürlük için Yeniden” fikri etrafında birleştik. Ciddi bir ivme kazandık. Bu ivmeyi gören rejimin sağında ve solunda duran kesimler ile ellerindeki bürokrasi ve medya güçleri büyük bir telaşa kapıldı.
İnsanlar yaşasın diyen bizler, savaş naraları atanların saldırısına uğruyoruz. Bu saldırıların temel amacı partimizin kazandığı ivmenin önünü kesmek, bizi yalnızlaştırmak, kriminalize etmektir. Böylece bu ülkede Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış imkânının konuşulmasını engellemek istiyorlar. Çünkü çözüm ve barış demek, mevcut AKP-MHP-Ergenekon ittifakının sonu demektir. Bu uğursuz ittifakın harcı Kürt karşıtlığı ve çözümsüzlükle karılmıştır.
Bu kapsamda sizin aracılığınızla kamuoyuna, siyasi partilere, toplumsal kesimlere yeniden çağrı yapıyoruz. Uğursuz iktidar ittifakı halkları düşmanlaştıracak, toplumsal kutuplaşmayı getirecek bir politika güdüyor. Buna karşı çıkıp boşa düşürmenin yolu ortak mücadele, birlikte durmak ve barışı talep etmektir.
- 2023 yılının siyasi ve toplumsal panoramasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni yıla ilişkin beklentiler ve hedefleriniz nedir?
2023 yılı iktidar ve ortaklarının parmağına bal dolayıp yaladığı, milyonlarca insanın ise sefalete karşı hayatta kalmaya çalıştığı bir yıl oldu. Bu yıl rejimin inkârda ısrarına karşı bir halkın özgürlük mücadelesini de büyüttüğü bir yıldı.
Yeni yılda halklarımıza en güzel hediyemiz gasp edilen belediyelerimizi almak ve yeni belediyeler kazanmak olacak. Gerçek bir demokrasi ve eşitlik talebimiz için mücadelemize devam edecek ve mutlaka başaracağız. 2024 yılını halklar yılı, demokrasi ve barış yılı, refah ve eşitlik yılı yapma konusunda kararlılığımız da irademiz de tamdır.